Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/222 E. 2022/631 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/222 Esas
KARAR NO : 2022/631

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2020
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki gereği, davalı şirketin müvekkili şirkete,—– —- tutarlı faturalar sebebiyle borcu bulunmakta olduğunu, davalı şirkete faturalara konu ürünler teslim edilmiş olup, davalı şirketin bu irsaliyeli faturalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunmamış, faturaları kabul etmiş, alacaklarının———– gelmiş olduğunu, ancak davalı şirketin kendisinden bu bedel defalarca talep edilmesine rağmen borcunu ödememiş olduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketçe, davalıya karşı ———dosya ile
icra takibi başlatılmış, davalı/borçlunun müvekkiline olan borcunu bugüne kadar ödemediği gibi, aleyhine açılan işbu icra takibine de müvekkiline hiçbir borcu olmadığı iddiası ile haksız ve kötü niyetle itiraz etmiş ve icra takibini haksız olarak durdurmuş olduğunu, davalının gayesinin borcunu ödememek için zaman kazanmak olup, davalının borca itiraz dilekçesinde belirtiği hususların hepsinin gerçek dışı ve kabulünün mümkün olmadığını, taraflarınca itirazın iptali için —- başvuru yapılmış ancak —-nezdinde de davalı tarafla anlaşma sağlanamamış olduğunu,
davalının borca itiraz dilekçesinde belirtiği hususların hepsinin gerçek dışı olup, kabulünün mümkün olmadığını iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla;
davalı borçlunun vaki İtirazının iptali ile takibin asıl alacak bakımından işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte devamına, dava değerinin %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı tarafa muaccel herhangi bir borcu bulunmamakta olup, asıl alacağa itirazları saklı kalmak üzere
davacı tarafça faiz talebinde bulunulamayacağını, müvekkili şirketin herhangi bir şekilde temerrüde düşürülmemiş olduğundan açılan davanın reddini talep ettiklerini, davacının iddialarını destekler nitelikte dosyada delil bulunmayıp, Davacı iddialarının tümünü red ettiklerini, davacı taleplerinin kabulü davacının müvekkil davalı şirket aleyhine sebepsiz ve
nedensiz zenginleşmesine neden olacağını savunarak, fazlaya ilişkin her türlü tazminat, talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; 6100 sayılı HMK’ nın amir 119, 121 ve 194. maddelerine aykırı dava dilekçesinin usulden
reddine, Dosyada yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili —– Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine,
Bu talepleri kabul edilmediği takdirde davalı müvekkili aleyhine açılan haksız, mesnetsiz ve sebepsiz zenginleşme amaçlı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
—– dosyası, dosyamız arasına alınmış, tetkik edilmiştir.
Mahkememizce davacı taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş,—bilirkişi raporu ile dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan
inceleme sonucuna göre, Davacı — asıl alacak talebi üzerinden davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında davacı şirketin davalı şirketten — asıl alacaklı olduğu, davalı şirketin davanın dayandığı takibe yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden yerinde
olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davalı tarafın defterlerinin incelenmesi amacı ile —- Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş, talimat mahkemesince aldırılan — tarihli bilirkişi raporu ile davalının — dolayı defter ve belge sunulmadığı ancak davaya konu, davacı tarafından talep edilen—- alacak hususunda mutabık olduklarının beyan edildiği bildirilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle,-Davalının —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya—–. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, Davalının —–sayılı icra takibin dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davalı tarafın defterleri ibraz edilmemiş olup, aldırılan —-tarihli bilirkişi raporu ile dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan
inceleme sonucuna göre, Davacı —— asıl alacak talebi üzerinden davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında davacı şirketin davalı——alacaklı olduğu, davalı şirketin davanın dayandığı takibe yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden yerinde olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davalı tarafın defterlerinin incelenmesi amacı ile—- Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş, talimat mahkemesince aldırılan —– bilirkişi raporu ile davalının—- dolayı defter ve belge sunulmadığı ancak davaya konu, davacı tarafından talep edilen—– alacak hususunda mutabık olduklarının beyan edildiği bildirilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde— lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Davalı tarafından defter inceleme gününde ticari defterlerin incelemeye sunulmadığı, davacı tarafın defterlerinin incelendiği, davacı defterlerine göre davacının davalıdan — alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Davalı tarafından uyuşmazlık konusu olan faturaya yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği ve iade faturası kesilmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafından 5.995,00 TL olan faturanın —-ile beyan edilmiştir. Diğer faturanın bildirim sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, davalı tarafından ticari defterlerinin incelemeye sunulmaması davacının defterinin usulüne uygun olarak tutulması nedeniyle sahibi lehine değerlendirilerek usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının ticari defterlerinde alacak olarak görünen miktar üzerinden davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalının—-esas sayılı icra takibine vakii itirazının — asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacak üzerinder hesap edilecek %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 710,43 TL’den dava açılırken yatırılan 121,17 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 589,26 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 121,17 TL peşin harç, 54,40 başvurma harcı, 7,80 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam —- harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam— bilirkişi ücreti, 590,00 TL posta gideri olmak üzere toplam —- yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan —- göre belirlenecek — ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7—– arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.