Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/263 E. 2022/256 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/263 Esas
KARAR NO: 2022/256
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 30/01/2020
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sürücü — sevk ve idaresindeki —- plakalı araçla—-seyir halindeyken—- yola çıkmak isterken aynı istikamette önünde seyreden müvekkili —– sağ arka kısmına kendi aracının ön kısmıyla çarpması neticesinde çift taraflı maddi hasarlı trafık kazası meydana geldiğini, kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağına göre sürücü——- kusurunu işlemesi nedeniyle kazanın meydana gelişinde tam kusurlu olduğunun belirlendiğini, aynı tutanağa göre —– kazanın meydana gelişinde herhangi bir kusurunun bulunmadığının da belirlendiğini, müvekkilinin davacı —- plakalı aracında kaza nedeniyle —– tutarında maddi hasar meydana gelmiş olup söz konusu zarar —- yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla da sabit olduğunu, sürücü —sevk ve idaresindeki —- araç, diğer davalı —- kayıtlı olup diğer davalı —-sigorta teminatı altına alındığını, davalı —– ait araç sürücüsü kazanın meydana gelişinde kusurlu bulunduğunu, kaza sırasında şiddetle sarsılan araçta bulunan davacılar ve küçük yaşlardaki biri bebek üç çocuklarıyla büyük korku ve endişe yaşadıklarını ve ailece yapmayı planladıkları tatili de gereği gibi değerlendiremediklerini, değerlendiremedikleri tatil giderlerine karşılık olmak üzere peşin olarak ödedikleri ve—- mal olan tatil harcamasının da tazmini gerektiğini, her bir davacı bakımından ——- manevi tazminatın davalılardan tahsilini, müvekkilinin aracında meydana hasar ve kaza nedeniyle uğradığı toplam — tutarındaki maddi ve — manevi zararı tazmin yükümlülükleri bulunduğunu, başvuruya istinaden davalılardan — tarafından davacının uğradığı maddi zararlarına karşılık olmak üzere —- tutarında kısmi bir ödeme yapıldığını, ancak müvekkilinin gerçek zararı—– yapılan kısmi ödeme tarihi itibariyle davacının gerçek zararını karşılamaktan son derece uzak kalmış olup müvekkilinin uğradığı gerçek zararın bakiye kısmına denk gelen zararın da davalılarca tazmini gerektiğini beyan ile, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla; —- dosyası üzerindeki itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını,—- aşağı olmamak üzere icra İnkar tazminatının davalılardan tahsilini, müvekkili davacıların dava sonunda alacağını tahsil edebilme imkanı bulunması için davalı——- aracın kaydına ve davalının taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davalılara yükletilmesine yönelik karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı—– vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarını tümüyle reddettiklerini, söz konusu kaza sebebi ile davacının aracında oluşan hasar nedeni ile müvekkili şirket tarafından —ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin sigortacı olmasından kaynaklı yükümlülükleri yerine getirdiğini, söz konusu ödeme ise davacı tarafından yeterli görülmediğini —– mahkeme huzurunda işbu davanın açılmış olduğunu, davaya konu araca ilişkin hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından ancak —- üzerinden yapılacak bir hesaplama üzerinden tespit edilebilecek olduğunu; söz konusu tespitin davacının talep ettiği gibi —– üzerinden hesaplanması hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davacının talebini söz konusu kur farkı nedeni ile ileri sürülmekte olduğunu; söz konusu ——nedeni ile müvekkili şirketin sorumluluğundan söz edilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini, tespit edilen tüm gerçek zararların müvekkili şirket tarafından ödendiğini, kaza tespit tutanaklarının kesin delil niteliğinde olmadığını, müvekkili sigorta şirketinin — sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin aracını onarırken — ödediğini ispatlaması ve yansıtma faturası kesmesi gerektiğini, dosya kapsamında davacının — ödediğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut değilken hasar bedelinin —–dâhil belirlenerek hüküm kurulması hukuka ve kanuna aykırı olduğunu beyan ile, tüm talep ve haklar saklı kalmak kaydıyla; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini, arz ve talep etmiştir.
