Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/23 E. 2020/28 K. 08.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/23 Esas
KARAR NO : 2020/28

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/01/2020
KARAR TARİHİ : 08/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket nezdinde,—— vadeli —– sigortalı bulunan “—– tarihinde davalının kiracı olarak kullandığı dairenin mutfak evye altı açıktan geçen tesisat borusunun patlaması sonucunda su hasarı meydana geldiğini, —– zarar meydana geldiğinin belirlendiğini, zarar bedelinin ——— Kanununun 1472.maddesi hükmüne göre şirketimiz sigortalısının yerine kaim olduğunu ve sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine mevcut her türlü hakları şirketimize intikal ettiğini, Davalı taraf, zararın kullanımındaki daireden kaynaklanmış olması sebebiyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, Davalının İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğü’nün——. sayılı dosyasına yapmış olduğu itiraz sebebiyle takip durduğundan huzurda iş bu dava açıldığını beyanla Davalının takibe, borca, faize ve ferilerine vaki İtirazının İptaline, İcranın Devamına, — arabuluculuk vekalet ücretinin,yargılama giderleri ve dava vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, iş yeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun — Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir.
TK 1472 md’ne göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayını gerektirmeksizin halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibe kaldığı yerden devam ettirebilir.
634 sayılı Kanunun 35/b maddesinde ise “Ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması” hükmüne, 16. maddesinde “Kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar.” hükmüne, ayrıca 19/3. maddesinde de “Her kat maliki anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, diğer yandan aynı Kanunun Ek madde 1. maddesi ile de “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, davaya konu hasarın, sigortalı ve davalı işyerlerinin bulunduğu dairenin mutfak evye altı açıktan geçen tesisat borusunun patlaması sonucunda meydana gelen su hasarından kaynaklandığı ve hasarın meydana geldiği binada kat mülkiyeti kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi —. Hukuk Dairesi’nin 2019/716 Esas sayılı — Karar sayılı ilamında da ”……Yargıtay İBK’nin —- sayılı kararı uyarınca, TTK m.1472 uyarınca rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı … şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay —-, Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin —– –. Sayılı, İstanbul BAM ——-. HD. 14/06/2019 tarih ve 2019/275 E., 2019/1067 K. Sayılı, İstanbul BAM —– HD. 23/10/2017 tarih ve —sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklandığı dikkate alınarak, HMK m. 4/1,c uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmek suretiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru bulunmuştur…”
Yukarıda anlatılan nedenler ve Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İSTANBUL ANADOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak, Davacı vekili ile davalı şirket yetkilisinin yüzlerine karşı, Davalı —– yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.