Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/183 E. 2021/883 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/183 Esas
KARAR NO : 2021/883

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin müvekkili şirkete borcu nedeniyle, davalı aleyhine —- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, daha sonrasında —- karşı tarafla uzlaşmaya çalışılsa da herhangi bir sonuç alınamadığını ve huzurdaki davanın açıldığını belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—–. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a)—- yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—— incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya 12.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından 19.11.2019 tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın — tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren —-bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yan ticari defterlerini ibraz etmediğinden inceleme yapılamadığı, davac——- defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı yan ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ticari defter ve belgelerin davacı lehine delil niteliğinde bulunduğu, ticari —– Takip konusu faturaların davacı şirketin defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının kendi defterlerinde, takip tarihi itibariyle —- alacaklı gözüktüğü, fatura içeriği hizmetin davalıya ifasına ilişkin, faturaların teslim alan bölümlerinde — bulunmadığı, dosyada ifaya ilişkin somut belge de bulunmadığından dosya kapsamına göre, fatura içeriği hizmetin davalıya ifasının ispata muhtaç olduğu, davacı şirket tarafından haricen tarafına sunulan ödeme dekontunun incelenmesinde, davalı şirket tarafından davacı şirket adına 16.10.2019 tarihinde gönderilen 190,00 TL tutarlı ödemeye ilişkin olduğu, işbu ödeme dekontunun bankadan sorulmasına ilişkin takdirin Mahkemeye ait olmak üzere, ödemenin yapıldığının kabulü halinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ispatlanmış olacağı, teslim alan ——Faturalar yönünden: Davacı tarafın dava dilekçesinde delil olarak ticari defterlere de dayandığı,—— ——- olduğundan bu delile de dayanıldığının kabulü halinde takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davalı tarafın defterlerinin ——– edilmesi yönünde dayanak belge niteliğinde —- Davalı şirketin bağlı bulunduğu … ——- istenebileceği,— müteakip, Mahkemenin görev tevdi etmesi halinde — — raporda değerlendirilebileceği,— davacı/alacaklı takip öncesinde faiz talebinde bulunmadığı için taleple—-konuda değerlendirme yapılmadığı, Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında —-talebinin yerinde olduğu, icra inkar tazminatı ve sair hususların yüce yargı— içinde kaldığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından —- “Davalının bağlı bulunduğu —— bildirimi yapıldığı iş bu faturaların dava konusu icra takip dayanağı açık hesap alacağını oluşturan faturalar olduğunun tespit edildiği, davacı Alacağı Yönünden; takip konusu fatura bedellerine karşılık, 06.11.2019 tarihli icra takibinden sonra, davalı tarafından 19.11.2019 tarihinde 200,00 TL tutarında ödeme yapılmış olduğu, takipten sonra yapılan ödemelerin öncelikle TBK m.100 kapsamında faiz, masraf, vekalet ücreti ve ferilerine mahsup edileceğinden 21.01.2020 dava tarihi itibariyle kapak hesabı yapılmış olup, davacının 7.159,08 TL alacağının bulunduğu, davalı— ödemenin, TBK m.100 kapsamında öncelikle faiz ve diğer ferilerine mahsup edileceğinden ödeme tarihindeki kapak hesabında dikkate alınabileceği, likit alacak yönünden İcra takibine konu davacı alacağının, —– —sabit ve muayyen olması, davalı/borçlu tarafından da bilinmesi ve hesaplanması mümkün olması, davalı defterlerinde bu tutarın yer alması, alacak tutarının yargılamayı gerektirmemesi sebepleriyle davacı alacağının likit olduğunun söylenebileceği, takip sonrası faiz ve sair diğer hususlarda kök rapordaki kanaatlerin aynen geçerli olduğu, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, dosyanın mevcut delil durumuna göre davacının; Davalı tarafından—-. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının hükmolunacak davacı alacağı yönünden iptalini isteyebileceği kanaatlerine ulaşıldığı, ek ikinci raporu ile, —- rapordaki kanaatlerinin aynen geçerli olduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan 5.778,00 TL alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı —— ibraz etmemesi durumunda davacı—– lehine delil olacağı değerlendirilmiştir. Davacının kendi ticari defterlerine göre davalıdan 4.178,00 TL alacaklı olduğu, davacının —lehine delil olduğu dikkate alınarak takibe konu fatura bedellerinden bakiye olan 4.178,00 TL asıl alacak üzerinden takibine devamına karar vermek gerekmiştir. Takip tarihinden sonra işlecek faiz ve masraflar icra müdürlüğü tarafından dikkate alınacağından ve takip çıkışına göre yargılama yapılması gerektiğinden fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Takip tarihinden sonra ancak dava açılmadan önce davalı tarafından davacıya 200 TL ödeme yapıldığı anlaşıldığından takipten sonda dava açılmadan önce yapılan kısmı ödeme olan 200,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından 200 TL yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Yargılama devam ederken davalı tarafından davacıya ödenen —— yönünden davanın konusuz kalması sebebiyle — yönünden de karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmişti.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava —- çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——– dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 4.178,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Takipten sonra ancak dava açılmadan önce yapılmış kısmi ödeme olan —- yönünden dava açılmasında davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından, H.M.K.nun 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince hukuki yararı bulunmadığından DAVANIN USÜLDEN REDDİNE
3-Yargılama devam ederken davalı tarafından yapılan 1.410,00 TL yönünden ise davanın konusuz kalması sebebiyle 1.410,00 TL yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar harcı 285,39 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 94,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 191,00 TL harcın davalı taraftan tahsili ile —– irad kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 94,39 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 148,79 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
7-Davacı tarafından yapılan 148,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 948,75 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 734,12 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde———- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli —-esaslara göre belirlenen 1.633,73 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
12-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ——— davalıdan tahsili ile ——– davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.