Diğer davalı Mevlüt Rüşa Doğan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanların dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, trafik kazası sebebiyle meydana gelen hasar bedelinin ve manevi tazminatın tahsili için başlatılan —— icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; davalı borçlular tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök raporda ,” Davalı şirkete sigortalı —- plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı —-%100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, Dava konusu —-sürücüsü davacı — kusursuz olduğu,—- plaka sayılı aracın davalı —– tarihinde meydana gelen kazaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin, dava konusu —- plakalı araçta meydana gelen hasar ile uyumlu olduğu ve hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğu, Dosya kapsamında aracın onarımına kin onarım fotoğrafları ve onarım faturası bulunmadığı, Dava konusu,—– koşullarında kaza tarihi itibariyle dava konusu kaza öncesindeki serbest piyasa koşullarındaki piyasa rayiç değerinin — kaza —- olabileceği, Dava konusu — plaka sayılı — toplam — —-olabileceği hususu, aracın rayiç ve sovtaj değeri dikkate alındığında, aracın tamirinin —- ekonomik olmayacağı, aracın ——–kabul edilebileceği, — Dava konusu—- model araçta meydana gelen toplam zarar tutarının kaza tarihi itibariyle —- olabileceği, Sürücünün kusur oranına isabet eden tutar (%100) dikkate alındığında; —– Talep edilen tatil gideri ve diğer talepler uzmanlık alanım dışında kaldığından değerlendirme yapılamadığı, Davalı sigortanın —- tutarında bir ödeme yapıldığını belirttiği, dosya kapsamında ödemeye ilişkin — bulunduğu, Mahkemece belirtilen ödemenin kabulü halinde kalan bakiyenin —– bulunmadığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; — tarihinde meydana gelen kazaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin, dava konusu —- plakalı araçta meydana gelen hasar ile uyumlu olduğu ve hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğu, Dosya kapsamında aracın onarımına ilişkin onarım fotoğrafları ve onarım faturası bulunmadığı, Dava konusu, —plaka sayılı ——— koşullarında kaza tarihi itibariyle dava konusu kaza öncesindeki serbest piyasa koşullarındaki piyasa rayiç değerinin —aza sonrası-sovtaj değerinin —olabileceği, Dava konusu —plaka sayılı otomobildeki toplam hasarlı parça, malzeme ve işçilik tutarının —olabileceği hususu, aracın rayiç ve sovtaj değeri dikkate alındığında, aracın tamirinin — şartlarında ekonomik olmayacağı, aracın pert-total kabul edilebileceği, —- belirtilmiş, ancak yargıtay kararlarında da belirtilen — piyasa değerine ilişkin denetlenebilir örnek ile desteklenmemiş olduğu—- dava konusu aracın — piyasa değerine ilişkin ikinci el satışına yönelik internet siteleri —- yapılan araştırmalar sonucunda emsal özelliklere sahip —– aracın dava konusu kazadan önceki —- fiyatının, aracın bulunduğu —–tespit edildiği, Davacı vekilinin itiraz dilekçesi ekinde veya almanyadaki tespitlerde, tespit edilen— değerinin dayanağı somut örnekler ile desteklenmediğinden tarafınca uyulmadığı, Dava konusu —– araçta meydana gelen toplam zarar tutarının kaza tarihi itibariyle —-olabileceği, Sürücünün kusur oranına isabet eden tutar—-alındığında; —- edilen tatil gideri ve diğer talepler uzmanlık alanım dışında kaldığından değerlendirme yapılamadığı, Davalı sigortanın —- tutarında bir ödeme yapıldığını belirttiği, dosya kapsamında ödemeye ilişkin —— bulunduğu, Mahkemece belirtilen ödemenin kabulü halinde kalan bakiyenin bulunmadığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tanık —- Ben davacılardan—-kardeşiyim. Tanıklık yapmak istiyorum. Ben kazayı bizzat görmedim ancak kendileri kaza olur olmaz beni aradılar, aradıklarında yeğenlerimin sesini duydum. Ben telefon görüşmemi davacı —–yaptım, kendisi boynunun ve kolunun ağrıdığını söyledi bende ambulansın geleceğini düşündüm. Aracıda öylece bırakıp kendileri hastaneye gitmek istemediler, araçta söylediklerine göre kişisel eşyaları vardı, araca da arkadan vurulduğu ve kapılar kitlenmediği için öylece bırakamadılar. ——— geri dönme niyetindeydiler, bu şekilde ——- gittiler —-vardıklarında da servisin ——-nedeniyle kapalı olduğunu görmüşler çünkü bayramdı servis açıldıktan sonra da servis aracın —-tarafından görülmesi gerektiğini söyleyip süreci uzatmış, araç parçasının — olmadığı söylenmiş, tüm bunlar olunca — ki tatillerini yapamadılar, aracın bagaj kısmını bağlayarak yurtdışına geri döndüler, araç —– tamir ettirildi. Tamir masrafları hakkında bilgim yoktur. Kaza sonrasın da davacılar yurt dışında psikolojik tedavi gördüler oldukça etkilendiler, tanıklık ücreti talebim yoktur. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunduğu;
