Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/128 E. 2023/193 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/128 Esas
KARAR NO : 2023/193

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/01/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı —– müvekkili şirket nezdinde “Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile Sigortalı olduğunu —– gönderilen beş palet alüminyum profil emtiasının davalının sorumluluğunda, CMR taşıma senedi kapsamında taşınması sırasında hasarlandığını, emtianın teslimi sırasında CMR senedi üzerine hasar şerhi düşüldüğünü, akabinde —- Noterliğinin—tarih ve sayılı ihtarnamesi ile durumun davalıya ihtar edildiğini; eksper raporu ile tespit edilen 2.150,42 Euro hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından sigortalıya tazmin edildiğini Emtialarda meydana gelen hasara istinaden—– nolu ekspertiz raporu tanzim edilmiş olup, davalı taşıyıcının sorumluluğu altında yapılan taşıma işlemleri esnasında hasarlanan emtialarda 2.150,42-Euro’luk zarar tespit edilmiştir. Neticede söz konusu hasara ilişkin olarak gerekli tüm incelemeler yapılmış olup, müvekkil şirket tarafından teminat kapsamında bulunan hasar bedeli olarak dava dışı sigortalı firmaya 2.150,42-Euro hasar tazminatı ödemesi yapıldığını, tüm bu nedenlerle davalı-borçlunun—–Sayılı takip dosyasına yaptığı haksız ve kötüniyetli itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalı-borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen (CMR madde 27 gereği) (Yıllık) %5,00 oranında işleyecek faizi ile birlikte ödemesine, davalı-borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin aktif hususmet ehliyeti ve müvekkil şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını dava konusu iddiadan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmamakla birlikte; Dava konusu iddia edilen zarar müvekkil şirkete usulüne uygun şekilde ihbar edilmediğini Söz Konusu Taşımaya İlişkin dava ve taleplerin zaman aşımına uğradığını, dava konusu edilen hasardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını tüm bu nedenler açılan davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğundan iddia edilen hasardan müvekkil şirket sorumlu olmadığından davanın reddine, davacı tarafın, değerin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- İcra Müdürlüğünün—— esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——- esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler tarafından alınan kök ve ek raporda özetle; Navlun ücretinin 700,00 EUR olduğu, bu kapsamda yapılan değerlendirmede profillerin düzgün ambalajlama ve istifleme yapılmadan yükleme yapılmış olduğundan seyir esnasında meydana gelen kayma/ devrilme neticesinde hasar görmüş olduğu, bu nedenle gönderen/ yüklemeyi yapan firmanın uygun istifleme yapılmamış olması nedeni ile % 75 kusur oranında asli kusurlu olduğu, taşıyıcının ise yükün uygun istiflenmemesi hususunda yol durumunu ve aracın teknik özelliklerini birlikte değerlendirerek gerekli uyarıları yapma yükümlülüğünün bulunduğu ancak bu sorumluluğun yerine gelirilmemiş olması nedeni ile % 25 kusur oranı ile ‘TALİ kusurlu olduğu davacının gerçek zararının hasar tespit tarihi itibariyle 966,72 EUR X 4 25 -241,68 EURO olduğu ,ödeme Dekontu sunulması halinde İcra günü 241,68 Euro alacak tespit edildiği, takibin bu tutar üzerinden devam edebileceği, hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 28/07/2022 tarihli