Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/248 E. 2020/84 K. 29.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2020/248 Esas
KARAR NO : 2020/84

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/01/2020
KARAR TARİHİ : 29/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız takibe davalı borçluların yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve davalı borçlular aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tazmini istemine yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; ————— tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut olaya bakıldığında; davacı ——- sigortalısı dava dışı —– ile davalılar arasındaki hukuki ilişki de haksız fiilden doğmuştur. Bu durum karşısında, haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan —- Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da —- Hukuk Mahkemesi görevli olup, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. (Yargıtay —. Hukuk Dairesi’nin —–.,—. Sayılı kararı).
Tüm bu yapılan açıklamalar neticesinde, görev hususu dava şartı olduğundan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun — Esas, —–Karar sayılı ilamı doğrultusunda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair tensiben aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) DAVANIN GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-) Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ—–MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) 6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına ancak Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi ve bu durum belirtilerek Mahkememizden talepte bulunulması durumunda harç ve yargılama giderleri konusunda Mahkememizce karar verilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile tensiben karar verildi.