Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/396 E. 2022/663 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/396 Esas
KARAR NO : 2022/663

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, ——– tarihinde davalı şirketten toplam —– üzere ———–ürünü satın almış olduğunu,—– isimli ürünün —– üründen oluşmakta, bu ürünlerden —— içeriği —- zararlı etkilerine karşı ——-savunmalarını güçlendirmede —— sonrası——-aynı zamanda ————– —– esnasında kullanımı olan ——- olduğunu, müvekkili —- aldığı işbu ürünlerden —–bırakarak —– adresinde —–sattığını ve ——- ürünlerin kısmen———— başlayarak —- bölgesinde —————-nihai tüketiciye ulaştırmış olduğunu ancak ürünlerin ilk satışından itibaren ürünlerdeki gizli ayıbın ortaya çıktığını, ürünün özelliklerinde tarif edildiği gibi ürünün içerisindeki——— üzerindeki ————— vasıtası ile yüzeye çıkmakta olduklarını, ——– kullanıcının —— suretiyle üründen beklenen ———————- amacın elde edilememekte olduğunu, Halbuki, istenen ve beklenen kullanım ———- şekilde basıldığında—– ————————- kullanıcının eline ulaşması olduğunu, bahse konu üründe ortaya çıkan gizli ayıbın —————— ürünleri sattığı ——————-iadeler sonrasında anlaşılmış olduğunu, ürünlerin müvekkil şirket tarafından alınması anında ve sonrasında —————— oluşan ürünlerin tek tek açılarak —–bir kullanım şekliyle muayene etme olasılığının bulunmamakta olduğunu, bahse konu ürünlerin ambalajının ciddi biçimde zarar göreceğinden veya ürün içeriklerindeki zaten sınırlı miktarda bulunan sıvıların azalmasına sebebiyet vereceğinden bu şekliyle nihai tüketiciye sunulmasının mümkün olamayacağını, ürünlerde ortaya çıkan gizli ayıbın anlaşılmasından sonra işbu hususun ————— ayıp ihbarında bulunulması ile süreçten haberdar olunduğunu ve müvekkili şirketin basiretli bir tacire yakışır şekilde ürünlerde artaya çıkan gizli ayıptan ürünlerin üreticisi ve müvekkili şirkete satıcısı olan Davalı —– ——————-etmiş olduğunu, davalı şirketin ürünlerde ortaya çıkan gizli ayıpları telafi etmek maksadıyla ürünlerin bulunduğu ———– uzman ekiplerini göndererek bahse konu ürünleri muayene ettiklerini ve sonrasında ürünlerini onardıklarını, kullanım şeklinde tarif edildiği gibi kullanıma hazır olduğunu beyan ettiklerini, davalı şirket tarafından yapılan işlemlerin ardından —————- ————- satışının tekrar yapıldığını, fakat satılan ürünlerin kullanıcılar tarafından iade edildiğini ve sorunun giderilmediğinin anlaşılmış olduğunu, İkinci defa alınan iadelerin ———– açısından —-mümkün olmayan bir şekilde müvekkili şirketin itibarını zedelediğini, daha sonra tek tek açılarak ürünlerin muayene edildiğini ve yapılan muayeneler sonrasında ürünlerdeki gizli ayıbın giderilmediği, ilk kullanımda sıvının geldiği ancak birkaç kullanım sonrasında sıvının gelmediğinin teyit ve tespit edilmiş olduğunu, ———— daha fazla ticari itibarına zarar gelmemesi adına ürünleri satın aldığı müvekkili şirkete gönderdiğini ve müvekkili şirketin de ———– ürünün iadesini kabul ettiğini, davalı şirket ile yapılan görüşmeler neticesinde —– olduğu tekrar doğrulanmış ve iade almaları gerekirken bu ürünlerin içindeki ————— müvekkili şirkete gönderilmek sureti ile sorunun çözülmesinin müvekkili şirketten beklenilmiş olduğunu, ancak ürün —- açılıp bu ürünlerin değiştirilmesi ve sonrasında aynı —– getirebilecek tesis imkanının müvekkili şirkette olmaması sebebiyle bu yönde bir işlemin yapılmasının mümkün olamadığını, bahse konu ————–üründen geriye—- itibariyle müvekkil şirketin ———–olduklarını ve bu ürünlerden bazılarının—- — olduklarından kutuları açıldığını ve içindeki —— bir daha kullanılamaz ve satışa sunulamaz hale geldiklerini, ürünlerle ilgili gizli ayıbın ivedilikle tespit edilebilmesi maksadıyla ürünlerin bütünlüğü her geçen