Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/251 E. 2021/966 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/251 Esas
KARAR NO: 2021/966
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/01/2020
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- tarihinde müvekkilinin murisi — idaresindeki — araç ile davalıların murisi ——plakalı aracın çarpışması şeklindeki trafik kazasında — Karar verildiği; ——- göre — plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacı —, kazada ölen sürücü — olduğu, adı geçenin ölümü nedeniyle davacı — eşinin desteğinden yoksun kaldığını beyanla, şimdilik — maddi, — manevi tazminatın davalılardan tahsil edilmesine, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar —-cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili davalıların —-ikametgah ettiğini ve kendilerine açılan iş bu davayı rastgele davalılardan birisi — üzerinden öğrendiğini, müvekkillerinin —- ikametgah etmesi nedeniyle ve davacının yapacağı araştırmalarda bu hususun açıkça tespit edilebilir olması nedeniyle yapılan tebligatlar usulsüz olup davalılara tebliğ edilmiş olarak kabul edilemeyeceğini, kaza yerinin— ilçesinde olması nedeniyle görevli ve yetkili mahkemenin —- Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu ve bu nedenle yetki ve görev itirazında bulunduklarını, dosyanın görevli ve yetkili ——Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, kazanın oluşumu nedeniyle —raporların da her ne kadar —-asli kusurlu kabul edilmişse de olayın oluş şekli, yolun durumu nedeniyle ——–asli kusurlu olduğuna dair raporlar hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davalı —— cevap dilekçesini —- üzerinden görüldüğünü, sigorta şirketinin sorumluluğu kapsamında davacıya yapılan ödemeler davalının maddi kayıplarını karşıladığını beyanla re’sen gözetilecek nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla; dava dilekçesinin müvekkili davalılara tebliğ edilmediğine dair itirazlarının ve tebligatların usülsüz kabul edilerek buna göre dava dilekçesinin vekil olarak tarafına gönderilmesinin ve davanın reddine karar verilerek, yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı —–Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılara — tazminat ödemesi yapıldığını ve müvekkili şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere kusur oranının tespiti bakımından dosyanın —- gönderilmesi gerektiğini, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması, aksi halde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, davacı tarafından sigortalısının kusuru ve kusur ile zarar arasına illiyet bağı bulunduğunun usulen ispat edilmesi gerektiğini beyanla, davanın usulden ve esastan reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davalılar arasında mahkememiz yetki sınırları içerisinde adresi bulunan sigorta şirketi de bulunduğu gözetilerek davalı asiller vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
—– gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir —— 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, —-sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı ——– göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, —– kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, —— motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve ——kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen—–düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi giderleri ile çalışma gücünün kaybı veya azalmasından doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalanların bu sebeple uğradıkları kayıplardır. Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen —- ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Öte yandan ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır, Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Yasasında sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı,—- uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir —- Diğer taraftan, ————- eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu”hususu vurgulanmış; ——–sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır kî, destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir —— Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak,—- yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Eş, çocuk, anne–baba her halükarda destek tarafından destekleneceği kabul edildiğinden bu kişilerin desteklendiklerini ispat etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak bu kişilerinde gelirden varsayımsal bir pay değil de daha yüksek bir pay aldığını iddia ediyorlarsa bunu ispat etmeleri gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında davacılar vekilince gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda; —plakalı aracın kaza tarihinde geçerli — tarafından sigortalandığını, — kaza tarihi itibarı ile ölüm halinde belirlenen teminat limiti — olduğu, davacıya yapılan ödeme neticesinde bakiye teminat limiti —olduğu, davacı hak sahibi eşin nihai ve gerçek maddi zararı — tutarındaki bakiye teminat limitinin altında kaldığını, önceden teknik olarak belirlenmiş olan —– kurallarını ihlal eden, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen —plakalı —sürücüsü iken ölen —- %100 oranında Asli ve Tamamen Kusurlu” olduğu; Kendi yönünde ve kendi şeridinde seyretmekte iken, karşı —- yönden gelen ve kendi şeridine sarkan aracın çarpmasına uğrayan — plakalı— sürücüsü iken kazada ölen —-kazada etkisi olmadığı, alabileceği bir tedbir bulunmadığı ve —- olduğu; —- yolcu olarak seyahat etmekte iken kazada ölen dava dışı yolcu —- kazada etkisi olmadığı ve —- olduğu, ön koltukta oturmakta olduğu halde emniyet kemeri takmadığı için kendisinin yaralanmasında —— olduğu, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan incelemede davacıya yapılan ödemenin yetersiz olduğunun tespit edildiği, davacı — nihai ve gerçek maddi zararının —olduğu, temerrüt başlangıcının davalı — yönünden— tarihi, diğer davalılar yönünden—- tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur,
Tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde —- kararı gereğince — tablosu uygulanacaktır. Ancak—- kullanılması ile bilinmeyen —devredeki gelirlerin her yıl için — artırılıp — edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir—–Bilirkişi tarafından kullanılan hesaplama yöntemi usul ve yasaya uygun olup hükme esas alınmıştır.
Yukarıda bahsedilen açıklamalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içerdiği, müteveffanın vefatı ile davacının destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandığı anlaşıldığından davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davalı sigortanın —- tarihinde davacıya ödeme yaptığı anlaşıldığından davalı—- yönünden ödeme tarihi olan —– tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren davalı sigortanın sigortalısının aracının hususi araç olduğu dikkate alınarak maddi tazminata yasal faiz işletilmiştir.
Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki gayenin faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevvie tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda müteveffanın vefatı sebebiyle davacının duyduğu elem ve keder ile olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafın manevi tazminat talebine ilişkin faiz talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ İLE; — destekten yoksun kalma tazminatının davalı —- tarihinden itibaren diğer davalı asiller yönünden kaza tarihli olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili edilerek davacıya verilmesine,
2) Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile; — manevi tazminatın davalılar —- müştereken ve müteselsilen tahsili edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine;
3-Karar harcı 6.253,86 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 174,20 TL harç ile 172,66 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 5.907,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 174,20 TL peşin nispi harc ve 172,66 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 401,26 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 347,10 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.947,10 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.755,36 TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 7.501,67 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalılar —– diğer davalılar kendilerini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat yönünden belirlenen vekalet ücretinin 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
11-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.190,02-TL.sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 129,98 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 07/12/2021