Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/255 E. 2021/960 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/255 Esas
KARAR NO: 2021/960
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2020
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı şirket tarafından şirkete—- yer alan camın kırılması sonrasında hastanenin inşasında cephe işlemlerini yapan davalı borçlu şirket ile iletişime geçilmiş olup, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete işin bedeli olarak —– fiyat teklifinde bulunulduğunu ve müvekkili şirket tarafından işin davalı şirkete verilmiş olduğunu, davalı şirketçe yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle ücret almadan malzeme temin edilemeyeceğinin dile getirilmesi üzerine —- tutarlı fatura düzenlendiğini ve müvekkili tarafından cam değişimi işi için gerekli ödemenin yapılmış olduğunu, sonrasında davalı şirket fatura edilen cam değişimi işi için miktar belirtmeksizin ek bedel talebinde bulunduğunu ancak firma ile götürü bedel üzerinden anlaşma yapılmış olduğundan TBK” nun “Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin arttırılmasını isteyemez.” Şeklindeki madde 480 hükmü uyarınca ek bedel talebinin kabul edilmemiş olduğunu, bunun üzerine davalı şirketin sözleşmeden dönerek yüklenilen montaj işlemini yapmamış ve almış olduğu —— tutarındaki ödemeyi de müvekkili şirkete iade ettiğini, bu kapsamda davalı şirkete her türlü iletişim kanalı vasıtasıyla ödemenin iade edilmesi hususunda uyarılar yapılmış ancak olumlu yanıt alınamamış olduğunu, müvekkil şirketin alacağını tahsil etmek amacıyla—– toplam alacak miktarlı icra takibi başlattığını, davalı şirketin söz konusu takibe borcunun bulunmadığı gerekçesiyle itiraz etmiş olduğunu ve İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğunu, işbu uyuşmazlığın çözülmesi için dava yoluna başvurmadan önce 6102 sayılı TTK. “nun 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa basvurma gereğinin doğduğunu yapılan arabuluculuk başvurusu üzerine yürütülen arabuluculuk süresi sonucunda, sürecin anlaşamama ile sonuçlandığını ve tutanağın dosyaya sunulduğunu beyanla, Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere, davanın kabulü ile davalı şirketçe haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—- dosyası icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– sayılı dosyası takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya — tebliğ edildiği; davalı borçlu vekili tarafından—- tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın —- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” davacı yanın —- yılına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, defterlerini açılış kapanışlarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davacı şirketle davalı şirket arasında hem —-öncesinden süre gelen ve sadece davaya konu faturaya dayanmayan, başkaca işlerin de yapıldığı — ilişkisi bulunduğu, davacı şirketçe huzurdaki davaya konu edilen, —- Fatura tarihi itibarıyla ticari defterlerinde davalı şirket alacağı olarak kayıt altına alındığı ve bu faturaya ilişkin olarak —- banka ödemesi ile fatura borcundan kaynaklanan bakiyenin kapatıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı, davacı şirketçe davaya konu olan faturaya ilişkin olarak düzenlenmiş ve ticari defterlerde kayıt altına alınmış bir iade faturası” nın bulunmadığının tespit edildiği, sonuç olarak; Dava ve icra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulan ve sahipleri lehine delil olabilme niteliği taşıyan ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin — işlemiş faiz olmak üzere toplam —–alacak talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle ve itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; nihai takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere, davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği herhangi bir alacağı bulunmadığı; ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Yanlar arasında anlaşmanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan—devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek—– yüklenicinin borcu ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1).
Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. TMK.’nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat şuralından çıkarılan bu sonuç, —- bir çok kararında “kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye aittir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Teslim edilen eserin ayıplı ve/veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine aittir. İçtihatlarda, —- da bu doğrultuda tutum sergilediği görülmektedir. “Eser sözleşmesine dayalı ilişkilerde eserin teslim edildiğini ispatlama yükümlülüğü yüklenicide, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibindedir.” —–
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalı tarafından kendisine kesilen davaya konu —- bedelli faturayı defterine işlediği ve bu fatura için davalıya ödeme yaptığı, iş sahibi olan davacının ödeme iddiasını ispat ettiği, ancak davalının ödeme karşılığı yükümlülüğünde bulunan camı taktığına ilişkin bir delil sunmadığı, dolayısıyla işi yaptığını ispat edemediği, yapılmayan iş için davacının yaptığı ödemenin iadesini talep edebileceği kanaati ile bilirkişi raporu hükme esas alınmaksızın davanın asıl alacak miktarı yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerkmiştir.
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Davalının takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge olmadığından işlemiş faiz talebi reddedilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Faturaya dayalı alacağın likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 765,75 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 143,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 622,02‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 143,73 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 198,13 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 139,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 939,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 884,95 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.243,35-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 76,65 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021