raporda özetle; TTK md.882 ye göre taşıyanın sorumluluk sınırları belirlenmiş ve gönderinin bir kısmı değerini kaybetmiş ise değerini kaybeden kısmının net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 özel çekme hakkı (SDR) ile sorumlu tutmuştur. Söz konusu hasarlı ürünlerin 386,69 kg olarak belirtilmiştir ve hasar bedeli 24.523 SDR olacaktır. Bu miktar eşyanın taşıyana teslim tarihinde veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki —— belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilecektir. taşıyıcının sorumluluğuna gidilmesi halinde; Malın değeri hesaplanırken borsa veya cari piyasa değeri taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre belirlenmelidir (CMR md 23/1). Malın taşınmak üzere taşıyıcı tarafından kabul edildiği yer ve zamandaki değerin dosyaya mübrez fatura değeri olması pek mümkündür. CMR md 23/3 hükmüne göre tazminatın, eksik brüt ağırlığın kg başına 8.33 hesap birimini (SDR) aşamayacağını belirtmektedir. CMR md 23/7 gereğince bu hesap birimi SDR (özel çekme hakki) cinsinden hesaplanmalıdır. Gerçek zarar üst sorumluluk limitinin altında kalması halinde gerçek zarar, bu limitin üstünde olması halinde belirlenecek üst sorumluluk limiti ile sorumlu olacaktır. Makaranın brüt 386,69 kg Kg olarak yazılıdır. (386,69 kg x 8,33 SDR) — 3.221 SDR olmaktadır. Hasar tespiti yapıldığı 16.04.2018 tarihinde —-tarafından 1 SDR değeri kuru 5.9693 TL olarak belirlenmiş, 3.221 SDR karşılığı x 5.9693 TL – 19.226,14 TL hesaplanmıştır. Bu rakam taşıyıcı sorumluluğunun üst sınırını göstermektedir. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede profillerin düzgün ambalajlama ve istifleme yapılmadan yükleme yapılmış olduğundan seyir esnasında meydana gelen kayma/ devrilme neticesinde hasar görmüş olduğu, bu nedenle gönderen/ yüklemeyi yapan firmanın uygun istifleme yapılmamış olması nedeni ile %75 kusur oranında ASLİ KUSURLU olduğu, Taşıyıcının ise yükün uygun istiflenmemesi hususunda yol durumunu ve aracın teknik özelliklerini birlikte değerlendirerek gerekli uyarıları yapma yükümlülüğünün bulunduğu ancak bu sorumluluğun yerine getirilmemiş olması nedeni ile % 25 kusur oranı ile TALİ KUSURLU olduğu, Bu kapsamda emtia uzmanı tarafından hasarlı emtealara yönelik yapılmış olan değer tespitinin SDR olarak taşıyıcı sorumluluğunun üst limitinin altında olması nedeni ile gerçek zararın hasar tarihi itibariyle 6.960,42 TL( Hasar) — 2.513,48 TL ( Sovtaj) – 4.446,94 TL olduğu, hasar tarihindeki alacağın euro karşılığı 21/03/2018 günü —– kuru üzerinden (4446,94 TL. / 4,8382 TL.) — 919,13 Euro olabileceği hesap edildiği, hususlarını beyan ve rapor etmiştir tespit edildiği, takibin bu tutar üzerinden devam edebileceği, hususlarını beyan ve rapor etmiştir Mahkememizce tarafların mevcut raporlara itirazları bir bütün halinde incelenmekle kök ve ek raporda çelişkilerin bulunduğu görülmekle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekmiştir.Bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 04/01/2023 tarihli raporda özetle, Taraflar arasındaki ihtilaf noktalarının davacının aktif husumet ehliyeti olup olmadığı, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, hasarın taşıma süreci içinde meydana gelip gelmediği, geldi ise davalının bundan sorumlu olup olmadığı ve sorumluluğunun miktarının belirlenmesi noktalarında olduğu; somut olayda hasarın yükleme ve sabitleme hatasına dayanması, yükleme hatasının poliçe