Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/28 E. 2021/460 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/24 Esas
KARAR NO: 2021/576
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/01/2020
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket aleyhine, gerçekte mevcut olmayan bir alacak için, —- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı şirketin, işbu icra takibinden —- hesaplarına —– gelmesi üzerine haberdar olduğu; ödeme emrine — günlük yasal süre içerisinde itiraz edilememesiyle kesinleşen takip neticesinde davacı şirkete hukuk dışı borç yükletildiği ve zorla ödettirildiği; usulsüz tebligat nedeniyle açılan davanın derdest olduğu; dava dışı ——— olarak kurulduğu ve davacı şirket ile ——- başladığı; sonrasında devamı niteliğinde davalı şirketin kurulduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin aynı esaslara göre devam ettirildiği; taraflar arasında ——- imzalandığı; —– davalı şirket arasındaki organik bağ sebebiyle bu sözleşmenin davalı için de geçerliliğini sürdürdüğü; —-davalı şirketin aynı adreste kurulmuş olup davalı şirketin pay sahibi ve yetkilisinin, —– pay sahibi ve yetkilisi——-olduğu; ——– dahi aynı olduğu; taraflar arasında akdedilen sözleşme ile davalıya yönlendirilen araçların onarım ve bakımlarının yanı sıra, bu süreçte araç sahiplerine tahsis edilecek ikame araç bedellerinin ödenmesi ve davacı şirketin sisteminin kullanılması nedeniyle ödenecek bir hizmet bedelinin de belirlendiği; davalının, kendisine gönderilen araçların onarımlarının gerçekleştirilmesi sırasında ikame araç sağlamayı ve sistem hizmet bedeli ödemeyi kabul ettiği hususunun tartışmadan ari olduğu; davalı tarafından gerçekleştirilen onarımların eksik olması, davacı şirketin çalıştığı araç kiralama şirketleri tarafından yeterli görülmemesi durumlarında şirketlerin, araç bakım ve onarımını farklı bir serviste gerçekleştirerek davacı şirkete fatura ettikleri; bu bedellerin, ilk onarımı gerçekleştiren servisin kusurundan kaynaklandığı hallerde—– olarak tekrar servise faturalandırıldığı; sözleşme uyarınca davacı şirket tarafından iş tekrarı bedellerinin, hizmet bedelinin ve davalının onarımı geciktirmesi nedeniyle ortaya çıkan ikame araç ücretlerinin, davalıya fatura edildiği; ancak davalı tarafından keşide edilen—- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edilerek faturaların iade edildiği; davacı şirket tarafından keşide edilen— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile —-adet faturaya itirazın ve iadenin, faturaların tümünün sözleşme ve gerçekleştirilen işlemlere uygun olarak düzenlendiği gerekçesiyle kabul edilmediği hususunun davalıya ihtar edildiğini bildirdiğinden bahisle davacı şirket tarafından yapılan ödemenin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından, cari alacaklardan kaynaklı olarak—– davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı; icra takibine ilişkin ödeme emrinin, usulüne uygun olarak —günü iş yerinde daimi çalışana tebliğ edildiği; tebliği takip eden süreçte, süresi içerisinde itiraz olmayıp davacı tarafından — tarihinde dosya borcu ödenerek dosyanın kapatıldığı; davacı tarafın dosyaya ödeme yaptığı tarih olan— işbu davayı ikame ettiği tarih olan —- aydan fazla süre bulunmasının dikkat çekici olduğu; davalı şirketin, kuruluşunu müteakip davacının bahsetmiş olduğu —işletmeyi devraldığı ve buna karşılık ödemesini yaptığı; devamında — başvuru tarihli —-kendisi adına tescil ettirerek, —arihi itibarıyla —- markası adı altında çalışmaya başladığı; bu durum daha önceden davacı şirket yetkilisi ——- hesaplarına imzalanması gereken sözleşmenin gönderildiği; —— hesabından davacı şirket yetkilisi ———— arasındaki imzalı sözleşmenin gönderildiği; davacının, bu sözleşmeye bağlı olarak davalı şirket ile ilişkiye başladığı ve karşılıklı olarak faturalandırma ve ödeme işlemlerinin yapıldığı; davacı ile davalı şirket arasındaki ilişki ve davacı ile — birbirinden bağımsız olduğu; dava dışı —- konu dönemden sonra —— tarihinde tasfiye sürecine girdiği ve tasfiye olduğu; davalı şirketin, taraflar arasında akdedilen ve e-posta ortamında yapılan sözleşmeye aykırı davranmasının söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