Tanık —–:Davacı benim amcamın kızı olur. Kaza anında yanında değildim. Kaza sonrasındaki sürece ilişkin bilgi sahibiyim. Davacı taraf yurt dışında ikamet etmektedir, izinli oldukları zamanda çocuklarıyla birlikte—— gelirler, kazanın olduğu zamanda da bayram izini için gelmişlerdi, kazayla bütün tatil programları bozuldu, arabanın bağaj kapağı hasarlanmıştı, bayram yasağı olduğu içinde tamir için usta bulunamadı, çocuklar araba kazası sebebiyle benim müşterim olan bir pedagog tarafından sakinleştirildi. Davacı —- çok kilolu olduğu için, kaza anında bir ağrı hissetmemiş olsa da sonraki süreçte bileğinde ve belinde ağrılar oldu. Acile gitti, başkaca bir tedavisi—- olmadı. —– hekimlere çok fazla güvenmediği için hastaneye gitmedi. Kaza sebibiyle davacılarda da psikolojik etkilenmeler oldu, aralarında iletişim kopukluğuna sebebiyet verdi, tanıklık ücreti talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tanık ——- beyanının alınması için usulüne uygun tebligat çıkarıldığı halde hazır olmadığı, davacı vekilinin tanığı kendilerinin hazır edeceğini beyanı ile kendilerine süre verildiği halde hazır edilmemesi sebebiyle dinlenmemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, —-; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ——
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan—– sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan —— işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir ——-
Kaza yeri —- olsa bile yurtdışında kayıtlı aracın meydana gelen kaza nedeniyle tamir ettirilmeden yurtdışına götürülmesi halinde, tamir bedelinin yurtdışındaki malzeme ve işçilik fiyatları ile değerlendirilmesini davacı isteyebilmektedir. Davacı taraf bu açıdan aracını —- tamir ettirmeye yada ——koşullarındaki hasar bedeli ile tazmine zorlanamaz. Bu nedenle davalının bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. —–
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre,— tarihinde meydana gelen kazada davalı sigortaya sigortalı olan— plakalı aracın sürücüsü olan Dava dışı —- tam kusurlu olup davacı tarafa ait araç sürücüsünün ise kazada bir kusurunun bulunmadığı, davacıya ait aracın hasarının onarımının ekonomik olmayacağının ve aracın pert total kabul edilmesi gerektiğinin tespit edildiği, aracın sovtaj bedelinin tenzili sonrası —gerçek zararın bulunduğu, davalı sigorta tarafından ödeme tarihi kuru itibariyle —-ödeme yaptığı dolayısıyla zararın davalı tarafından giderildiği anlaşıldığından davacının hasara ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının araç hasar tazmini yanında — tatil masraflarının da davalılardan tahsilini talep ettiği görülse de — teminat dışı kalan halleri düzenleyen ——–hükmünün düzenlendiği tatil masraflarının dolaylı zarar olduğu ve teminat dışı hal olduğu anlaşıldığından tatil masraflarından davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulması mümkün değildir. Davacının tatilinin söz konusu kaza sebebiyle —— uğradığını ispat edemediği gibi salt kira sözleşmesi ile tatil bedelinin ödendiğinin kabulünün mümkün olmaması sebebiyle araç maliki olan diğer davalı yönünden de tatil masrafları yönünden davacının talebi kabul edilmemiştir.
Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki gayenin faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevvie tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda gerçekleşen trafik kazası sebebiyle davacıların ölümden döndüğü, çocuklarında davranış bozukluklarının geliştiğini, tatilinin heba olduğunu davacı yan iddia etmiş ise de dosya kapsamında yer alan kaza görüntüleri, tanık beyanları dikkate alındığında davacının iddialarını ispat edemediği, psikolojik bozukluklara ilişkin somut delil sunulamadığı, maddi hasarlı kazanın tek başına davacıların tatiline engel olarak kabul edilemeyeceği, tanık ——- dava dilekçesinde yer almayan konulara ilişkin anlatımlarda bulunduğu, dava dilekçesinde yer almayan konulara ilişkin anlatımların hükme esas alınamayacağı, dosya kapsamı itibariyle davacıların kişilik haklarının zarara uğradığına kanaat getirilemediğinden manevi tazminat talebinin reddine karar vererek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir —-
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 531,20 TL harcın mahsubu ile artan 450,50-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 6.613,99-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı ——- verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2022