kapsamında olması, poliçe kapsamında olmayan ambalaj hatasının bulunmaması ve davacının poliçe kapsamında yaptığı ödeme miktarı ile sınırlı olarak dava dışı sigortalı —– Şirketine halef olarak, TTK m.1472 hükümlerine göre işbu davayı açabileceği; CMRm32 gereği bir yıllık zamanaşımı aşılmadan dava konusu takibin başlamış olduğundan dolayı dava konusu taleplerin zamanaşımına uğramadığının değerlendirildiği; Hasarın taşıma süreci içinde meydana geldiği ve CMR m.30 hükümlerine uygun bildirimin CMR belgesi üzerine hasar şerhi düşülerek yerine getirildiği dava dosyasındaki önceki bilirkişi raporlarının emtianın yüklemesinin gönderen tarafından yapıldığı varsayımına (TTK m.883) dayandığı bu varsayımın somut olayda Sayın Mahkeme tarafından yerinde bulunması halinde yapılan kusur değerlendirmesinin de yerinde olabileceği ancak;. Yükün brüt ağırlığı ve karşılığında istenen navlun ücreti miktarı dikkate alındığında tam araç yükü taşımanın piyasa koşullarında mümkün olmaması,. CMR senedinde DDP teslim şekli kaydının bulunmasına göre bu teslim şeklinin gerektirdiği yükümleri davalı taşıyıcının üstlenmiş sayılacağı (CMR m.9) ve davalı taşıyıcının davacının dava dışı sigortalısı üzerine keşide ettiği navlun faturası kapsamında navluna ek olarak talep ettiği ek hizmet bedelleri dikkate alındığında davalı taşıyıcının emtianın nakline ilişkin tüm süreci yönetmeyi üstlenmesi; Sebebiyle somut olaydaki taşımanın tam yük taşıma değil, parsiyel taşıma olduğu, bu nedenle taşıyıcının yükü araçtan tahliye etme, depoya alma, başka yüklerle kombine etme, elleçleme gibi yetkilerle donatılmasından dolayı yüklemenin TTK m.883 gereği gönderen tarafından yapıldığı varsayımının somut olayda geçerli olmayacağından davalı taşıyıcının oluşan zarardan sorumlu olduğunun değerlendiği; yükün brüt ağırlığı ve talep edilen tazminat dikkate alındığında gerçek zararın, CMR ile belirlenen sorumluluk sınırını aşmayacağının değerlendirildiği, —– şirketi tarafından—–şirketine gönderilmek üzere 108 adet 2.198,015 kg ağırlığında, 2.198,015 X 3,70 EURO/kg -8.132,66 EUR değerinde alüminyum profil yüklenmiştir. Davaya konu araca yüklenmiş alüminyum profillerden 46 adeti —– şirketine teslim edilmiş, kalan 62 adeti üretici —–şirketine teslim edilmiş olduğu, bu malzemeler —– kalite kontrol ekibi tarafından inceleme sonucu 43 adet profil sağlam 19 adet profil hasarlı olduğu belirlenmiş olduğu, dava dosyasına sunulu eksper raporunun detaylı, gerekçeli, belgelere dayanan ve denetime açık olmakla 2.069.20 EURO olarak tespit edilen gerçek zarar miktarının bilirkişi heyeti tarafından da yerinde olduğu CMR m.27/1 ve Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre Euro üzerinden talepte bulunan davacını şirketin takip tarihinden itibaren yıllık %5 oranında faiz talep edebileceğinin değerlendirildiği hususlarını beyan ve rapor etmişlerdir Dava konusu taşıma uluslararası karayolu taşıması olduğu için 2 tarafta uyuşmazlık çözümünde CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı konusunda hem fikirdir. CMR 17/1 maddesi “Taşımacı yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasarından ve teslimindeki gecikmeden sorumludur.”düzenlemesini getirmektedir. Davalı yan hasarın istifleme ve ambalajlama yetersizliğinden kaynaklandığını CMR Konvansiyonu 17/4-c maddesinin bu konuyu düzenlediğini, gönderenin sorumluluğunda olan ambalajlama işlemindeki eksiklik için kendisine kusur yüklenemeyeceğini savunmaktadır.
