Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/353 E. 2021/406 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/353 Esas
KARAR NO : 2021/406
DAVA : İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında —- tarihinde —- akdedildiğini, müvekkil şirketin sözleşmede öngörülen edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmeye konu taşınmazın satış sürecinde aracılık faaliyetini yerine getirdiğini, taşınmazın—tarihinde sözleşmenin yürürlükte olduğu süre içinde satışının gerçekleştiğini, sözleşme kapsamında taşınmazın satışı üzerinden— içinde ödenmesinin hüküm altına alındığını, taşınmazın –bedelle satıldığını, davalı şirketin müvekkile — satış bedelini ödemekle yükümlü olduğunu, davalı şirket ile yapılan görüşmede hizmet bedeli olarak —ödeme yapılacağını beyan ettiklerini, –tarihinde müvekkil şirket hesabına — ödeme yapıldığını, bakiye — alacağın ödenmediğini, — yevmiye no ile ihtarname çekilerek sözleşmeden kaynaklanan —bedelin ihtarnamenin tebliğinden itibaren— ödenmesinin bildirildiğini, davalı yanca herhangi bir ödemenin yapılmadığını, alacağın tahsili amacı ile —– dosyasından icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının alacağını sözleşmeye dayandırdığını, davacı tarafından sözleşmeye uygun olarak edimlerin yerine getirilmediğini, davacının ücrete hak kazanmadığını, taşınmaz alıcısının davacı tarafından bulunmadığını, davacının alıcıyla satıcıyı bir araya getirdiğine dair hiç bir delilinin bulunmadığını, davacının ücreti hak etmemesine rağmen —— ödemesi yaptığını, yapılan bu ödeme dikkate alındığında fahiş ücrete ilişkin tenzil hükümlerinin uygulanması halinde davacının yine hiç bir alacağının bulunamayacağını, simsarlık sözleşmesinde bir sözleşmenin kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasının aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde hak kazınılan bir sözleşme olduğunu beyanla, davanın reddine, karşı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından — tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın — tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tellallık (simsarlık) sözleşmesi—-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, “Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir:
a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir. O (simsar), iş sahibi için yerine getireceği faaliyetin karşılığında ücret alacaktır.
b) Simsarlık faaliyetinin konusu, çeşitli işlere ilişkin sözleşmelerin kurulması hususunda aracılık etmektir. Bu aracılık faaliyeti, bir sözleşme kurma fırsatı vermek şeklinde olabileceği gibi bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmek şeklinde de olabilir. Simsarın kural olarak iş sahibini temsil yetkisi yoktur; fakat sözleşme ile kendisine bu yetki verilebilir.
c) Simsarlık ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Simsar ile iş sahibi arasında sürekli bir hukuki bağlantı yoktur. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, “taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz”. Simsarlık ——-sayılı kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.
Simsarlık ücretini talep hakkı, hemen simsarlık sözleşmesinin kurulmasıyla doğmaz. TBK.’nun 521. maddesi gereğince; tellal ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Tellalın , ücret isteyebilmesi için simsarlık sözleşmesinde sözü edilen kiralama işinin, tellalın aracılığıyla ve çalışması ile gerçekleşmesi gerekir.
Somut olayda taraflar arasında —- tarihinde yazılı olarak gayrimenkul yetkilendirme sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmeye konu taşınmaz tapu kayıtlarından da anlaşıldığı üzere özleşme süresi içerisinde —- tarihinde satılmıştır. Taraflar arasında kararlaştırılan simsarlık ücretine karşılık olarak satım tarihinden sonra —- ödeme yapıldığı her iki tarafında kabulündedir. Davalının vergi kayıtlarının incelenmesinde de —Sırasında davalının davaya konu —- faturayı—-bildirdiği görülmüştür.
Bizzat davalı tarafından ——- bildirdiği, davacı tarafın simsarlık hizmetini sunduğunun kural olarak kabul edilmesi gerektiği, davaya konu faturaya ilişkin —ödeme yaptığı, yerine getirilmediği iddia olunan bir hizmet için bu miktarda ödeme yapılmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, —-başka ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturanın vergi dairesine bildirdiğini kanıtlayamadığı, fatura, satım tarihinden sonra yapılan kısmi ödeme ve davalı tarafından fatura için vergi dairesine yapılan bildirim dikkate alındığında faturaya konu hizmetin sunulduğu ve davacının simsarlık ücretine hak kazandığı kabul edilmiştir .—– aynı doğrultudadır.
Taraflar simsarlık sözleşmesinde aşırı bir ücret kararlaştırmışsa, borçlunun istemi üzerine bu ücret hakkaniyete uygun olarak indirilebilir (TBK m.525). Hakim kendisine verilen takdir yetkisini her somut olayın koşullarını göz önünde bulundurarak hukuka ve hakkaniyete uygun kullanmalıdır (MK m.4). O halde hakimin somut olayın şartlarına göre simsarın faaliyetinin gerçek değeri, simsarın mesaisi ve iş sahibinin elde ettiği menfaatle birlikte diğer şartları da değerlendirmesi ve kararını buna göre vermesi gerekir. Ücretin aşırı olup olmadığı olağan simsarlık ücreti dikkate alınarak belirlenir. Ücret indirimi için taraflar talepte bulunmalıdır; aksi halde hakim re’sen böyle bir karar veremez (TBK m.525). Eğer borçlu tacirse ücretin indirilmesini talep edemez. TTK m.22’de bu yönde açık bir hüküm vardır. Bu hüküm şu şekildedir: “Tacir sıfatını haiz borçlu, —– yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez”. Fakat eğer şartları varsa tacir aşırı yararlanma hükmüne başvurabilir (TBK m.28). Ancak aşırı yararlanma hükümlerine başvurabilmesi için de olayın tacirin ticaret alanına girmeyen bir konuda olması gerekir. Tacirin ticaret alanına giren bir konuda basiretli bir işadamı gibi davranması gerektiğinden aşırı yararlanma hükümlerine başvurması mümkün değildir (TTK m.18/2). Fakat yapılan iş tacirin ticaret alanına giren bir konudaysa, tacirin aşırı yararlanma iddiasında bulunması ancak müzayaka halinde mümkündür.——- Davalı yan talep edilen ücretin fahiş olduğu iddiasıyla ücretten indirim talep etmiş ise de yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalının tacir olduğu dikkate alınarak ücretten indirim yapılması talebi kabul edilmemiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen —- tarihinde tebliğ edildiği, davalıya borcun ödenmesi için — günü mehil verildiği, bu durumda temerrütün — tarihinde gerçekleştiği, temerrüt tarihinden takip tarihine kadarki sürede yıllık — ticari avans faiz üzerinden yapılan hesaplamada davacının —- işlemiş faize hak kazandığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve fatura birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —— Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —asıl alacak, — işlmemiş faiz olmak üzere toplam —- üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 24.297,01 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.297,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.999,87 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 4.297,14 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 4.351,54 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 65,50 TL tebligat ve müzekkere gideri yargılama giderinin haklılık oranına göre 65,48 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 33.348,13 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 109,08 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——-bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.319,60-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 0,40 TL.nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021