Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/139 E. 2022/88 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/139 Esas
KARAR NO: 2022/88
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/01/2020
KARAR TARİHİ: 11/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- sırasında davalı sürücü —- plaka sayılı aracı ile —- istikametine seyri sırasında sol şeritte yaya —-Derece kırık oluşacak şekilde ağır şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalı—- ihtarname gönderildiğini, söz konusu ihtarnameye karşı davalı taraf herhangi bir cevap vermediğini, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, —–davalı taraf ceza aldığını, müvekkil, kaza sebebiyle kafa travması geçirmiş olup söz konusu travmaya bağlı tedavi süreci devam ettiğini, davacı müvekkil geçirdiği kaza sebebiyle hayatını eskisi gibi idame ettiremediğini, ortaya çıkan özründen dolayı yaşamını idame ettirmekte büyük oranda zorluk çeker hale geldiğini tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile teminatsız olarak, başta kazaya karışan —- plaka sayılı araç olmak üzere sigorta eden dışındaki davalılar adına tescilli araç ve gayrimenkul var ise kayıtlarına ihtiyati tedbir ve fakat bunun kabul görmemesi halinde ise ihtiyati haciz konmasına,— temerrüt tarihinden ve diğer davalı yönünden ise olay tarihinden— itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte; Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla — maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, —- manevi tazminatın ise sigorta eden dışındaki davalıdan alınarak davacıya verilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili —- tarihli dilekçesi ile; Dosya kapsamında maddi tazminat talepleri hususunda davalı taraf ile maddi tazminat ve ferileri yönünden sulh olduğunu, manevi tazminat talebinin devam ettiğini, beyan ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı —vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik levha ve işaretlerine uyan müvekkilinin kavşağa yaklaşırken hızını azaltmasına rağmen yol verecekmiş izlenimi yaratarak hızını düşüren ve elinin yaralı olduğu sabit olan davacı sebebi ile yanılgıya uğrayarak taksirle kazanın meydana gelmesine sebep olduğunu, kaza davacı —- olay günü sağ baş parmağını blendera kaptırması sebebi ile tedaviye gittiği sultanbeyli devlet hastanesinden dönüşünde meydana gelmiş olup zaten sol yandan çarpan araç sebebi ile sağ parmağında kırık meydana gelmesi mümkün olmayan ve—– tarihli raporla da sabit olduğu üzere —– saptanmamış olmasına rağmen, davacı sanki bu sağ baş parmak yaralanması da müvekkilin taksiriyle sebep olduğu kaza nedeniyle —— bozulmuş gibi göstererek hukuki hakkını kötü niyetli şekilde kullanarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, müvekkile yöneltilen husumet ticaret mahkemeleri görev alanında olmadığını, müvekkiline herhangi bir arabuluculuk davetiyesi yapılmadığını, sigorta sözleşmesi kaynaklı talep ve alacaklar müruru zamana uğradığını, tedavi giderleri belirsiz alacak olarak talep edilemediğini, davaya konu aracın kazanın meydana geldiği sırada — tarafından sigortalı olduğunu, aracın —–kapsamında kaza başına maddi hasar limiti — kişi başına sağlık gideri limiti —olduğunu, bu kapsamda diğer davalı tarafından bugüne kadar müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber davacının maruz kaldığı başkaca sağlık giderleri kaynaklı zarar olması halinde dahi zararın — kadar müvekkilden talep edilemeyeceğinin ortada olduğunu, müvekkil —- seyrederken sağ tarafından gelen araç tarafından hatalı sollanması, o esnada kavşakta bulunan aracın burnunu çıkarması, davacının yol vereceği izlenimi yaratması sebebi ile ve durma noktasında davacıya çarptığını, sadece kaza tespit tutanağı dahi ceza dosyasından temin edilen kusur raporunun işbu dosya için hükme esas olmaya elverişli olmadığını, davacının ruhsal bütünlüğü zarara uğramadığını, davacı taraf gerçek hayattan uzak ifadeler ile adeta kendisini acındırarak tazminat talebinde bulunmaktaysa da — kaza zamanında da sgklı olarak çalışmayan bir kişinin omzunda meydana gelen ve fakat iyileşen kırık sebebi ile maruz kaldığı elem ve acının —- tazminatı gerektirir orta da olmadığını, talep olunan manevi tazminat miktarı açıkca kötü niyetli ve fahiş olduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı — cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu — plakalı aracın —– sigortal olduğunu, dava konusu aracın meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını, davacı tarafa —- ödeme yapıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın geçici iş göremezlik tazminatı talebinin teminat dışı olduğunu, müvekkil şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu bulunduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı —– tarihli sulh dilekçesinde; davacı taraf ile sulh olduklarını, sulh anlaşması gereği davacı, ekte yer alan beyanları ile davadan, fazlaya ilişkin haklarından feragat ettiğini, yapılan sulh anlaşması gereği, davacı taraf ile karşılıklı şekilde avukatlık vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri bulunmadıklarını beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
Uyuşmazlığın temelde——sularında meydana gelen kaza nedeni ile davacı tarafın maddi zararının oluşup oluşmadığı( Bedensel Zarar) bedensel zararın bulunması halinde bakıcı ihtiyacının olup olmadığı ve tedavi nedeni ile yapılan tedavi masraflarının/yol masrafının bulunup bulunmadığı ayrıca davalı —- manevi tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında toplanılmıştır.
