Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/161 E. 2021/881 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/161 Esas
KARAR NO : 2021/881

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin faturaya dayalı alacakları sebebiyle davalı aleyhine —— sayılı dosyası ile hesap mutabakatı yapıldığını, faturaya dayalı ihtiyati haciz işlemlerine başlandığını, davalının itirazı ile işlemlerin durdurulduğunu, yapılan ——sonuçsuz kaldığını, davalının —– borçlu olduğunu beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak,—- ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (——-, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, ——- tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ———. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından ——- tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın ——-tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yan ticari defterlerini ibraz etmediğinden inceleme yapılamadığı, davacı şirketin——– ait ticari defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı yan ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ticari defter ve belgelerin davacı lehine delil niteliğinde bulunduğu, davacı taraf — ,davalı adına düzenlediği ve beyan—- tutarındaki ——- beyan ettiği, aynı zamanda davalı —– ,davacı tarafından düzenlenen ve beyan — beyan ettiği, —– beyanların uyumlu olduğu, —–dönemlerinde davacının düzenlediği birer adet fatura beyan sınırının altında kaldığı için taraflarca beyan edilmediği, davacı tarafın kayıtlarına göre takip ve dava tarihi itibari ile asıl alacak olarak 64.395,00 TL alacak rakamlarının varlığını koruduğu, dava tarihi itibari ile davacının davalıdan 64.395,00 TL asıl alacak, 9.413,14 tL işlemiş faiz olmak üzere 73.808,14 TL alacaklı olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle;— faturaların teslim alan bölümünde isim ve imzanın bulunmadığını, davacı tarafından davalı adına —- irsaliyeli faturalar olduğunu,—– dahil toplam—- bu faturaların Mahkeme tarafından kabul görmediği takdirde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 55.739,89 TL alacaklı olması gerekeceğini, bu faturaların mahkeme tarafından kabul gördüğü takdirde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 64.395,00 TL alacaklı olması gerektiği” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ikinci ek raporda özetle—– edinilen bilgilere göre bu faturaların belli fatura veya faturalara istinaden düzenlenmiş vade farkı faturaları olmadığı, işleyen bir cari hesaba göre ve temel kullanım maddeleri —— artışlarına göre vade farkının hesaplanarak vade farkı faturalarının düzenlendiğinin beyan edildiğini, yine yapılan görüşmeler ve yapılan incelemeler sonucunda edinilen bilgilere göre davacının davalı adına düzenlediği başka vade farkı faturasının bulunmadığının görüldüğünü, mahkeme tarafından verilen görevlendirme çerçevesinde dava dosyası ve davacı —- üzerinde yapılan sınırlı incelemeler sonucunda; davacı tarafından davalı adına düzenlenip——olduğu, Bu faturaların belli fatura veya faturalara istinaden düzenlenmiş vade farkı faturaları olmadığı, işleyen bir cari hesaba göre ve temel kullanım maddeleri olan —- artışlarına göre vade farkının hesaplanarak vade farkı faturalarının düzenlendiği, davacının davalı adına düzenlediği başka vade farkı faturasının bulunmadığı; “şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—– kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan —- lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.
—– tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacaktır. — celp edilen—- tetkikinde davacı ve davalının—– formlarının uyumlu olduğu, davacı tarafından davalıya kesilen faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiği görülmüştür. Buna göre davalının malları teslim aldığı,teslim aldığı malların da bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Ancak davacı tarafından düzenlenen 8.655,11 TL bedelli vade farkı faturaları yönünden taraflar arasında vade farkı istenebileceği konusunda her hangi bir anlaşma bulunduğu iddia ve ispat edilebilmiş olmayıp, davacın tarafın defterleri üzerindeki bilirkişi incelemelerinde taraflar arasında bu konuda bir uygulama ve teamülün oluştuğuna dair —– edilebilmiş olmadığı, fatura konusu malların fiyatında artış olmasının davacıya başlı başına vade farkı faturasının tanzimi hakkını da vermeyeceği anlaşıldığından vade farkı fatura bedelleri düşülerek 55.739,89 TL alacak üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir——–
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı taraf ——- mazeretsiz olarak katılmadığından 7036 sayılı Kanunun 3/12. Maddesi uyarınca yargılama gideri ve arabuluculuk ücretinin tamamından davalı taraf sorumlu tutulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının —– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptaline, takibin 55.739,89 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 55.739,89 TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 3.807,59 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.953,71‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 853,88 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 908,28 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 166,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 966,50 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli —–esaslara göre belirlenen — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk —- arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı , davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.