zaman diliminde bozulacak olduğundan ——– dosyasında ivedilikle ————— bilirkişi ve bir mali müşavir bilirkişiden oluşan heyete dosya tevdi edilerek, gizli ayıbın ve uğranılan zararın HİVK m.400 hükmünde ifade edilen delil tespiti kurumuna başvurularak ürünlerin gizli ayıplı olduğu, bu ayıptan davalı şirketin 4100 kusurlu olduğu gerekçesiyle,——— olmak üzere toplam —– tahsili cihetiyle ————sayılı dosyasında davalı şirket aleyhine icra takibi ikame edildiğini davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız, hukuka aykırıve sebepsiz zenginleşme amacına matuf olduğunu, davacının bahsettiği ayıpların zamanaşımı ve hak düşürücü süreleri geçtikten sonra müvekkiline bildirilmesi sebebiyle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının hakkaniyet ve dürüstlük kuralını da ihlal ettiğini, ortada gizli ayıp oluşturan bir durum ————gibi bir an için aksi düşünüldüğünde ayıp def’i ileri sürülecek bir durumun da bulunmadığını, —————– arızasının gizli ayıp değil, aksi düşünülse ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla ancak açık ayıp olabileceğini, bu ayıbın ileri sürülmesinin ise süreye tabi olup bu süre geçtikten sonra ileri sürülen iddia ve davanın dinlenemez olduğunu, müvekkili tarafından her türlü incelemesi, kalite kontrolü, içeriği denetlenerek karşılıklı ürünlerin de kontrolleri de yapılarak davacı şirkete tam, eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim edilmiş olduklarını ve davacı şirketin ürünleri alarak İstanbulda ———-götürmüş olduğunu, bu aşamadan sonraki hiçbir konunun müvekkili şirketi ilgilendirmeyeceğini, çünkü müvekkilinin davacıya sattığı ürünün, ne gibi—— atlattığını, davacı tarafından ————–yönlendirdiği konusunda hem bilgisi hem de sorumluluğu olamayacağını, davacının anlatımlarına konu ürüne ait olduğu iddia edilen ayıbın müvekkili şirkete ait olmadığını ve müvekkili şirketin —-aksamı çalışır vaziyette davacıya ürünü satarak teslim etmiş olduğunu, müvekkili şirketin davacının ———– böyle bir gereklilik olmamasına rağmen tamamen müşteri memnuniyeti kapsamında giderek kontrollerini yaptırmış olduğunu, ürününe sahip çıkan müvekkili şirketin orada ürüne ———–yapıldığını gördüğünü ve ürünü davacı ve davacının sattığı şirketin iddia ettikleri hale getirdiğini tespit ettiğini, kendilerinin tam ve eksiksiz, çalışır vaziyette teslim ettikleri ürünlere kimler tarafından bilinmez zarar verildiğini görmüş olduğunu, ayıplar varsa bile bunlardan kesinlikle müvekkili şirketin bir sorumluluğu olmadığını, müvekkili tarafından davacıya satılan ürünler daha ———- birlikte tek tek incelenerek çalışır ve kullanıma hazır bir şekilde davacı tarafından teslim alınmış olduklarını, bu aşamadan sonra İleri sürülen ayıp defi ve itirazlarını kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak ürünlerin tamamının———davacının kontrol ve denetimine açık tuttuğunu, davacının tek taraflı ve aradan uzun zaman geçtikten sonra hangi ürünler üzerinden dahi tespit yapıldığı belli olmadan————– sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını beyan ettiğini, tek taraflı ve hangi ürünlerin verildiği dahi belli olmadan yapılan bilirkişi incelemesini kabul etmediklerini beyanla davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkememizce——–dosyası ile ———— sayılı dosyası, fiziki olarak dosyamız arasına alınmış, tetkik edilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesinde davalı tarafından teslim edilen ürünlerde ayıp bulunduğu iddiası ile davalı tarafından yapılan giderlerin tahsili ürün bedeli mahrum kalınan kar tahsili için başlatılan ———–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış—- için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;. Davacı tarafça, davalıdan satın alınan , ürünün tamamen satıldığı, yargılama sırasında sabit görülmüştür. Davacı yan, davacıdan satın alınan ———–olduğunu ———- nedeniyle. ürünlerin iade bedeli ve faaliyet —- talep etmiştir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde ilk olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin satım sözleşmesi olduğu ve eser sözleşmesi niteliğinde bulunmadığı düşünülmektedir. Her İki sözleşmenin ayırt edilmesi bakımından “Uygulamada ve öğretide kural olarak bir bedel karşılığında ifası taahhüt edilen şey, sözleşmenin kurulduğu anda mevcut ise bu sözleşmenin satım sözleşmesi olduğu; buna karşılık eğer teslim edilecek şey, sözleşmenin kurulduğu anda mevcut değil ise bu sözleşmenin istisna sözleşmesi olduğu kabul edilir. Yine söz konusu ———— öne çıkan ————- değil maldır. Bu sebeple taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi satım sözleşmesine uygulanacak hükümler dahilinde çözümlenmelidir. Somut uyuşmazlığa tacirler arası ticari satım hükümlerinin uygulanması söz konusudur. Uyuşmazlığın her İki tarafı da tacir olup ticari işletmesi ile ilgili bir iş söz konusu olduğundan gerek olaya tarih itibari ile uygulanacak 6102 sayılı TTK/nın ticari işleri düzenleyen madde —————– düzenleyen madde 19 hükümleri uyarınca ticari iş, bununla birlikte ticari satış ve trampalarda uygulanacak özel hükümleri düzenleyen TTK. 23 anlamında tacirler arasında ticari satım söz konusudur Bilindiği üzere TTK. 23 hükümleri mahfuz kalmak kaydıyla ticari satıma da BK, hükümleri uygulanacaktır. TTK. 23’de düzenlenen bu hükümlerin uygulanabilmesi—— yapılan ve onların —– ilgilendiren bir satım akdi olması gerekir. Somut olayda her iki taraf tacir ve alıcı ürünleri satışını yapmak aldığından söz konusu hükümler tatbik edilecektir. Ayıp kavramı genel olarak, satım konusu malda bulunması gereken ve vaat edilen niteliklerin bulunmamasın] ifade eder. Kural olarak satıcı ayıba karşı ————sorumluluğu altındadır. Ayıp halinde ——— borcuna bağlı olarak ——— haklara sahiptir (BK, 227) Buna karşılık BK. 223/Ve göre alıcıya da malı muayene ve ayıp halinde bu durumu derhal satıcıya ———– yüklenmiştir. Alıcı aksi halde ayıp sebebiyle sahip olduğu haklarını talep edemez. Alıcının muayene ve İhbar külfetleri bakımından görüldüğü üzere BK.’da özel süreler öngörülmemiş iken ETK. 23/1 uyarınca; mal teslim edilirken açık ayıp var ise alıcı iki gün içerisinde, açıkça belli olmayan fakat bir muayene neticesinde çıkabilecek ayıp söz konusu ise sekiz gün içerisinde muayene ve aynı sürede satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Olayda davacı ———— gizli ayıbın bulunduğunu, —————– baskı yapılarak müşteriye sevk aşamasında ayıplı olduğunun ortaya çıktığı ve ayıp ihbarının derhal yapıldığım iddia etmiştir. [Dosyaya sunulan raporlarda yapılan incelemede; ürünlerin gizli ayıp olarak görülmüştür. Bu kapsamda TBK’nun gözden geçirme ve satıcıya bildirme başlıklı md.223 (EBK md,198) İle alıcının muayene ve ihtar yükümlülüğü aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: “Alıcı, devraldığı satın alınanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” Yine TBK md.222 (EBK md.197) ile alıcının mutat dikkati göstermek külfeti düzenlenmiştir. ‘‘Satıcı, —- kurulduğu sırada —tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekte görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur. Bu madde hükmüne göre alıcı satılan şeyin seçiminde ve gözden geçirilmesinde olağan özeni göstermekle yükümlüdür. Keza, muayene ve ihbar külfeti bakımından tacirler arası satımlarda TTK md.23 hükmü uygulama alanı bulacaktır. “Ticari satış ve mal değişimi” başlıklı 23, Madde hükmüne göre; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 225 üncü maddesinin İkinci fıkrası uygulanır.