—–dosyasının tetkikinde; alacaklı tarafından — ile hesap alacağından kaynaklanan — talep edildiği, davalı tarafından ——— tutarında ödeme yapılmak suretiyle dosya borcunun kapatıldığı görülmüştür.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile dava konusu icra takibinin dayanağı hesap ilişkisinin —- yılındaki faturalar ve ödemelerden oluştuğu, davacı tarafından düzenlendiği halde davalı tarafından kabul edilmeyerek iade edilen faturalar dışında tarafların ticari defterlerindeki kayıtların birbiriyle örtüştüğü; toplam — adet fatura hariç tutulduğunda—- takip tarihi itibarıyla davalının davacıdan alacağının —- olduğu, davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlıyken davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilen faturalar içeriğindeki hizmetlerin davalı tarafın sorumluluğunda olup olmadığı sektörel inceleme gerektirdiğinden tarafımızdan değerlendirme yapılamadığı, davacı ve davalının sunmuş olduğu sözleşme örneklerinde yansıtma ile ilgili 7/f maddesinin farklı olduğu, davacı yetkilisinin göndermiş olduğu e-mailin öneri olarak nitelendirilebileceği, davalının sözleşmeyi imzalayarak göndermesinin ise kabul beyanı olduğu, dava konusu sözleşme kanunen resmi şekle bağlanmış bir sözleşme tipi olmadığından sözleşmenin kurulduğu, —- tarihleri arasında davacının ikame araç için yansıtma yapması mümkünken, —-tarihi sonrası sunulan sözleşme gereği yansıtma yapması mümkün gözükmediği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Davacı tarafça, davalı ile dava dışı —– arasında fiili ve organik bağ bulunduğu, ortakların birbirleriyle eş olduğu, davalı şirketin dava dışı şirketin ticari faaliyetini devam ettirildiği iddia edilerek dava dışı şirketle — tarihinde akdedilen sözleşme gereğince—- davalı şirket adına düzenlendiği ancak davalı tarafça iade edildiğini, davalı tarafça başlatılan takibe konu bedelin sözleşme gereğince kesilen faturaların iade edilmesinden kaynaklandığını belirtmiştir.
Mahkememizce davalı ve dava dışı şirket olan —–celp edilmiş olup, davalı şirketin —— tarihinde ana sözleşmesini tescil ettirdiği, dava dışı şirketin ise tasfiye halinde olduğu, her iki şirketin adresinin farklı olduğu görülmüştür.
Davacı taraf her iki şirket arasında organik bağ olması sebebiyle —— tarihinde imzalanan sözleşme gereğince düzenlenen faturaların davalı tarafın ödeme yükümlülüğünde olduğunu beyan etmiş ise de davalı tarafça dosyaya sunulan——tarihli sözleşmeye göre taraflar arasında farklı bir sözleşme akdedildiği ve buna ilişkin mail yazışmalarının sunulduğu görülmüştür.
Sözleşmelerin ve borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi gereğince alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi, ortaklardan ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Tüzel kişilerin ve ortakların mal varlığı ve sorumlulukları birbirinden ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için hukuk sistemlerinde hakkaniyet gereği ——- geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınılarak durumu kötüye kullanan ortakları şirket borçlarından şahsen sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir.
Asıl borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemez. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilecektir.
Uygulamada ve doktrinde, tüzel kişi ile ortaklarının ya da birden fazla tüzel kişi şirketi birbirinden ayrı olan çalışma alanlarının ve malvarlıklarının birbirine karışması halinde ve ayrıca borcu karşılamada borçlu şirkete ait sermayenin yetersiz kalması durumunda, kardeş şirketler arasında ya da ortak şirket arasında çok istisnai hallerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği de kabul edilmektedir.
Davacı tarafça, davalı ile dava dış———– arasında fiili ve organik bağ bulunduğu iddia edilmiş olup uyuşmazlık organik bağın mevcut olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle çözülebilecektir.
Davalı şirketin ortak ve yöneticileri arasındaki akrabalık bağı, dava dışı şirket ile davalı şirketin faaliyet konularının benzer olması, dava dışı şirketin davalı şirket unvanına benzer bir şirketin faaliyet göstermesinin ve her iki şirket arasında ortaklarının karı-koca olmasının davalı şirketle dava dışı şirket arasındaki organik bağın varlığını kabule tek başına yeterli olmadığından şirketler arasında organik bağ bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı şirket davasını, dava dışı şirket ile akdettiği ——- tarihli sözleşmeye dayandırmış olup bu sözleşme gereğince düzenlediği fatura bedellerinin davalı şirketten talep edebilmesi için her iki şirket arasında organik bağ bulunması gerektiğinden ve organik bağın ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.032,03 TL peşin harçtan karşılanarak bakiye 1.972,72 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ ye göre belirlenen 15.253,84 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/06/2021