Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/192 E. 2022/754 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/192 Esas
KARAR NO: 2022/754
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/01/2020
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin zayi olan çeklerini elinde bulunduran davalı hamile, keşideci imzası da tarafımıza olmayan dava konusu ——– bedelli çek sebebi ile borçlu olmadıklarını, çek yapraklarının iade edilmesi gerektiğini, davaya konu çekin çalındığını, bu hususta —– sayılı dosyası üzerinden çek iptali davası açıldığını, çalınan çek ile ilgili ——-sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takip başlatılmış olması sebebi ile mahkeme tarafından istirdat davası açmak üzere süre verildiğini, başlatılan icra takibine ilişkin olarak ——— sayılı dosyası üzerinden imzaya yetkiye ve borca itiraz davası açıldığını, dava konusu çek ile ilgili icrai işlem yapılmaması için tedbir kararı verilmesi,—— ödeme yapılmak zorunda kalınırsa ödeyecekleri bedelin —— davalıdan alınarak davacıya ödenmesi hususunda tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, eldeki davaya herhangi bir cevap vermemiş, HMK 128. madde hükmü uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
İNCEMELE ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) ve istirdat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan —– tarihli bilirkişi raporu ile inceleme konusu belgedeki Tasfiye Halinde —-atfen atılmış imza ile ———ait mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; fotokopi ve çıktı belgelerde tespit edilebilen —— dikkate alındığında; imzaların başlangıç hareketlerinde ve —— görüldüğü, ancak diğer özellikler belgenin——- nedeni ile net değerlendirilemediği, incelemeye esas belgenin aslının gönderilmesi halinde yeniden değerlendirme yapılabileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davaya konu —- bedelli çek aslı celp edilerek yeniden değerlendirilmek üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —— tarihli bilirkişi raporu ile—— verilen —— kullanılarak, ———dahilinde yapılan mukayeseli incelemede; inceleme konusu belgedeki Tasfiye Halinde ——— mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; mukayese imzalarının —— yazılarak tersimlendiği, arada boşluk bulunduğu, atfen atılmış imzanın ise devamlılık gösterdiği, tek seferde oluşturulduğu, başlangıç hareketlerinde, ara gramalarda kısmi benzerlikler, bitiş hareketlerinde farklılıklar, genel kabul görmüş karakteristik tanı unsurlarından; işleklik derecesi, ———bakımından değerlendirdiğinde; inceleme konusu çekte Tasfiye Halinde — şirketine atfen atılmış keşideci imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla ———eli ürünü olmadığı, takliden atılmış imza niteliğinde olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir ———
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir ———
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır .
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer ———-Senet borçlusu tarafından senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığının iddia edilmesi halinde çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, ———-yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya ——- yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve —– denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, —-kararında da benimsenmiştir.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi ek raporu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı aleyhine çeke dayalı icra takibi yapıldığı, davacının çekteki imzanın kendisine ait olmadığını savunduğu, yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu çekteki imzanın davacı eli ürünü çıkmadığı, davacının çekteki imzanın sahte olduğunu iddia ettiği, senedin sahte olması senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup mutlak defi niteliğinde olduğu ve her hamile karşı ileri sürülebileceği, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmekle çeke dayalı yapılan icra takibinden dolayı davacı tarafın davalı tarafa borcu olmadığının tespitine, çekin istirdadına öte yandansa dava konusu çekin ciro silsilesi düzgün olup, davalının keşideci olan davacı imzasının ona ait olmadığını bilemeyeceği ve dolayısıyla kötüniyetli sayılamayacağı sebebiyle koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargılama gideri yönünden ise, davalı tarafın davayı kabul etmediği de dikkate alınarak yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davaya konu ——–bedelli çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-Davaya konu çekin davalıdan alınarak davacıya iadesi ile istirdadına ilişkin talebinin reddine
4-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1.707,75 TL’den dava açılırken yatırılan 426,94 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.280,81 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 426,94 TL peşin harç, 54,40 başvurma harcı, 7,80 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 489,14 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 700,00 TL bilirkişi ücreti, 110,85 TL posta gideri olmak üzere toplam 810,85 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde—— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/11/2022