Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/299
KARAR NO:2023/919
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/02/2020
KARAR TARİHİ: 20/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 09/03/2018 tarihinde —–mevkinde sürücüsü —– kullanmış olduğu —– plaka sayılı araç ile meydana gelen trafik kazasında araçta bulunan müvekkili —– ağır şekilde yaralandığını ve bedensel iş gücü kaybına uğradığını, kaza tutanakları, olay yeri inceleme tutanakları ile araç içerisinde bulunan diğer iki yolcu —– ifade tutanaklarından anlaşıldığı üzere —– plaka sayılı araç sürücüsü—– alkollü araç kullandığı ve aşırı süratli olduğunun tespit edildiğini, kazanın oluşumunda bedensel zarara neden olan araç sürücüsü —– asli kusurlu olduğunu, davacı —-yaşına, aktif ve pasif yaşam süresine, beden gücü kayıp oranına, davalı sürücünün asli kusuruna ve yargılama sırasında toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlendikten sonra peşin harç yatırılarak hüküm verilmesini istediklerini, ayrıca ilerde çalışma yaşamına atılması durumunda yaşam süresinin sonuna kadar sakatlığı oranında zorluk çekeceğini, bu nedenle güç kaybı tazminatı istemlerinin gerektiğini, Yargıtay’ın zamanla artık yerleşik hale gelen kararlarında haksız eyle sonucu sakat bırakılan kişilerin bir iş ve kazançları, olmasa bile günlük yaşamlarını sürdürürken sakatlıkları oranında zorlanacak olmaları, yaşıtlarına göre daha fazla güç (efor) sarf ederek kazanç elde edecekleri kabul olunmakla ve buna güç kaybı kuramı denildiğini, bu nedenle de toplanacak delillere göre davacının güç kaybı tazminatının 6100 sayılı yasanın 107. Maddesi uyarınca hesaplatılarak hüküm altına alınması gerektiğini, trafik kazasının ve kalıcı sakatlığın yarattığı ruhsal ve yaşamsal olumsuzluklar nedeniyle davalının kusur durumu, yolcu taşımada özensizliği, davacının kusursuz oluşu gözetilerek telafi edici ve caydırıcı unsurları etkin olmak üzere baba olarak çocuğu ile bizzat ilgilenemeyecek, onun büyümesinde eğitimde bizzat yanında olamayacak olan kendisi bakıma muhtaç olan —— için duymuş olduğu acı, elem ve üzüntü sebebiyle 200.000 TL, —–bakımı ile ilgilenen annesi —için 50.000 TL ve yine bakımı ile ilgilenen kız kardeşi —- – için duymuş oldukları acı elem ve üzüntü sebebiyle 30.000 TL olmak üzere toplam 280.000 TL manevi tazminat istendiğini, davalı işleten —- ait —– plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe ile davalı —– şirketine trafik sigortalı olması nedeniyle sigorta limitine kadar maddi tazminat istendiğini, davalı sigorta şirketinin eksik evrak talep etmiş ve ikinci dilekçelerine de cevap vermediğini ve zararı da sigorta poliçesi kapsamında karşılamadığını, her ne kadar davacının bir kusum tedavi giderleri devlet hastanesinde karşılanmış ise de kaza geçirdiği tarihten tamamen iyileşinceye kadar geçecek sürede pek çok masraflar yapıldığını ve yapılmaya da devam edildiğini, bunların tamamına yakının belgelenmesi mümkün olmadığından, Yargıtay’ın tedavi ve iyileşme giderlerinin çok kapsamlı olduğundan, bunların istenmesi için belge ve koşul olmadığını ve Borçlar Kanunu’nun 42/2. Maddesi gereğince zararın ve kapsamının belirlenmesi gerekeceğine ilişkin kararı doğrultusunda, davalılardan istenebilecek tedavi ve tüm iyileşme giderlerinin uzman bilirkişi aracılığı ile hesaplanması gerektiğini, her ne kadar sigortacının tedavi giderlerinden sorumluluğu konusunda 2918 sayılı KTK’nun 98. Maddesinde 6111 sayılı yasa ile değişiklik yapılarak bu tür zararların —-yüklendiğini ve ayrıca sigortacı yönünden sorumluluğun hastane masrafları ile sınırlanmış ise de bu değişikliğin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğundan mahkemece değerlendirmesi taleplerinin olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle davalı sigorta şirketine yapmış oldukları başvurularının kabul edilmediğini, dava şartı olması nedeniyle başvurmuş oldukları arabulucuk oturumunda da anlaşamadıklarını tüm bu nedenlerle trafik kazasında müvekkilimin bedensel zarara uğraması nedeniyle, toplanacak delillere göre (6100 sayılı Yasanın 107.maddesi uyarınca) uzman bilirkişiye hesaplatılacak (bedensel iş gücü kaybı, çalışma güç kaybı tazminatı, ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle uğradığı ekonomik kayıp, tedavi ve bakıcı masrafları, ailenin ekonomik yönden uğradığı zararlar gibi) maddi tazminat tutarı belirlenerek (fazlaya ilişkin haklarsaklı kalmak üzere), şimdilik 1.000,00 TL’nin işleten ve sürucu yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere kaza tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılara ödetilmesine, ayrıca trafik kazasında yaralanan ve sakat kalan —- için 200.000 TL, —– bakımı ile ilgilenen annesi —– için 50.000 TL ve yine bakımı ile ilgilenen—– için 30.000 TL gitmek üzere toplam 280.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme işleten ve sürücüye ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı—–vekili cevap dilekçesinde özetle; sayın mahkeme huzurunda derdest olan dava, şahıs varlığına ilişkin olup 6100 sayılı HMK 2.Madde mucibince görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dolayısı ile görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davalı vekil eden —-ile dava dışı—- Plakalı ticari otomobilin müşterek malikleri olduğunu, söz konusu ticari otomobil olay tarihinde —–hattında dolmuş olarak çalışmakta olduğunu, mesai saatleri —–Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından belirlenmekte olup 08:00’de başlayıp 22.00’de sona erdiğini, dava dışı —– vekil eden davalının sürücü olarak sigortalı çalışanı olduğunu, davalı sürücü —– ile vekil eden araç sahibi arasında bir hizmet ilişkisi bulunmadığını, 08.03.2018 tarihinde, —– isimli sürücü mesaisi sona erdikten sonra vekil edenin bilgisi dışında söz konusu aracı —– emanet olarak verdiğini ve aracın 09.03.2018 tarihinde sabaha karşı 05.00 sularında kazaya karıştığını, kazaya karışan sürücü —– ile arkadaşı (Davacı) — ve kız arkadaşları dava dışı —-ve —– müvekkilin izni veya haberi olmaksızın olay gecesi saat 22.00’de minibüsün mesaisi sona erdikten sonra bir araya geldiklerini, birlikte alkol kullandıklarını, aracını eğlence amaçlı kullandıklarını, aldıkları alkolün etkisi altında trafiğe çıkarak kazaya neden olduklarının sonradan öğrenildiğini, kazadan sonra aracın koltuklarında kırmızı balon çöplerinin olduğuna dair resimlerin, kanaatlerince şahısların eğlence yaptıklarını ayrıca gösterdiğini, kaza sebebi ile vekil edenin aracı tamamen pert olduğunu, davacı —–kaza sırasında araç içinde yolcu olduğu iddiasının doğru olmadığını, vekil edenin aracı kaza tarihinde —– hattında çalıştığını, kaza aracın hizmet güzergahı dışında—–Merkezi’nin yakınında meydana geldiğini, kazanın sabaha karşı saat 05.00 sıralarında meydana geldiği göz önüne alındığı takdirde o saatte mesainin henüz başlamadığı da şimdiden sabit olduğunu, mahkemece araçta bulunan kişilerin 08.03.2018 ve 09.03.2018 tarihlerindeki cep telefonu baz istasyonu sinyal kayıtları getirtildiğinde iddialarının ayrıca sabit olacağını, davacıların uğradığı zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulabilmesi için, kazanın müvekkilinin verdiği bir talimatın ifası esnasında gerçekleşmesinin gerektiğini, olayın gerçekleştiği saat, gerçekleşme şekli gözönüne alındığı takdirde kazanın vekil edenin verdiği bir talimatın ifası esnasında gerçekleşmediği ve vekil edenin hiç bir sorumluluğu bulunmadığının anlaşıldığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 52/1.maddesi ”Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir” şeklinde olduğunu, somut olayda gerek davacı —– gerek ise araçta bulunan diğer şahıslar —– aracı alkollü olarak kullanmasına engel olmak yerine göz yumduklarını ve bu vesile ile uğradıkları zararlara kendi kusurları ile sebebiyet verdiklerini, şahısların bir başka kusurlu davranışı ise, aracı kullanan kişinin alkollü olduğunu bildikleri halde araca binmeleri olduğunu, nitekim —– 09.03.2018 tarihli ve —– 12.03.2018 tarihli ifade tutanakların da görüleceği üzere, araçta bulunan tüm şahısların yola çıkmadan önce şoförün alkollü olduğunu bildiklerinin sabit olduğunu, bir diğer hususun, şahısların olay anında emniyet kemeri takmamış olmaları olduğunu, kanaatlerince emniyet kemeri takılı olsa idi hiç kimse bu kadar zarar görmeyeceklerini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 87.maddesi ”Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.” şeklinde olduğunu, nitekim Yargıtay —–Hukuk Dairesi —–Sayılı ve 2.5.2013 tarihli kararında ”Hatır taşımaları, bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK’nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır değerlendirilmesinde taşıma ya da taşıma ilişkisinin kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.” diyerek hatır taşımasının tanımını yaptığını, —– araçta yapılan eğlence işini davacı arkadaşı —– ile önceden tertip ettiğini, araçta bulunan şahıslar kesinlikle müşteri yolcu konumunda olmadığını, bu cihetle şahısların karşılıksız taşınmakta olduğu ve dolayısı ile somut olayda kazanın hatır taşıması esnasında meydana geldiği aşikar olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle görevsizlik kararı verilmesini ve dosyanın nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, neticeten davanın müvekkil açısından esastan reddedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—– vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan haksız ve hukuktan yoksun iş bu davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan —– usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş ise de; davalı ve/veya vekili tarafından dosyaya usulüne uygun olarak cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış; —– Güvenlik İl Müdürlüğü’nden davacı —- kaza tarihi itibariyle —- kaydının celbi ile 09/03/2018 tarihi itibariyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı niteliğindeki tazminatlardan indirim yapmayı gerektirir nitelikte ödeme ya da ödemeler yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise hangi tarihte ne miktarda ödeme yapıldığı sorulmuş, ilgili kolluk birimleri aracılığıyla tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları yapılmış—- davaya konu poliçe ve hasar dosyası celp edilmiş, —- İl Emniyet Müdürlüğü’nden —– plakalı aracın son tescil bilgileri,—–Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan—- plaka numaralı aracın içerisinde bulunan 08/03/2018 ve 09/03/2018 tarihli kamera kayıtları istenilmiş,—– Cumhuriyet Başsavcılığı’nın —– soruşturma sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden istenilerek incelenmiş, —- İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden —–davaya konu kaza tarihi itibari ile arkadaşlık bağının bulunup bulunmadığı hususu sorulmuş, —– Noterler Birliği Başkanlığı’ndan dava konusu 09/03/2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına ilişkin, —–plakalı aracın kaza tarihi itibariyle mülkiyetinin el birliği veya paylı mülkiyet olup olmadığı hususları sorulmuş, —–ve —– Şirketi Genel Müdürlüğü’nden dava konusu 09.03.2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına ilişkin, —– plakalı araca ait poliçe hasar dosyası nereniyle ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme yapılmış ise ödeme dekontlarının onaylı bir örneğininin gönderilmesi istenilmiş, —- Asliye Ceza Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilerek incelenmiş,—- Trafik İhtisas Dairesi’nden davaya konu kazada tarafların yüzdelik kusur durumunun tespiti istenilmiş——İhtisas Kurulundan maluliyet raporu alınmış ve taraflara tebliğ edilmiş, dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek iddia ve savunmalar ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak, uyuşmazlık konusu tazminat talepleri hakkında rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiş ve doktor Bilirkişinden iddia ve savunmalar kapsamında ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak dosyaya ibraz edilen tedavi gider faturalarının meydana gelen kaza ve maluliyet dikkate alınarak rapor alınmış ve taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin 16/02/2023 tarihli ara kararı ile; TBK’nun 76. maddesi uyarınca, tahsilde tekerrüre meydan vermemek suretiyle maddi tazminattan mahsup edilmek üzere takdiren 30.000,00 TL maddi tazminatın geçici ödeme olarak davalılardan alınarak davacı —– ödenmesine dair karar verilmiştir.
Davacılar vekili 26/03/2023 tarihli bedel artırım dilekçesi ile dava dilekçesinde 1.000,00-TL talep edilmiş olan (250,00-TL Geçici İş Göremezlik Zararı, 250,00-TL Sürekli İş Göremezlik Zararı, 250,00-TL Sürekli Bakıcı Gideri, 250,00-TL Tedavi Giderleri) maddi tazminat bedelini (Geçici İş Göremezlik Zararını 14.428,08 TL, Sürekli İş Göremezlik Zararını 2.265.772,73 TL, Sürekli Bakıcı Giderini 3.166.809,15-TL, Tedavi Giderlerini de 17.105,48 TL) 5.463.105,00 TL daha arttırarak maddi tazminata ilişkin dava değerini 5.464.105,00-TL olarak artırmış olup, bedel artırım dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Haksız fiil sonucunda ölüm gerçekleşmemişse 6098 sayılı TBK’nın 54. Maddesine göre; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar bedensel zararlar olarak kabul edilir.
Aynı Kanunun tazminatın belirlenmesine ilişkin 55/1. Maddesine göre ise; bedensel zararlar, Borçlar Kanunu hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar gören 6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi gereğince sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine karşı dava açabilir. İşleten ve sigorta şirketi de zarar görene karşı müteselsilen sorumludur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan ve taraflarca sunulan tüm deliller, trafik kazası tespit tutanağı, —– Kayıtları, Araç Tescil Bilgileri, Sigorta Poliçesi ve Hasar Dosyası, Kusur Tespiti Raporu, Hastane Belgeleri, Maluliyet Raporu, Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırması, Hesap/Aktüer Raporu, Soruşturma Dosyası iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; 09/03/2018 tarihinde, saat 05:10 sıralarında davalı sürücü —– sevk ve idaresinde bulunan—–plaka sayılı araç ile —- güney yolunu takiben —- istikametinden—- istikametine doğru seyri sırasında kaza mahalli —– Merkezi karşısında bulunan metro durağına geldiği esnada direksiyon hakimiyetini kaybedip önce yol kenarında bulunan demir koni-korkuluklara ardından metro durağında yaya olarak bulunan dava dışı —–ve durak tabelalarına çarparak yol dışı kalması akabinde, aracın 30 m aşağıda bulunan ——alanına düşmesi ve burada park halinde bulunan —– plaka sayılı aracın arka kısımlarına zarar vermesi neticesinde meydana gelen trafik kazasında —– plaka sayılı araçta bulunan davacı —— yaralandığı, kazanın meydana gelmesindedavalı sürücü —– %100 oranında kusurlu olduğu, —–. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 28/03/2022 tarihli rapora göre, trafik kazası-haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle geçerli mevzuat hükümlerine göre kaza nedeniyle davacı —–% 90 oranında malul kaldığı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, yine gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun olması nedeniyle hükme esas alınan 20/10/2022 tarihli hesap bilirkişisi raporuna göre kaza sonucu sakatlanması nedeniyle davacının 14.428,08 TL geçici iş göremezlik zararı, 2.265.772,73 TL sürekli iş göremezlik zararı ve 3.16.809,15 TL sürekli bakıcı gideri oluşacağı, kısmen hükme alınan ve doktor bilirkişi tarafından hazırlanan 25/02/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının toplam 4.897,00 TL tutarında belgesiz tedavi gideri zararı oluştuğu, —–plakalı aracı kaza tarihini kapsar şekilde KTK Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalayan davalı sigorta şirketinin davacı tarafın maddi zararından kaza tarihindeki poliçe limitleri içinde kalmak kaydıyla KTK’nın 97. Maddesine göre sorumlu olduğu, davalı —– ise araç maliki olması sebebiyle Karayolları Trafik Kanunu’na göre işleten sıfatı ile kusursuz sorumluluk ilkesine göre davacıya karşı sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Dava 6100 sayılı HMK döneminde açılmış olup davalı sigorta vekili ve davalı işleten vekili davaya cevap vermişler ve cevap dilekçeleri ile hatır taşıması savunmasında bulunmuşlardır. Davacı —– davalı sürücünün kullandığı araca gezmek amacıyla bindiği ve hatır için taşındığı tüm dosya kapsamı ile sabittir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşığı olmadığı cihetle bu gibi taşımalarda tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu durum karşısında Mahkememizce sadece hatır defi ileri süren davalı sigorta şirketi ve davalı işleten yönünden, hesaplanan tazminat miktarından %20 indirim yapılması yoluna gidilmiş, süresinde davaya usulüne uygun olarak cevap vermeyen ve hatır defini ileri sürmeyen davalı sürücü yönünden ise hatır indirimi yapılmamıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun TBK md. 52. md. düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Somut olayda; Davacı —— içinde bulunduğu aracın sürücüsü ile davacı ve araçta bulunan diğer kişilerin alkollü olduğunu tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış olup, (TBK. md. 52) uyarınca alkollü araca binme müterafik kusurunun, olaya sebebiyet veren kusur olarak değil müterafik kusur olarak değerlendirilerek hesaplama yapılması, buna göre hesaplanan maddi tazminattan müterafik kusur nedeniyle %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği kanaatiyle, hesaplanan tazminat miktarından tüm davalılar yönünden %20 indirim yapılması yoluna gidilmiştir.
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde —–Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin —–Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı —– Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmekte olup; genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir, ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995,—–) Buradan hareketle Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde; doktor bilirkişinin hazırlayıp dosyaya ibraz ettiği 25/02/2023 tarihli raporda her ne kadar davalıların belgeli ve belgesiz toplam 17.105,48 TL tedavi giderinden sorumlu bulundukları belirtilmiş ise de; yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği belgeli tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı —–Kurumu’nda bulunmsı nedeniyle, bilirkişi tarafından hesaplanan ve miktar itibariyle taraf itirazına uğramayan toplam 4.897,00 TL belgesiz tedavi gideri tutarı üzerinden hatır ve mütefarik kusur indirimleri yapılmak suretiyle kabul kararı verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 76’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.” Aynı maddenin 2’nci fıkrası gereğince;”Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” Bu hükümle, açılan dava da hakim henüz uyuşmazlığı çözmeden önce, bazı özel şartlarla, davacıya davanın bir miktar ödeme yapmasına karar verebilecektir. Geçici ödeme HMK’nin 389’uncu maddesinde tanımlanan ihtiyati tedbir niteliğindedir.
Mahkememizce de 16/02/2023 tarihli ara karar ile; 30.000,00 TL maddi tazminatın geçici ödeme olarak davalılardan alınarak davacı—–ödenmesine dair karar karar verilmiş, bu itibarla davacıya yapılan ve ihtiyati tedbir niteliğini taşıyan geçici ödemenin dava konusu asıl para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek, yukarıda açıklanan TBK’nin 76/1’inci maddesi uyarınca ödenmesine hükmolunan asıl alacaktan mahsup edilerek kalan miktara karar verilmesi gerektiğinden, Mahkememizce kalıcı işgöremezlik tazminatı miktarından 30.000,00 TL tutarın mahsubu yapılmak suretiyle hüküm kurulmuştur.
2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge ile müraacat yapılmış olup bu halde dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü gerekmekle birlikte, yerleşik yargı içtihatları doğrultusunda, davalı —– yönünden faiz başlangıç tarihi olarak 03/02/2020 dava tarihi kabul edilmiş; kazaya sebebiyet veren araç ticari nitelikte dolmuş olmasına ve dava dilekçesinde avans faizi talep edilmesine göre avans faize hükmedilmesine karar verilmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan tüm sebepler ve açıklamalar gözetilerek; davacı tarafça açılan maddi tazminat davasının, davalı —- yönünden 4.331.525,56 TL üzerinden, davalılar—–yönünden 3.241.144,18 TL üzerinden ayrı ayrı kısmen kabulüne, Kabul edilen tazminattan 8.656,85 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 1.329.463,64 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 1.900.085,49 TL sürekli bakıcı gideri ve 2.938,20 TL tedavi giderinin davalı —- yönünden (işgöremezlik tazminatları sakatlık teminatı poliçe limitleriyle, sürekli bakıcı gideri tedavi gideri teminatı poliçe limitleriyle ayrı ayrı sınırlı olmak kaydıyla) 03/02/2020 dava tarihinden itibaren; davalılar —— yönünden ise 09/03/2018 kaza tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı —– verilmesine; davacıya yapılan 30.000,00 TL geçici ödeme için de, davalı—–. yönünden 03/02/2020 dava tarihinden, davalılar —–yönünden ise 09/03/2018 kaza tarihinden itibaren geçici ödemenin yapıldığı tarihe kadar tahakkuk eden avans faizinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine, bakiye 2.885,61 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 453.154,54 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 633.361,83 TL sürekli bakıcı gideri ve 979,40 TL tedavi giderinin davalı —— 09/03/2018 kaza tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretiyle tahsili ile davacı —– verilmesine ve fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin de reddine dair hüküm oluşturulmuştur.
TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, tüm dosya kapsamı ile ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi göz önünde bulundurularak, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacı —– yönünden takdiren 100.000,00 TL, davacı anne —– yönünden takdiren 30.000,00 TL, davacı kardeş —— yönünden takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar —– tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine dair karar vermek gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
Yargıtay —–. Hukuk Dairesi —–ESAS, —– KARARI ile bu konuda süreklilik kazanan diğer kararları dikkate alınmak suretiyle; TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ve yargılama giderleri yönünden taraflar arasında paylaştırmaya gidilemeyeceği kuralı göz önüne alınarak hesaplama yapılmak suretiyle aşağıdaki şekildehükümoluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı tarafça açılan maddi tazminat davasının, davalı—–yönünden 4.331.525,56 TL üzerinden, davalılar——yönünden 3.241.144,18 TL üzerinden ayrı ayrı KISMEN KABULÜNE,Kabul edilen tazminattan 8.656,85 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 1.329.463,64 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 1.900.085,49 TL sürekli bakıcı gideri ve 2.938,20 TL tedavi giderinin davalı —– yönünden (işgöremezlik tazminatları sakatlık teminatı poliçe limitleriyle, sürekli bakıcı gideri tedavi gideri teminatı poliçe limitleriyle ayrı ayrı sınırlı olmak kaydıyla) 03/02/2020 dava tarihinden itibaren; davalılar ——yönünden ise 09/03/2018 kaza tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı —–verilmesine; davacıya yapılan 30.000,00 TL geçici ödeme için de, davalı—– yönünden 03/02/2020 dava tarihinden, davalılar —– yönünden ise 09/03/2018 kaza tarihinden itibaren geçici ödemenin yapıldığı tarihe kadar tahakkuk eden avans faizinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine, Bakiye 2.885,61 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 453.154,54 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 633.361,83 TL sürekli bakıcı gideri ve 979,40 TL tedavi giderinin davalı —– 09/03/2018 kaza tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretiyle tahsili ile davacı —— verilmesine,
Fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-)Davacı tarafça açılan manevi tazminat davasnın KISMEN KABULÜNE, davacı —– yönünden takdiren 100.000,00 TL, davacı anne—– yönünden takdiren 30.000,00 TL, davacı kardeş—— yönünden takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar ——tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
3-)Alınması gereken 305.791,46 TL nisbi harçtan başlangıçta alınan 959,76 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 304.831,70 TL harcın davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) alınarak hazineye irat kaydına,
4-)Davacılar tarafından yapılan 1.021,96 TL dava açılış masrafı ve 880,00 TL yargılama masrafından ibaret toplam 1.901,96 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.863,27 TL yargılama giderinin davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı tarafın adli yardım talebi kabul edildiğinden suçüstü ödeneğinden karşılanan toplam 2.803,80 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.746,77 TL’sinin davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), 57,03 TL’sinin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
6-)Davacı —– kendisini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 331.945,75 TL’nin davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-)Davacı —— kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL’nin davalılar —-alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı —–kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL’nin davalılar —-alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı—–kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 15.000,00 TL’nin davalılar —– alınarak davacıya verilmesine,
10-)Maddi tazminat davasının kısmen reddine karar verildiği ve davalılar—– kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, reddedilen maddi tazminat yönünden hesap edilen 11.197,94 TL vekalet ücretinin davacı —-tahsili ile davalılar —– Şirketi ve —-ödenmesine,
11-)Davacı —– açtığı manevi tazminat davasının kısmen reddine karar verildiği ve davalılar —–kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacı —- tahsili ile davalılar —–ödenmesine,
12-)Davacı —–açtığı manevi tazminat davasının kısmen reddine karar verildiği ve davalılar—– kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacı —- tahsili ile davalılar —–ödenmesine,
13-)Davacı —– açtığı manevi tazminat davasının kısmen reddine karar verildiği ve davalılar—–kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacı —- tahsili ile davalılar —–ödenmesine,
14-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.332,33 TL’sinin davalılar ——tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, kalanının davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
15-)Davacılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
16-)Davalılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davalılara iadesine,
Dair; davacılar vekilinin ve davalı —-vekilinin yüzüne, davalı sigorta vekilinin ve davalı —– vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.