Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/119 E. 2021/862 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/119 Esas
KARAR NO : 2021/862

DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2018
KARAR TARİHİ : 05/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ——- birden fazla kez ödemeler gerçekleştirdiğini, ödemelerin hangi işlemler için kullanıldığının belgeleri ile birlikte taraflarına iletilmesi — borçluya ihtarname çekildiğini davalının— ihtarname ile cevap verdiğini, haricen yapılan ve — şirketin sermayesi taraflar arasında akdedilen sözleşmede açıkça belirtilmekte olup —verdiğini, işbu dava konusu ile yanı birden fazla ödeme davacı müvekkil tarafından davalı banka hesabına havale yapıldığını, müvekkilinin ——- yapıldığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden tarafa böyle bir borcu bulunmadığını, talep edilen bedelin davacı tarafın müvekkiline ——— gönderdiğinin yazılı ve kesin deliller ile kendisinin ispat etmesi gerektiğini, dosyanın niteliği itibarı ile yazılı ve kesin delil ile ispat edilebilecek bir dosya olduğunu, davacının kötü niyetli olarak bu takibi başlattığını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, — takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,— dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 28.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından 28.09.2019 tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın 13/12/2018 tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
—dosyası görevsizlik kararı verilerek mahkememize tevzii edildiği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan mali müşavir ve nitelikli hesaplama uzmanına bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; şirketin ———–,—- hakkının sınırlı olduğu, — sayısının en fazla elli olacak şeklide sınırlı olduğu,— varsa sahip oldukları ödenmemiş sermaye ile sınırlı olduğu, şirketin ——–ve bu sermayenin yüzde yirmisinin ödenmiş sermaye olduğu, davacı ….—- almakta olup ——ödeme yaptığı, fazla ödemelerin ise ne için ödendiği konusunda kesin bir tespit söz konusu olamadığı,—- davacı tarafından davalıya gönderilen——–herhangi bir açıklama yer almadığı,—- şeklinde açıklamanın yer aldığı, şirketin—– alındığında bahsi geçen ödemelerin önceden yapıldığı anlaşıldığı, davalıca takibe konu—–birlikte niçin ödendiği hususunun tespit edilemediği davacının alacağını—- dekontunun tek başına alacağa —-kabul edilip edilemeyeceği hususunun mahkemenin takdirinde olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre,—- hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar — değerlendirildiğinde itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacının takip—— ilişkin dekont herhangi bir açıklama bulunmadığı görülmüştür — yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere havale, kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Bir başka deyişle havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini iddia eden taraf yazılı delil ile ispat etmek zorundadır. Davacı, havale ile davalıya para gönderirken dekonta ne için gönderildiğine dair herhangi bir açıklamaya yer vermemiştir. Davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmamış ve davasını yazılı delille ispatlayamamış olduğundan açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre; “ Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.— alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle de davalı tarafın kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından davalı lehine kötü niyeti tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
3- Karar harcı 59,30 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 269,19 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 209,89‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihind—- maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davalı vekili ile davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıld.