Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/275 E. 2022/762 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/275 Esas
KARAR NO : 2022/762

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şahıs aleyhine— bedel talepli olarak —dosyası ile icra takip işlemlerine başlanmış olup, Davalı şahsın İcra dosyasına sunmuş olduğu “Borca İtiraz’ konulu dilekçesi ile somut bir iddia ve itirazda bulunmaksızın, borca itiraz ederek takibin durmasını sağladığını, Davalı borçlunun yetki itirazının haksız ve yersiz olup, Davalı borçlu itiraz dilekçesinde somut bir iddia ve itirazda bulunmaksızın, müvekkili firma ile ticari ilişkisini inkâr etmeksizin genel bir ifade ile takibe konu edilen faturalardan dolayı herhangi bir borcu olmadığını beyan ederek takibin durmasını sağlamış olduğunu, Söz konusu itiraz üzerine —süreci başlatılmış ve ilgili süreçte anlaşma sağlanamadığından iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, Müvekkili firmanın müşterilerine ait ürünlerin ———işi ile iştigal etmekte olduğunu, Müşterilerinin — talepleri doğrultusunda —iştigal eden —- ve —- firmalar ile anlaşma yapılarak nakliye konusu yükümlülüklerin yerine getirildiğini, bu noktada, davalı — müvekkili firmanın Müşterilerine ait malları bildirilen adresten teslim alarak belirlenen teslim süreleri içerisinde — alıcıya teslim hizmetlerini” vermiş olduğunu, Davalının müvekkili firmaya —- verdiği, aralarında bir ticari ilişkinin ve cari hesabın varlığı konusunda bir —- bulunmadığını, Müvekkili şirket ve davalı şahıs arasındaki ticari ilişkiden doğan faturaların, müvekkili şirketin cari hesaplarında kayıt altına alınmış olup davalı borçlu ile mutlak bir ticari iş ilişkisi içine girdiğini, söz konusu ticari iş kapsamında ödenmesi gereken meblağlara ilişkin faturaların davacı müvekkili şirket tarafından tanzim edilmiş, davalı şahsa ödemesi için gönderilmiş olduklarını, hizmetler doğrultusunda tutulan cari hesap dökümünde görülmektedir ki davalı firmanın müvekkiline 3.472,00 TL borçlu görünmekte olduğunu, Davalının sorumluluğunda gerçekleştirilen nakliyelere ilişkin olarak, müvekkili firmanın —–düzenlemiş olup davalının yapmış olduğu taşımalar nedeniyle oluşan ve firmaya ödemesi lazım gelen borca ve cari hesaba ilişkin bedelin ödenmesi için borçlu ile —– görüşmeler yapılmış ancak bir netice alınamayınca davalıya ait cari hesap dökümüne göre borçlu olduğu bakiye — asıl alacağın tahsili maksadıyla icra takip işlemlerine başlanmış söz konusu takip davalı tarafın haksız itirazı ile durmuş olduğunu beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde faturalardan bahsedilmekte iken davalı vekili tarafından borç sebebi olarak haricen —- makbuzu görüntülerinin gönderildiğini, bu anlamda mahkemece davacıya alacak sebebinin somut olarak izah edilmesine karar verilmesini talep ettiğini, verilecek karar doğrultusunda beyanda bulunma hakkını saklı tuttuğunu beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—–. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı şirketin —- defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, her türlü hukuki ——-, nihai karar ve icra tazminatı taleplerinin takdiri Mahkeme’ ye ait olmak üzere, dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterlerindeki kayıtları ve —- yapılan inceleme sonuçlarına göre, davacı şirketin —— asıl alacak talebi üzerinden harçlandırarak davalı firma aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketin davalı —- talebi gibi —— asıl alacağı bulunduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; “Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonuçlarına göre, davacı şirketin 3.472,00 TL asıl alacak talebi üzerinden harçlandırarak davalı firma aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davalı yanın davacı şirket adına düzenlemiş olduğu—– tutarlı hizmet alış faturalarına karşılık, davacı şirketçe davalı adına düzenlenmiş—– ödemenin davacı ——defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu kayıtlar sonucunda —- alacak bakiyesinin oluştuğu, huzurdaki davada ihtilafa sebebiyet verdiği kök ve işbu ek raporda tespit edilen ve örnekleri