Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/4 E. 2022/391 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/4 Esas
KARAR NO: 2022/391
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/01/2020
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin çalışma alanının inşaat ve duşakabin yan ürünleri satmak olduğunu, taraflar arasında ürün alım satımı sonrasında davalının borcuna karşılık müvekkiline birden fazla çek verdiğini, çeklerin karşılıksız çıktığını, taraflar arasında faturalar ve cari hesaptan kaynaklanan borçların doğduğunu, taraflar arasında süregelen ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin davalı borçludan —- tutarlı alacağının tahsil edilemediğini, alacağın tahsili amacıyla —– sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından eldeki davaya herhangi bir cevap verilmemiş HMK 128. uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mahkememizce davacı tarafın defterlerinin incelenmesi amacı ile aldırılan bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin ——ılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde yaptırılmış olduğu ve usulüne uygun tutulduğu davacının incelemeye ibraz edilen —-yılına ait —— uyarınca ilgili kanun hükümlerine göre yasal süresi içerisinde—— gönderildiği ve beratlarının oluşturulduğu TTK ve VUK hükümleri uyarınca tutulduğu, ancak kapanış tasdikinin bulunmadığı, HMK 222./2 maddesine göre kesin delil teşkil edip etmediğine ilişkin hukuki değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğu, davacı kayıtlarına göre; davacı davalıdan —- tarihi itibari ile—-alacaklı olduğunun tespit edildiği, dava dosyasında da bulunan irsaliye, ambar tesellüm fişlerinden davacının satmış olduğu ürünleri davalıya teslim ettiğinin görüldüğü, dava dosyasında bulunan —- yazısında davalının davacıdan almış olduğu faturalara ilişkin —- üzeri olanlar için —- bildirimde bulunduğunun anlaşıldığı, davacının tarafima sunmuş olduğu—- cari muavininde —- yılı kapanış bakiyesi — yılında açılış bakiyesi olması gerekirken– olarak kaydedildiği, —-alacaklı olduğunun görüldüğü,— farkın sebebi tespit edilemediğini, —- tarihinde ise karşılıksız iade çekler açıklaması ile yapılan muhasebe kaydı ile davalının davacıya borcu davacı kayıtlarında —– çıktığının tespit edildiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın defterlerinin incelenmesi amacı ile aldırılan bilirkişi raporunda davacı tarafın defterlerinin takip tarihi olan — tarihi itibariyle incelenip rapor sunulması gerekirken bilirkişi tarafından —- tarihi itibariyle davacının defterlerine göre alacak durumunun tespit edildiği, bu alacak miktarlarının da dayanağının belirtilmediği görülmekle ek rapor aldırılmış, bilirkişi tarafından sunulan ek raporda özetle; davacı şirketin—-yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde
yaptırılmış olduğu ve usulüne uygun tutulduğu, davacının incelemeye ibraz edilen
——- yılına ait———-uyarınca ilgili kanun hükümlerine göre yasal süresi içerisinde——gönderildiği ve beratlarının oluşturulduğu TTK ve VUK hükümleri uyarınca tutulduğu, ancak kapanış tasdikinin bulunmamaktadır. HMK 222./2 maddesine göre kesin delil teşkil edip etmediğine ilişkin hukuki değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğu, davacı kayıtlarına göre; davacı davalıdan—-tarihi itibari ile ——– alacaklı olduğu tespit edildiği, dava dosyasında da bulunan tarafıma sunulmuş olan irsaliye, ambar tesellüm fişlerinden davacının satmış olduğu ürünleri davalıya teslim ettiğinin görüldüğü,—- tarihinde ise karşılıksız iade —- çek için yapılan muhasebe kaydı ile davalının davacıya borcu davacı kayıtlarında —– çıktığı tespit edildiği, takip tarihi olan —–tarihi itibariyle davacının defterlerine göre davalıdan —– alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu faturalara davalı yanca yapılmış süresinde bir itiraz dosya muhteviyatında
bulunmadığı ancak dava dosyasında bulunan ——davalının davacıdan almış olduğu faturalara ilişkin(—— üzeri olanlar için)—–yılında — bildirimde bulunduğunun anlaşıldığı, sonuç itibariyle davacı kayıtlarında davalının davacıya——– takip tarihi itibariyle — borcu olduğu ve —- tarihi itibariyle güncel borcunun——–olduğu tespit edildiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın defterlerinin incelenmesi amacı ile ——- talimat yazılmış ise de davalı taraf adına çıkarılan tebligatın bila tebliğ olduğu görülmüş, davalı tarafın ticari defterleri bu gerekçe ile incelenememiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle,—— Sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konusu —— dosyası iesas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; davacı şirketin —– yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde yaptırılmış olduğu ve usulüne uygun tutulduğu davacının incelemeye ibraz edilen —- yılına ait ——— 6102 sayılı ‘TK Madde 64.66 ve VUK madde 220-226 uyarınca ilgili kanun hükümlerine göre yasal süresi içerisinde —– gönderildiği ve beratlarının oluşturulduğu TTK ve VUK hükümleri uyarınca tutulduğu, ancak kapanış tasdikinin bulunmadığı, HMK 222./2 maddesine göre kesin delil teşkil edip etmediğine ilişkin hukuki değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğu, davacı kayıtlarına göre; davacı davalıdan— tarihi itibari ile —- alacaklı olduğunun tespit edildiği, dava dosyasında da bulunan irsaliye, ambar tesellüm fişlerinden davacının satmış olduğu ürünleri davalıya teslim ettiğinin görüldüğü, dava dosyasında bulunan — yazısında davalının davacıdan almış olduğu faturalara ilişkin — üzeri olanlar için — bildirimde bulunduğunun anlaşıldığı, davacının tarafima sunmuş olduğu —- yılı cari muavininde — yılı kapanış bakiyesi —- yılında açılış bakiyesi olması gerekirken —- olarak kaydedildiği, — alacaklı olduğunun görüldüğü, —- farkın sebebi tespit edilemediğini, — tarihinde ise karşılıksız iade çekler açıklaması ile yapılan muhasebe kaydı ile davalının davacıya borcu davacı kayıtlarında—çıktığının tespit edildiği mahkemenin takdirinde olduğunu beyan ve rapor etmiştir
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/2. Maddesinde Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ——yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ——- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu davalı tarafın talimat mahkemesine defterlerini sunmadığı anlaşılmıştır. Davacının defterlerinin kapanış onaylarının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle HMK 222/2 gereğince delil olarak değerlendirilemeyeceği nazara alınarak davacının kesin delil olan yemin deliline dayandığı yemin delilinin hatırlatılmasına rağmen yemin metni sunulmadığı ispat yükü üzerine düşen davacının ispat yükünü yerine getiremediği anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ispatlanamayan davanın reddi yolunda hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.910,39 TL harçtan karşılanarak bakiye 1.829,69 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin arabuluculuk toplantısına katılmayan davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/05/2022