Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/377 E. 2022/158 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/377 Esas
KARAR NO: 2022/158
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ: 04/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan alacağı için —dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, davalı şirketin, elektrik tesisatı işlerinden kaynaklı yaklaşık — bir süre davacı —- iş yaptığını, ilk başlarda ödemelerde sorun yaşanmamış olsa da, işin son bulması sonrası ödemelerin aksadığı ve davalı şirketçe davacıya ödeme yapılmadığını, ödemelere ilişkin talepte bulunulmuşsa da herhangi bir sonuç alınamadığını, yapılan iş ve yapılan iş karşılığı ödenmesi gereken tutar ile ilgili yapılan mail görüşmelerinin, irsaliyeli faturaların ve davacı ve davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davacının takip tutarı kadar davalı yandan alacaklı olduğunu gösterir nitelikte sair evrakların sunulduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile müvekkili arasında her ne kadar dönemsel olarak bir takim iş ilişkisi kurulmuş ise de bu durum süreklilik arz etmediğini müvekkil tarafından alınan hizmet karşılığı bedeller hali hazırda davacı tarafa ödendiğini, müvekkilinin davacı tarafın iddia ettiği tutarda bir borcu bulunmadığını, davacı taraf ile müvekkil şirket arasında bir hak ediş düzenlenmediği gibi hak edişe konu olabilecek bir hizmette alınmadığını, müvekkil şirketin taşeronluk yaptığını hali hazırda yeterli sayıda personele sahip olduğunu, farklı bir firmadan süreklilik arz eden bir personel desteği alınmasına gerek duymadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —– icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Her iki şirketin ticari defterlerine göre — sonu itibariyle davacının davalıdan alacağının — sonu itibariyle davacının davalıdan alacağının— olduğu, — yıllarında tarafların ticari defterleri birbirleriyle tam uyumlu olduğu, —– yılında davacının davalı adına düzenlediği tüm faturaların davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, fakat davalının düzenlediği — adet faturanın ve — ödemenin davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu sebeple tarafların ticari defterlerinde—sonunda bakiye farkının bulunduğu, —- tutarındaki banka ödemesi, davalı şirkete uyuşmazlık konusu– adet faturaya ilişkin sevk irsaliyelerinin sunulmadığı dolayısıyla davalının söz konusu faturaları ve faturalara konu malları davacıya teslim ettiğini destekleyici bir belge sunulmadığı, davalının — tarihinde yaptığı —– tutarındaki ödemenin içinde bulunduğu hesap özeti, davalı şirketçe sunulduğu, söz konusu hesap özetinde—- açıklamasıyla—ödemesi yaptığı, yine bu ödemenin icra takibinden sonra yapıldığı, davalının iade faturalarının ise icra takibinden önce davacı adına düzenlendiği, fakat faturaların ve faturalara konu malların davacıya teslimine ilişkin bir belge sunulmaması sebebiyle bu iade faturalarının davacının icra konusu alacağından düşülemeyeceği kanaatine varıldığı, İcra konusu —bakiye alacağının, davacının davalı adına —- tarihinde düzenlediği, —tutarındaki faturanın ödenmeyen kısmından kaynaklandığı bu fatura işleminin, her iki şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının — kapsamında ve davalının — — kapsamında bildirmesi gereken, davacı tarafın davalı adına düzenlenen fatura sayısının — adet olduğu ve kapsama giren faturanın matrah tutarının — olduğu tespit edildiği, tarafların — formlarının birbiriyle tam uyumlu olduğu, Davaçı ve davalı şirketin —- yıllarına ait yasal ticari defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yapıldığı, buna göre söz konusu ticari defterlerin kendi lehlerine delil niteliğine şahip olduğu davacının icra takip tarihi — itibariyle dayalı şirketten alacağının —olduğu, davalının içra takibinden sonra— tarihinde yaptığı —-tutarındaki ödemenin mahkemece dikkate alınması durumunda, — tarihi ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağının —- olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Davalının davaya konu faturayı — bildirdiği, davacının —davalının — birbiriyle tam uyumlu olduğu, davacı şirketin —- davalı adına düzenlediği tüm faturaların davalı şirketçe kabul edildiği ve vergi dairesine faturalara ilişkin mal ve hizmet alımının bildirildiği ve davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, Davacı tarafın– ticari defterlerine göre, dayacının davalıdan alacağının –, davalı şirketin — ticari defterlerine göre, davacının davalıdan alacağının — olduğu söz konusu mutabakatsızlığın — yılında davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup, davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan, davalının davacı adına düzenlediği, —–tutarındaki faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Davacının— kapsamında ve davalının — kapsamında bildirmesi gereken, davacı tarafın davalı adına düzenlenen fatura sayısının—olduğu —— tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacağı değerlendirildiği, buna göre davalının davaya konu malı/hizmeti teslim aldığı,teslim aldığı mal/hizmetlerinin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulünün gerekir.
Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür.
İhtilaflı olan alacak bedellerine yönelik davalı tarafa yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafından sunulan yemin metni davacı tarafa tebliğ edilmiş, davacı yan yemin için duruşmada hazır bulunmuş, ——— alıp almadığına ilişkin yemin ettiği, yemin beyanında kendisine okunan yemin metnini anladığı, Ancak söz konusu faturalar benim ve davalı tarafın ticari defterlerinde işlidir, yalnızca faturanın yılında farklılık gösterilmiştir, bu hususu da davalının süreci uzatmak için yaptığını düşünüyorum. Söz konusu malları fatura ile birlikte teslim aldım. Faturanın bedellerini alacağımdan mahsup ettim. şeklinde yemin etmiştir
HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.——- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda , usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu, tarafların — davacı asilin yemini de dikkate alınmakla davalı yanın mutabakatsızlığa konu alacağını ispat edemediği anlaşılmakla; açılan davanın bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.Ayrıca takip tarihinden sonra dava tarihinden önce davalı tarafça davacı yana yapılan ödeme düşülmeden davanın açıldığı anlaşılmakla fazlaya yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir. Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.—– göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle davalı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Davalının —- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —– asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya yönelik talebin REDDİNE,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Şartları oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına
5-Karar harcı 6.469,40 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.204,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.265,19‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 1.204,21 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.258,61‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 891,30 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 846,60 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.947,11 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.000,00 TL maktu/ nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.253,81 TL’nin davalıdan 66,19 TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
12-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/03/2022