Davacı ile Davalı —— maddi tazminat yönünden sulh olduklarını beyan ettikleri sulh dilekçesinin incelenmesinde davaya konu uyuşmazlıkta tarafların anlaşıldığı birbirlerinden yargılama gideri ile vekalet ücreti talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan— rapor alınmıştır.
—- alınan —tarihli rapor da özetle; Davacı — tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının,— yer almayan bölüm, —- kapsamında yapılan değerlendirme ile meslek grup numarası bildirilmemekle —- kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı; ——— olduğu, —– meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren —-aya kadar uzayabileceği, hususlarını beyan ve rapor etmişlerdir.
— alınan —-tarihli rapor da özetle; Kaza tespit tutanağından olay mahallinin bölünmüş, ——–olduğu, kaza tespit tutanağı ve ekinde bulunan kroki tetkik edildiğinde, olayın kavşak mahallinde vuku bulduğu, davacı yayanın kavşak başından karşıya geçiş yapmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Tutanakta, davalı sürücü ——- kusurlu olduğu —- tarihli bilirkişi raporunda; davalı sürücü —- asli kusurlu olduğu, davacı yaya —— kusursuz olduğunun belirtildiği, dava dilekçesi, bilirkişi raporu, beyanlar, kaza tespit tutanağı ve ekinde bulunan kaza yeri kroki incelendiğinde kazanın yukarıda “OLAY” kısmında açıklandığı şekli ile gerçekleştiği, olayın kavşak mahallinde meydana geldiği, davacı yayanın kavşak başından karşıdan karşıya geçiş yapmaya çalıştığı, kavşak başlarında ilk geçiş hakkının yayaların olduğu, dolayısıyla olayın oluşumunda davalı sürücünün kusurlu olduğu, davalı sürücü —– ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken, yola gereken dikkati vermesi, olay mahalli kavşağa uygun bir şekilde yaklaşması, karşıdan karşıya geçiş yapan yayayı zamanında fark ederek zamanında etkili fren tatbikinde bulunması, ilk geçiş hakkını davacı yayaya vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmemiş, karşıdan karşıya geçiş yapan davacı yayaya çarpmış olduğu anlaşılmakla olayda %100 (yüzde yüz) kusurlu olduğu, davacı —- maruz kaldığı olayda kusuru bulunmadığı hususlarını beyan ve rapor etmişlerdir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir———–2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Davacı vekilinin yazılı beyanları doğrultusunda maddi tazminat talebi konusunda sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Davalı—– vekilinin davacı taraftan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığından davalı —– lehine maddi tazminat talebi sebebiyle vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki gayenin faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevvie tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda davacının davaya konu kaza sebebiyle meydana gelen maluliyetinden duyduğu elem ve keder ile olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak manevi tazminat talebinin davalı—– yönünden kısmen kabulüne karar verilerek aşağıda hükmedilen manevi tazminata haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar yargılama devam ederken davacı vekilinin maddi tazminata yönelik dava konusuz kalmış ise de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-ç ve 326. maddeleri gözetilerek dava öncesi ödenen arabuluculuk ücreti zorunlu giderlerinin, yargılama gideri olarak kabul edildiği ve —-tarafından karşılanan —- arabuluculuk zorunlu yargılama giderinin; HMK’nın 31 . Maddesi uyarınca davanını açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre hesaplanması gerektiğinden davalı —- dosyaya ibraz edilen protokol incelendiğinde zorunlu yargılama gideri olan arabuluculuk ücretinin davalı —- tahsili ile hazineye irat kaydına yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sulh nedeniyle davacı vekilinin talebi uyarınca maddi tazminat talepleri konusunda hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
2-Manevi tazminat talepleri yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı lehine — manevi tazminatın kaza tarihi olan —- tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı —— alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine,
3-Karar harcı 683,10 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 68,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 614,61 TL harcın davalı—- tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 68,49 TL peşin harç olmak üzere toplam 122,89‬ TL harcın davalı —–alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve —– ücreti olmak üzere toplam 2.074,85 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.034,84 TL sinin davalı —– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu/ nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —-verilmesine,
9-Davacı ile davalı—–maddi tazminat yönünden sulh oldukları ve birbirlerinden yargılama gideri ile vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı —– Şirketinden tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı —— yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/02/2022