Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/198 E. 2021/953 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/198 Esas
KARAR NO: 2021/953
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/01/2020
KARAR TARİHİ: 03/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için —— dosya ile takibe başladığını, takibe davalının itiraz ettiğini, takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamadıklarını tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil söz konusu ticari satıma ilişkin borcunu —olarak davacı firma yetkilisinin oğluna ödediğini, müvekkilin ticari defterlerinde her ne kadar borçlu olduğu görülse dahi söz konusu borç dava dışı — kayıtlı hesaba — eşit taksit halinde vadeli olarak ödendiğini, davacının —–kendi firmalarına ait hesaplarında sıkıntı olduğunu,—– isimli kişinin onayı olduğunu belirtmiş müvekkile kendi hesabına ödeme yapılmasını istediğini, Müvekkil ise aradaki güven ilişkisine dayalı olarak bu isteği yerine getirdiğini ve kendi aldığı demirlere ilişkin ödemelerini —- kayıtlı hesaba yaptığını, şirket işlerini aktif olarak idare eden ve müvekkil ile iletişim sağlayanın —– olduğunu, davacı bu davayı açmakta ve takibi başlatmakta mükerrer tahsilata sebebiyet verdiğini tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök ve ek raporda özetle; Davacı —- yasal ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. Ve 213 sayılı VUK.’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun ve usulüne göre tutuldukları, açılış kapanış noter tasdiklerinin kanuni sürelerinde yapılmış olduğu, yasal ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma niteliklerinde olduğu, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı, davacının davalı adına düzenlediği tüm faturaların , muavin defterde belirtilen yevmiye madde numaralarında olmak üzere davacının yasal ticari defterlerinde kayıt gördüğü davacının davalıdan yaptığı tahsilatların davacının ön muhasebe sisteminde ayrı ayrı gösterildiği, yasal ticari defterlerde ise toplam bir defada —tutarda olmak üzere —- nolu yevmiye maddesinde kayıt görmüş olduğu — itibariyle tespit edilen muavin defterde, davacı aleyhine oluşan —borç bakiyesi hususunda tarafların arasında bir ihtilaf olmadığı ancak davalının —- döneminde, davacı şirket hesabına yapmayıp,—- ödeme yaptığı, Davalının—- kapsamında tespit edildiği, davacı ticari defterleri incelenmesi esnasında, Davacı tarafından; —-bedeli olduğu, satılan mallara ilişkin almadığının beyan edildiği, davalı tarafından davacı ortağı ——- karşılığında ödendiği, banka ekstresinde herhangi bir açıklama bulunmadığından belirlenemediği, davacının davalı adına düzenlediği —- beyan edildiği, yapılan beyanların ticari defter kayıtlarını doğruladığı, davacının, davalı adına düzenlediği tüm faturaların, davacının — yasal ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının— hesap döneminde muhtelif tarihlerde yaptığı ödemelerinin davacı ticari yevmiye defterinin —- maddesinde tek kalem ve — tutarda olmak üzere kayıt görmüş olduğu ve bu doğrultuda davalının — itibariyle cari hesap borcunun — olduğu tespit edilen davacının — asıl alacağına takip tarihinden itibaren —–değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Yargı yetkisini, —– Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacının takip konusu yaptığı —-asıl alacağın dava dışı şirket ortağı—- iban hesabına ödendiği iddiasına yönelik olarak hesap kayıtları ilgili bankadan celp edilmiş söz konusu ödemedin davacı şirketin hesabına davaya konu borç ödemesine yönelik yapıldığına yönelik herhangi bir açıklamanın bulunmadığı görülmüştür —–sayılı kararında ve yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere havale, kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Bir başka deyişle havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini iddia eden taraf yazılı delil ile ispat etmek zorundadır. Davalı, taraf havale ile dava dışı şirket ortağının hesabına para gönderirken dekonta ne için gönderildiğine dair herhangi bir açıklamaya yer vermemiştir kaldı ki davacı şirkete lehine yapıldığı iddia edilen borç ödemesinin , davacı şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunmasından dolayı şirket hesabına yapılması gerekmektedir. Davalı cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmamış ve ödemenin yapıldığına yönelik iddiasını yazılı delille ispatlayamamış olduğu tespit edilmekle ; davaya konu somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan —- alacaklı olduğu davalı taraf HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —- defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.——– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı kanun hükmü uyarınca ve yukarıda izah edilen nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun,—- sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE,
3-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 982,14 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 272,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 641,14TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 272,69 TL peşin harç olmak üzere toplam 327,09 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 969,10 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davalı vekili ile davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/12/2021