Mahkememizce aldırılan —-tarihli bilirkişi raporu ile özetle; dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterlerindeki kayıtları ve—- üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin——— alacak talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle davalı Şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında, davacı şirketin davalı şirketten satın almış olduğu ürünlerin gizli ayıplı ürünler olduğu yönünde hüküm kurulması halinde, davacı şirketçe davalı şirkete iadesi yapılacak 276 adet ürün karşılığında talep edilebilecek iade mal bedelinin;—– olabileceği, davacı şirketin—– masraflara ilişkin olarak gider yansıtmasına konu edebileceği tutarın ise 8.695,20 tl olabileceği, davaya konu malların gizli ayıplı olduğuna hükmedilmesi halinde davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği toplam tutarın;—–olabileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
İtiraz üzerine aldırılan —– tarihli raporda; davacı—- davalı şirketten satın almış olduğu ürünlerin gizli ayıplı ürünler olduğu yönünde hüküm kurulması halinde,
davacı şirketçe davalı şirkete iadesi yapılacak—- ürün karşılığında talep edilebilecek iade mal bedelinin;
——– iade nedeniyle ———— olmak üzere;
Toplam —–Mahrumiyetinin ——————- olabileceği,
Davacı —– ilişkin olarak Gider Yansıtmasına konu edebileceği Tutarın ise —–olabileceği, Davaya Konu Malların Gizli Ayıplı olduğuna hükmedilmesi halinde Davacı Şirketin Davalı—-Talep edebileceği Toplam Tutarın; —-olabileceği, —– nolu fatura ile———- hatalı ve kusurlu olduğu—–. tarafından kendi bünyesinde — faaliyet gösteren —–adetin Davacı ——- bulunduğu toplamda total rakamın —–olduğu, dava konusu —– —- şeklinde paketlendiği, sırasıyla: ——-kusurlu olarak şikayete konu—-diğerlerine yönelik bir atfı kabil kusurun olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan ——– tarihli ek raporda özetle; 06/09/2022 tarihli raporda belirtilen görüş ve kanaatlerini koruduklarını, — nolu fatura ile ——- hatalı ve kusurlu olduğu, dava koşunu ——-şeklinde paketlendiği, sırasıyla: ——kusurun———— içerisinde kusur atfedilen ve gizli ayıplı olarak tabir ———— bulunduğu ve —- olarak, hızlandırıcı yada —- katılması esnasında ya da —-yeterince ısınması için verilmesi gereken—- miktarının verilemediği veyahut soğumanın tam olarak gerçekleşememesi, üretimi yapan usta ve personel dikkatsizliği, — maddelerinde veya —-ihtimali ve/veya katkı miktarlarında oluşabilecek hatalar neticesinde faz farkı ve — bulunan —etkisi de dahil edildiğinde —- arızalı çalıştığı yada hiç çalışmadığının yapılan deneme ve yanılmalar neticesinde tespit edildiği. Davalı —-kusurlu olduğu, ürünlerin daha önce tamir yapılmasına karşın ayıbın düzelmemesi ve— dönmesinin mümkün olduğu, davacının ödenen bedelin faiziyle birlikte iadesini, — masrafları ve yoksun kılınan karını
talep edebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan — iade ürün bedeli ve kar kaybı alacağı ile –gider yansıtma bedeli olmak üzere toplam 64.597,39 TL üzerinden harçlandırmak suretiyle
itirazın iptali istemli olarak davalı şirket aleyhine ikame edilen işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketçe davalı şirkete iadesi yapılacak 276 adet ürün karşılığında talep edilebilecek iade mal bedelinin, kök ve ek raporlarımızda da belirtildiği üzere,—- olabileceği, davacı şirketin ürünlerin iadesi sonucunda yurtdışından — getirilmesi için üstlenmiş olduğu ve davalı şirketten talep edebileceği giderlerin —olabileceği, talep edilebilecek toplam tutarın—- olmak
üzere —- olarak hesaplandığı, davacının konu ürünlerin —satışı esnasında yüklenilen harcama olarak iddia ve talep konusu yaptığı 1.570.-tl ihracat giderinin kendilerine ödenmesi talebinin, bu talebe ilişkin dosyaya sunulu hukuki nitelikli bir belge bulunmadığından ve tespit dosyasından alınan bilirkişi raporunun bu talebe dayanak olarak alınamayacağı kanaatimizle, takdirinin sayın mahkemeye ait olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları ürünün niteliği göz önüne alındığında ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacının mahrum kalınan kar ve ürün bedeli hususunda alacağının sabit olduğu , davacı her ne kadar— masraflarını talep ediyor ise de —tarihli kök rapordan da anlaşılacağı üzere herhangi bir teknik şartname kalite kontrol onay aşamasından ürünleri yurt dışına ithal etmeleri nedeniyle davacı firmanın kusurlu olduğu belirtildiğinden — masraflarının davalı firmadan istenemeyeceği bu nedenle bu talep yönünden reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Davalının—. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin — alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan— alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.003,98 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 780,18 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan —- harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 780,18 TL peşin harç ve 7,80 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 842,38 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.900,00 TL bilirkişi ücreti, 182,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.082,75 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %45,41 oranında olmak üzere 1.399,88 TL’ sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan —- vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan—– ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10—– arabuluculuk ücretinin davacının davada haklı çıktığı oranda olmak üzere —davacıdan, davada haklı çıktığı %54,59 oranında olmak üzere 569,41 TL’ sinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı