Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/410 E. 2020/446 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/410 Esas
KARAR NO : 2020/446

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/03/2020
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU —-. ASLİYE
TİCARET MAHKEMESİ’NİN
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Asıl dava ve birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil—- Nezdinde ——– vadeli kasko poliçesi ile, sigortalı dava dışı—-adına kayıtlı —, sigortalı tarafından —- tarihinde ilk kullanıcı olarak satın alındığını, söz konusu —- tarihinde geceleyin —– beldesinde bir çiftlik arazisinde bulunduğu sırada, park halinde iken elektrik aksamında kısa devre yapması sonucu çıkan yangında tamamen yanarak, ziyaa olduğunu beyanla asıl davada 34.750,TL hasar tazminatının 03.10.2018 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt——- faizi Yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilin tahsiline, birleşen davada 1730 TL hasar tazminatının 23.10.2018 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt—- faizi Yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilin tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; iş bu davanın görevsizlik nedeni ile reddinin gerektiğini, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, —- tarımla uğraşın, mesleki amaç ile hareket eden kişi olduğundan, tüketici olarak kabul edilemeyeceğini, iş bu davanın müvekkil şirketler yönünden pasif husumet yokluğu nedeni sebebi ile, davanın usulden reddinin gerektiğini, alıcının uğradığı zarardan sadece satıcının sorumlu olduğunu, traktörde daha önce elektrik aksama ilişkin bi kullanıcı şikayeti veya arıza kaydı olup olmadığının ve traktördeki yangının kullanıcı kaynaklı veya çevresel faktörlerden dolayı dermeyan edip etmediğinin tespiti adına tespiti adına davaya konu traktöre ait servis kayıtlarının ilgili servisten celbinin gerektiğini beyanla, iş b davaya bakmakla görevli mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan davanın usulden reddine, iş bu davanın zamanaşımı nedeni ile usulden reddine, hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Birleşen davanın dava dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilmediği, dosya üzerinden birleştirme kararı verilerek İstanbul —- Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- Sayılı kararı ile birlikte dosyanın dosyamız arasına gönderildiği görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde davaya konu temel uyuşmazlığın meydana gelen yangın nedeni ile kasko sigorta şirketinin hasara uğrayan araç sahibine yapmış oduğu ödemeye ilişkin hasarın gizli ayıp iddiası sebebiyle traktörün üreticisi ve distirübütörlerinden rucüen tazminine ilişkin olarak açılan davalardandır.
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ——————- sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. —- sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun—– Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden —-olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın traktörün üreticisi ve distirübütörlerinden rücuan tahsili isteminden ibarettir. Davacı sigorta şirketi bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Sigorta şirketi halefi olduğu sigortalının yangında zıyaanın traktörde bulunan gizli ayıptan kaynaklandığını iddia ederek rücuen istemde bulunmuştur. Genel olarak sigortalı ile davalı üretici ve distiribütör arasındaki uyuşmazlıkların ifade edildiği ticari dava olduğu kabul edilemeyeceğinden eldeki uyuşmazlığın asliye huku mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davada mahkememiz görevli olmayıp, davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/2 maddesi gereğince görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılarak görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Nitekim Yargıtay —– Hukuk Dairesi’nin —- tarih —————– Karar sayılı kararında da Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu hususu vurgulanmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere;
1-Asıl dava ve birleşen dava yönünden mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.