CMR 17/4 maddesinde CMR 18/2 ve 18/5 maddeleri saklı kalmak kaydıyla taşımacının hangi özel risklerin varlığı halinde sorumluluktan kurtulacağı düzenlenmiş olup davalının dayandığı 17/4-c maddesi “eşyanın gönderici, alıcı veya bunları temsilen hareket eden kişiler tarafından elden geçirilmesi, yüklenmesi, istiflenmesi veya boşaltılması”nı sorumluluktan kurtulma nedeni olarak saymıştır. Bilirkişi heyetinin 04/01/2023 tarihli raporunda davaya konu yükün brüt ağırlığı ve karşılığında istenen navlun ücreti miktarı dikkate alındığında tam araç yükü taşımanın piyasa koşullarında mümkün olmaması,. CMR senedinde DDP teslim şekli kaydının bulunmasına göre bu teslim şeklinin gerektirdiği yükümleri davalı taşıyıcının üstlenmiş sayılacağı (CMR m.9) ve davalı taşıyıcının davacının dava dışı sigortalısı üzerine keşide ettiği navlun faturası kapsamında navluna ek olarak talep ettiği ek hizmet bedelleri dikkate alındığında davalı taşıyıcının emtianın nakline ilişkin tüm süreci yönetmeyi üstlenmesi nedeniyle somut olaydaki taşımanın tam yük taşıma değil, parsiyel taşıma olduğu, bu nedenle taşıyıcının yükü araçtan tahliye etme, depoya alma, başka yüklerle kombine etme, elleçleme gibi yetkilerle donatılmasından dolayı yüklemenin TTK m.883 gereği gönderen tarafından yapıldığı varsayımının somut olayda geçerli olmayacağından davalı taşıyıcının oluşan zarardan sorumlu olduğunun değerlendiği tespit edilmekle somut uyuşmazlıkta yükün brüt ağırlığı ve talep edilen tazminat dikkate alındığında gerçek zararın, CMR ile belirlenen sorumluluk sınırını aşmayacağının değerlendirildiği, ve taşımaya konu emtiaların ağırlıkları ve boyutları dikkate alındığında yapılan taşımanın tam yük taşıma olarak sayılmayacağı bu nedenle TTK m 883 ve CMR(m10)kapsamında ambalajlama ve isitifleme gibi faaliyetler her ne kadar gönderenin sorumluluğunda olsa da kısmi taşıma halinde taşıyıcının da ürünü teslim aldığı süreçte ürünün kontrolünü yapıp varsa gördüğü eksiklikleri taşıma senedine şerh düşmesinin mevzuat gereği olduğunu, somut olayda böyle bir belirleme yapılmadığını, yükleme yapıldıktan sonra taşıma esnasında araca yüklenmiş alüminyum profillerden 46 adeti teslim edildiği kalan 62 adeti üretici dava dışı sigortalı ——şirketine teslim edildiği bu malzemelerin dava dışı sigortalı şirkete teslim edildiği bu malzemelerin dava dışı sigortalı —–kalite kontrol ekibi tarafından inceleme sonucu 43 adet profil sağlam 19 adet profil hasarlı olduğu belirlenmiş olduğu, dosyada mübrez eksper raporunun detaylı, gerekçeli, belgelere dayanan ve denetime açık olduğu 2.069.20 EURO olarak tespit edilen gerçek zarar miktarının bilirkişi heyeti tarafın da yerinde olduğu tespit edildiği 04/01/2023 tarihli bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetlenebilir nitelikteki bu tespitleri gönderilen yükün ağırlığı boyutu dikkate alındığında mahkememizce de yerinde görülmüş ve hükme esas alınmıştır.Ayrıca somut olayda teslim anında hasarın tespit edilerek CMR senedi üzerine şerh düşüldüğü ve dolayısıyla davalı taşıyıcının hasardan haberdar olduğu, bu durumda ayrıca ihbar şartının aranmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
CMR Konvansiyonunun 27. maddesi uyarınca, bu konvansiyona tabi taşımalarla ilgili tazminat taleplerine uygulanacak faiz oranının yıllık %5 olarak kabul edildiği dikkate alınarak faiz oranını yabancı para birimi cinsinden yapılan ödemeler için olacağı iş bu davada euro cinsinden takip başlatıldığı anlaşılmakla %5 oranında faize hükmedilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE; davalının —–. İcra Müdürlüğünün —— esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın 2.069,20 Euro asıl alacak üzerinden iptali ile bu miktar asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işleyecek CMR Konvansiyonumun 27/1. maddesi uyarınca yıllık % 5 oranına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte tahsil tarihindeki—– efektif kur karşılığının tahsili için takibin devamına,
2-Dava konusu itibariyle icra takibine konu olan alacak miktarının belirlenmesi yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Karar harcı 928,65 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 176,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 752,17‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 176,48 TL peşin harç olmak üzere toplam 230,88 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.082,25 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 5.850,66 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 538,13 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.269,74 TL’nin davalıdan, 50,26 TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.