Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/321 E. 2021/786 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/321 Esas
KARAR NO: 2021/786
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan —- bulunduğunu, müvekkili şirketin işbu borcuna karşılık alacaklı tarafa —– bedelli iki çek verdiğini, davalı tarafa bu çeklerin tesliminden sonra yalnızca —– borcu kalmış olduğunu ve bu hususun protokolde de taraflarca imza altına alınmış olduğunu, davalı alacaklı tarafın, alacağını tahsil etmek amacıyla —- keşide tarihli,—- bedelli çeki gününde bankaya ibraz etmiş ve çekte yazılı tutarın tamamını bankadan tahsil ettiğini, davalı tarafın, müvekkili şirket tarafından kendilerine keşide edilen —- edildiğini, müvekkili şirketin, davalının bankadan, —–borcunu elden ödediğini ve taraflar arasındaki borç ilişkisinin sona ermiş olduğunu, tarafların karşılıklı güvene dayanan ilişkileri ve borcun büyük bir kısmının çek yoluyla banka üzerinden ödenmesi sebebiyle, elden yapılan ödemeyi belgelendirmemiş olduklarını, müvekkili şirketin, protokolde ve banka yoluyla tahsil edilen çeklerle de teyit edileceği üzere alacaklıya yalnızca —- borcu kalmasına rağmen, alacaklının—- tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine —- ilamsız icra takibi başlatmış olduğunu, işbu icra takibinde müvekkili şirkete usulüne uygun tebligat yapılmamış olduğunu, müvekkili adına yanlış adrese çıkarılan tebligat —– tarihinde kimliği belirsiz bir kişiye tebliğ edildiğini ve usulüne uvgun bir tebligat yapılmamasına rağmen icra dosyasının kesinleştiğini, müvekkili şirketin ticari hayatının sekteye uğraması ve araçlarının satılması tehlikesiyle karşı karşıya kalması sebebi ile cebri icra tehdidi altında iken —- tarihinde icra dosyasına —–ödeme yapmış ve icra dosyasının kapanmış olduğunu, taraflarınca işbu ticari uyuşmazlığın çözümü amacıyla dava şartı arabuluculuk yoluna başvurusu yapıldığını ancak görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, davalının, tahsilde tekerrür amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını ve müvekkil şirkete, usulsüz tebligat nedeniyle itiraz hakkını kullanamadan icra takibinin kesinleştiğini, müvekkili şirketin aleyhine kesinleşmiş bir icra takibi olduğunu araçlarına ve banka hesaplarına haciz konması vasıtasıyla öğrenmiş olduğunu iddia ederek, davanın kabulüne, müvekkili şirket tarafından icra tehdidi altında ödenen —– itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, icra tehdidi altında ödenen paranın iadesi için açılan istirdat davasıdır.
Davacı tarafından gösterilen deliller toplanmış, konunun incelenmesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişiden rapor tanzimi istenilmiştir.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; “davalı yanın inceleme için defterlerini ibraz etmediği, davacı yanın —– yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, hesapların incelenmesi ve yapılan değerlendirmede, davacı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtları itibarıyla,—-borçlu durumda bulunduğu, —-açılış kayıtlarında yer almadığı,—-kayıtlarında bulunmadığı, —-ve dayanaklarla uyumlu olmayan —- bakiyesinin dayanaksız bir şekilde— devir edilmemiş olmasının izaha muhtaç bulunduğu sonuç ve kanaatlerine varıldığı, davacı şirketin dava dilekçesinde yer verdiği—- Tarihinde keşideci davacı tarafından muhatap bankaya fiziken iade edilerek iptal edildiği —- ödeme yapıldığı davacı şirketin de kabulünde olduğunu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı firmaya mevcut borç bakiyesi—- olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre tespit edilen borçtan yapılan ödemeler düşüldüğünde kalan borcun —olduğu, dosyaya — tarihli protokol olarak sunulan ajanda sahifesinde yer alan bilgiler tetkik edildiğinde,—- şahsın davacı firmanın temsil yetkisine haiz olmadığı ve ortaklık yapısı içinde de yer almadığı, davacı firmanın temsil yetkisinin münferit imzasıyla —– davacı şirkete konu protokolde temsil yetkisine haiz olup, olmadığı hususlarında takdirin mahkemede bulunduğu, sonuç itibari ile, dosya kapsamı ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve yukarıda yer verilen tespitler muvacehesinde; davacı şirketin ticari defter kayıtları itibarıyla davalı firmaya —- borçlu olduğunun tespit edilmiş olduğu, davacının da kabulünde olduğu üzere davalı firmaya toplamda — ödeme gerçekleştirildiği ve —- tarihinde ferileriyle birlikte ödemiş bulunduğu—- İşlemiş faiziyle birlikte istirdadı talebinin takdirinin mahkemeye ait olacağı” şeklinde rapor sunulmuştur.
İstirdat davası İİK 72/7. maddesinde düzenlenmiştir. Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir.
İstirdat davasında, icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, nakten yada malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmış olması gerekir. İkinci şart ise, borçlu olmadığı bir paranın cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmasıdır.
İcra İflas Kanununun 72. maddesinde öngörülen istirdat davası, TBK’nun 77 ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat ( sebepsiz zenginleşme) davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır.
Somut olayda davacı taraf davalı ile ticari ilişkisi kapsamındaki borcunu —— elden ödediğini, söz konusu borç için davalı tarafından haksız olarak takip yapılarak borcun icra tehdidi altında bir kez daha tahsil edildiğini, taraflar arasındaki protokole göre de borçlu olmadığını, icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdatını talep ettiği görülmüştür.
Davacı tarafından dosyaya sunulan—- imzaladığı, davalı şirketin yetkilisinin—– şirketin ortağı veya yetkilisi olmadığı anlaşıldığından protokol delil olarak kabul edilmemiş ve isticvap yoluna gidilmemiştir.
—yazılan yazı cevabında—- tarafından tahsil edildiğinin bildirildiği görülmüştür. —-numaralı çekin davalı tarafından tahsil edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılmamaktadır. Her ne kadar çek görüntüsünde üzerinde el yazısı ile —- yazıldığı görülmüş ise de iptal yazısının çekin davalı tarafından tahsil edildiğini tek başına ispata elverişli olmadığı, davacının iş bu çekin davalı tarafından bankadan tahsil edildiği beyanı ile banka cevabi yazısının da çelişki oluşturduğu, — numaralı çekin —olarak davalı adına tahsil edildiği kabul edilse dahi borcun tamamına ilişkin bir ödemenin ispat edilemediği, davacının kendi ticari defter kayıtlarına göre de davalıya —- itibariyle —- yılına borçların devri yapılmadığı, ödemeye ilişkin kayıt var ise ticari defterlerine işlenmediği, tüm dosya kapsamına göre davacının icra tehdidi altında mükerrer ödeme yaptığını ispat edemediği, davanın miktar itibariyle tanıkla ispat sınırının üzerinde olması sebebiyle davacının tanık dinletme talebinin reddi ile ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 613,23TL harcın mahsubu ile artan 553,93‬-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021