dosyaya sunulan —içeriği ödemelerin —- yapıldığı yönünde bir açıklama bulunmadığı, ihtilafa ve davalının itirazlarına konu —– yer alan imzaların davalı firma yetkilisine/çalışanlarına ait olup, olmadığının tespiti hususunda takdirin Mahkemeye ait olacağı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalının faaliyet adresi ——-olduğundan ——- Ticaret Mahkemesinden talimat yolu ile davalı yanın ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda özetle; ” Davalı—————— ticari defter açılış ve kapanış tasdiklerini süresi içersinde yaptığı, tutulan defterlerin usule uygun olduğu, ticari defterlerin birbirini teyit eder nitelikte olduğu ve lehe delil teşkil edebilecek güce sahip olduğu, Maddi koşullar bakımından ise, yukarıda ilgili başlıklar altında gerekçeli ve ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, Davalı defterlerine göre, davalı yanın davacı yana hizmet satışının olduğu, davalının davacı yandan satın aldığı bir hizmete ve bedeline rastlanılmadığı davalı defterlerine göre, davalı yanın tüm satışlarını peşin olarak yaptığı, davacı tarafından sunulan— makbuzlarının defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı yanın ticari defterleri incelenmediğinden ve davalı tarafından satış faturası evraklarının sunulmamsından dolayı davalı defterlerinin davacı defterleri ile birbirlerini doğulayıp doğrulamadığının tespit edilemediği, dosya kapsamına sunulan —- hangi faturaya istinaden yapıldığının tespit edilemediği, mükerrer ödemenin varlığının tespitinin davalı defterleri üzerinden yapılamadığı, takip tarihi olan — davalı—– olmadığının tespit edildiği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Alınan bilirkişi raporları ile, davalının itirazlarına konu makbuzlarda yer alan imzaların davalı firma yetkilisine/çalışanlarına ait olup olmadığının tespiti yönünden davalı tarafından bildirilen kurumlardan ıslak imzasının bulunduğu evrak asılları dosyaya celp edilmiş Mahkememizce—– alanında uzman bilirkişiden dosya kapsamında yer alan —davalı imzaları ile karşılaştırma yapmak üzere rapor tanzimi istenmiştir.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; —– esas sayılı istemi ile gönderilen dosya ile ilgili olarak bilirkişi seçilmekle ——-açılarda verilen————— kullanılarak, —-dahilinde yapılan mukayeseli incelemede; İnceleme konusu belgelerde — atfen atılmış imzalar ile —karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; fotokopi ve çıktı belgelerde tespit ————- alındığında; imzaların başlangıç hareketlerinde benzerlikler, bitiş hareketlerinde ve —farklılıklar görüldüğü,—- imza kısımları arasındaki orantı ve doğrultu gibi—– olmayan fotokopi, ——— saptanabilen diğer—- kriterleri bakımından değerlendirildiğinde; inceleme konusu belgelerdeki imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla —- eli ürünü olmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Eldeki davada alacağın varlığı için her iki tarafın ticari defterleri ayrı ayrı incelenmiş, davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalıdan 3472,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de davalı tarafın ticari defterlerinde alacağa dayanak —– yer almadığı belirlenmiştir. İcra takibine konu alacağın —–dayandığı, davalının defterlerinde —- kayıtlı olmadığı ve— alan imzalar davalı tarafından inkar edildiğinden — alan imzalar üzerinde inceleme yapılmıştar. —tarafından hazırlanan raporda — yer alan davalı tarafa ait çıkmamıştır. Davacı taraf 79.490,70 TL’lik faturaya karşılık davalıya —- ödeme yaptığı dolayısıyla davalıya 3.412 TL fazla ödeme yaptığını, bu ödemelerin —- aldığını iddia etmiş ise de ödeminin yapıldığını gösteren —- imzalar davalı tarafa ait çıkmadığından ve davacı tarafından davalıya fazla ödeme yapıldığı hususu somut deliller ile ispat edilemediğinden davanın reddi yolunda karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 26,30 -TL harcın, davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydı yapılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —– arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğundan kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.