Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/381 E. 2021/235 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/381 Esas
KARAR NO: 2021/235
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının annesi olan —–yapıldığını, otelin mekanik tesisatını———ünvanlı bir başka firma tarafından üstlenilmiş olduğu ve yapıldığı, otelin mekanik tesisat sistemleri yapılıp tamamlandıktan sonra, otelde bazı kısımların onaylı projeye ve ruhsata aykırı olduğu, tespit edildiğinde, bu kısımların yıkıldığını, hazırlanıp——– onaylattırılan tadilat projesine göre binanın ilgili kısımları yeniden yapıldığını, oteldeki bu yıkım ve tadilat, mekanik tesisatlarda da bazı revizyonları zorunlu kıldığını söz konusu otelin mekanik tesisat revizyon işleri, taşeron olarak davalı——-olarak üstlendiğini mekanik tesisat işlerini, alt taşeron sıfatıyla müvekkilinin——— yaptırdığını, müvekkilinin , alt taşeron olarak üstlendiğini işleri yapıp tamamlamış olduğnu, otelin gerekli çalışma izni ve otel ruhsatını da alarak faaliyete geçtiğini, müvekkilinin alt taşeron sıfatıyla yaptığı işlere ilişkin olarak; ——— meblağlı faturayı kestiğini, kendisinin işvereni olan davalı —— teslim ettiğini, söz konusu faturanın davalı tarafından alınıp, ticari defter ve beyannamelerine de işlendiğini, ancak aradan geçen 3 aylık süreye rağmen müvekkilinin alacağının davalı tarafından ödenmediğini, müvekkilinin alacağının ödenmemesi üzerine, —— tarihinde tebliğ edildiğini, davalı —— tarihli dilekçe ile takibe itiraz etmiş olduğunu, bu itiraz üzerine takibin durmuş olduğunu, müvekkilinin ilgili yasal mevzuat çerçevesinde ——– tarafların anlaşamadığı hususu tespit edildiğini, bu nedenle; davalının itirazının iptaline karar verilmesini ve takibin devamını icra inkar tazminatına hükmolunması talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava dilekçesinde alacaklı olduğunun dayanağı olarak dava dışı olan —– ait olan firmayı ve yazılı delil olarak ise de aralarında yaptıkları —– tarihli sözleşmeyi göstermiş olup, Bu halde davacının iddia ettiği gibi bir alacağı mevcut ise bu alacağı müvekkilden olmadığı sözleşmeyi akdettiği taraftan talep etmesi gerektiğini,Mevcut duruma göre de davalı müvekkilinin ile davacı arasında akdedilen bir sözleşme bulunmamakla birlikte imzalanan sözleşmenin tarafı davalının annesi —–olduğunu, hal böyle iken davacı tarafın muhatabı da davalı müvekkilinin değil, müvekkilinin annesi — — olduğunu, Dava konusu sözleşmeye göre davacı tarafın tek bir muhatabı olduğu, o da dava dilekçesinde açıkladığı üzere —-ortaklığı olduğunu, Müvekkil —– davacı taraf ile sözleşme yapmamış olduğu gibi müvekkilinin davacı tarafından herhangi bir mal/hizmet sağlanmadığını, Davacı tarafın, eser yapım gerekçesi ile bir alacağı varsa bu hakkı Dava dilekçesinde kabul ve ikrar ettiği üzere ——– karşı ileri sürdüğünü, ancak davalı tarafın bu hakkı kullanırken sözleşme dışı olan ve herhangi bir borç/alacak temliği olmayan müvekkilinin —davayı yöneltmesi —- mümkün olmadığını, Davacı tarafından sözleşme dışı olan müvekkilinin ——- meblağlı bir fatura tanzim edilip müvekkile verildiğini, müvekkilinin muhasebecisi bu faturanın gerçekte var olan bir alacağa dayandığını düşünerek faturaya itiraz etmeden müvekkilinin ticari defterine işlediğini, davacı şirket işbu faturaya dayanarak müvekkilin aleyhine ———- dosyası ile icra takibi başlattığını, belirtmek gerekir ki; faturanın bir sözleşme olmayıp, borcun ifasını gösteren bir belge olduğunu, bu durumda faturayı düzenleyen ve alan arasında geçerli bir hukuki ilişkinin olmadığını faturanın muhatap tarafından teslim alınmış olması hukuki bir sonuç doğurmayacağını, Geçerli bir hukuki ilişkiye dayanmayan faturaya 8 günlük sürede itirazın yapılmamış olmasının da bir etkisi olmayacağını, TTK m. 21 hükmünde de belirtildiği üzere faturanın geçerli bir hukuki ilişkiye dayanılarak düzenlenmesinin şart olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ve davacının vermiş olduğunu iddia ettiği hizmete ilişkin ispat külfeti davacıya ait olduğunu, ayrıca davacı tarafından sunulan dayanak faturanın TTK m.21 gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğundan bahsedilebilmesi için yine taraflar arasında bir hukuki ilişkinin varlığının kanıtlanması ve sonrasında da uyuşmazlık konusu işin kabul edilebilir yeterlilikte iş sahibine teslim edildiğinin davacı tarafça kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, faturaya itiraz edilmemiş olması, tek başına taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığına delil teşkil etmeyeceği gibi bir alacak hakkına da yol açmayacağını, davacı şirket faturanın dayandığı hukuki ilişki ile birlikte faturada yer alan hizmetin verildiğini de ispat etmek durumunda olduğunu, ancak davacı şirket dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere bu hususların ispatına ilişkin herhangi bir delil ibraz etmediğini, davacı şirket ile müvekkilinin arasında akdedilmiş bir sözleşme olmaması nedeniyle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğinin, Davacı şirket ile müvekkilinin arasında herhangi bir sözleşme ve hukuki ilişki bulunmamasına karşın müvekkilinin aleyhine —————- dosyası ile takip başlatıldığını, hal böyle iken davacı tarafın davalı müvekkiline karşı başlatmış olduğu bu takibin iyi niyetten uzak olduğunu, bu nedenle davacı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğinini, kısaca açıklamış olduğumuz üzere İİK.’nın 67. maddesindeki şartların oluşmuştur. Bu nedenle davacı tarafın asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— dosyası ile takip başlattığını, davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—–dosyası ile takip dosyasının incelenmesinde; ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği, davalı —-tarihli dilekçe ile takibe itiraz etmiş olduğu, bu itiraz üzerine takibin durmuş olduğu, borçlu vekili tarafından — tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, huzurdaki davanın —– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi Raporunda Özetle; Davalı— dava konusu davanın dayandığı takip ve davaya konu edilen davacı şirketçe davalı adına düzenlenmiş bulunan ——- tutarlı faturanın yasal nitelikli bir itiraza konu edilmeksizin davalı firma kayıtlarına kaydedilmiş olduğunu, Bu faturanın davalı yanın gelir idaresi başkanlığı nezdinde tutulan işletme defterinde yasal nitelikli bir itiraza konu edilmeksizin ve benimsenerek kayıt altına alınmış olduğunu ve bu faturada yer alan —- tutarındaki—- indirim veya devir eden —–olarak tasarruf’ta bulunduğunu ve davalı vekilinin fatura içeriği olarak hizmetlerin kendilerine verilmediğini taraflar arasında temerrüt halinde düzenleyen yazılı bir sözleşme bulunmadığını , takip öncesi takip konusu yapılan fatura alacağına yönelik olarak davalı yana keşide edildiğini , hukuki nitelik bir temerrüt ihtarına dosya kapsamında rastlanmadığını, dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile Tarafların Usul ve Yasaya uygun tutulmuş Ticari Defterlerindeki Kayıtları ve Müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, Davacı Şirketin—— Talep üzerinden Harçlandırmak suretiyle Davalı aleyhine İkame etmiş olduğu işbu İTİRAZIN İPTALİ Davasında, Davacı Şirketin Davalı yandan Tek bir Faturadan kaynaklı olarak talebi gibi ——– ASIL Alacağı bulunduğunu. tespitler muvacehesinde, takip öncesi temerrüt oluşup, oluşmadığını, davacı şirketin takip öncesine ilişkin olarak temerrüt faizi talep edip, edemeyeceğini , davacının ——- işlemiş faiz talebinin sonuca varıldığını bilirkişi raporunda tespit edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ————yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.————-. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı ve davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmış olup dava tarafın kendi ticari defterlerine göre —–alacaklı olduğunun, davalının ticari defterlerine göre de davalının—–borçlu olduğunun ve ilgili faturanın itiraza konu edilmeksizin ticari defterlerine kaydedildiğinin tespit edildiği,———yazı cevaplarının incelenmesinde davalının davaya konu faturayı ——– bildirdiği görülmüştür.
Her ne kadar davalı tarafça taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davalıya husumet yöneltilemeyeceği, faturaya konu işlerin dava dışı annesine ait otele yapıldığının, işlerin eksik yapıldığı iddia edilmiş ise de , davaya konu faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaya karşı itiraz edilmediği, davacının faturaya konu malları davalıya teslim ettiğinin, bizzat davalı tarafından vergi dairesine sunulan Ba formları ile sabit olduğu, davalının sunulan hizmete ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturayı kayıtlarına işleyerek ilgili —–bildirdiği, faturaya konu işlerin yapıldığının kural olarak kabul edilmesi gerektiği, aksi durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme olmasının zorunlu olmadığı, davalının başka ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturanın ——- bildirdiğini kanıtlayamadığı, davalının ticari defterlerinde faturanın kayıtlı olduğu, davalı tarafından ———-yapılan bildirim dikkate alındığında faturaya konu işlerin yapıldığı kabul edilmiştir .————Kararları da aynı doğrultudadır. Davalının dava dışı annesi ———– tarafından borçlu aleyhine açılan menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmasına ilişkin talebinin mahkememiz dosyasına etkisi bilinmayacağı kanaati ve usul ekonomisi gereği reddine ara karar ile reddine karar verilmiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
Dosya kapsamında davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmamaktadır. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için davalının TBK. 117 (eski TBK. 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) şarttır.
Takibe kadar işlemiş faize yönelik davalı itirazının haklı olduğu değerlendirilerek takibe kadar işlemiş faiz tutarı bakımından davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;.
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının——Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin ——- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Kabulüne karar verilen alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca, takibe konu alacağın ——üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan – dava açılırken yatırılan 2.943,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.177,98 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.943,18 TL peşin harç, 54,40 başvurma harcı, 7,80 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 3.005,38 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 77,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 877,75 TL giderinden kabul ve redde göre hesap olunan 850,05 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı vekili için tayin olunan 24.970,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalı vekili için tayin olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ———-bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.278,34 TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 41,66 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2021