Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E. 2021/567 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/10 Esas
KARAR NO: 2021/567
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ: 22/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —- yapmakta olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin davalıya verilen yemek hizmetinden kaynaklanmakta olduğunu, davalı— satın aldığı yemek bedellerine karşılık —- düzenlendiğini, faturalardan kaynaklanan Borcun davalı şirketçe ödenmemesi üzerine—- ile icra takibi başlatıldığını, Davalı-borçlunun takibe itiraz ederek takibin durdurduğunu, davalı Şirketin itirazının haksız olduğunu, davalı şirketin satın aldığı ve tükettiği yemek bedellerini ödemekten imtina ettiğini, davalı şirketle yapılan Arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını ve görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlanmış olduğunu beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takibe konu faturaların ticaret hukukundaki ispat gücünün usuli geçerlilik şartlarını taşımamakta olduğunu, faturaların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, müvekkili şirketin malum faturaların varlığından işbu icra takibi ile haberdar olduğunu, ticari mal satan tacirin bu satışını faturalandırmakla mükellef olduğunu ve faturaların satın alan tacir bakımından bağlayıcı olması için de mal sattığı tarafa teslim edilmiş olmasının gerekmekte olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete teslim etmediği ürünlerle alakalı fatura kestiğini, dolayısıyla bu ürünleri müvekkili şirkete teslim ettiğini, bu ürünlerin gerçek bedellerinin faturadaki bedeller olduğu ve bu faturaları usulüne uygun olarak tebliğ edildiklerini ispat zorunda olduğunu, bunların davacının ticari defterlerine kaydedilmiş olmalarının borcun varlığını ispatlamayacağını, davacı yanca sunulan faturaların müvekkili şirkete hiç teslim edilmediklerini, faturaların üzerinde teslim alındı şerhinin bulunmamasının bunu doğrulamakta olduğunu, bahse konu faturalardaki yemeklerin hiçbir zaman sipariş edilmemiş ve tüketilmemiş olduklarını, yapılacak incelemelerde bu durumun ortaya çıkacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının inkâr tazminatı taleplerinin yerinde olmadığını beyanla, davanın reddine ve davanın dayandığı takibin iptaline, davacının en az %20 kötüniyet tazminatına mahkûmiyeti ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle,——- Esas sayılı dosyası icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- Esas sayılı dosyası takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; davalı borçlu tarafından itiraz dilekçesi ile borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın —– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı yanın —–yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde olduğunu, davacı şirketin incelenen kayıtları itibari ile davalı şirketten faturalara dayalı açık—kaynaklanan — asıl alacağının bulunduğunu, davalı şirkete ait —- ait ticari defter ve belgelerin incelendiğini, defterlerin usul ve yasaya uygun tutulduğunu, davalı şirketin incelenen defter ve belgelerine göre davacı şirketten bir adet faturaya dayalı açık — bakiyesinden kaynaklanan — borcunun bulunduğunu, taraflar arasında —– tutarında mutabakatsızlık bulunduğu, tarafların incelenen— tetkikinde davalı şirket —- beyana tabi olan -utarlı satış faturasının davalı şirketçe aynı adet ve tutar üzerinden herhangi bir mutabakatsızlığa sebebiyet vermeyecek şekilde davacı şirketten mal hizmet alımı olarak beyan edilmiş olduğunun görüldüğü, —– formu beyanına tabi olmadıklarından, mutabakatsızlık konusu işbu —– beyanlarından hukuki yarar sağlanamayacağı sonuç ve kanaatlerine varıldığı, davacı şirketin — asıl alacak talebi üzerinden davacı şirketin davalı şirketten —– tarihli faturadan kaynaklı olarak — asıl alacağının bulunduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —–Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm doğrultusunda ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, davı ile davalı tarafın ticari defterleri incelenmiş ve bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan rapora göre de her iki tarafın ticari defterlerine davacının davalıdan — alacaklı olduğunun tespit edildiği dolayısıyla davacının davalıdan—-alacaklı olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür.
İhtilaflı olan ——–bedelle fatura için davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanması sebebiyle ispat yükü üzerinde olan davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafından sunulan yemin metni davalı tarafa tebliğ edilmiş, davacı şirket yetkilisi yemin için duruşmada hazır bulunmuş, davacı şirket yetkilisi yemin etmiş ve — faturada yer alan malların teslim edilmediğini bildirmiştir. Yemin metninde —-atura içeriğindeki malların teslim edilmediğini açıkça inkar etmediği görülmüştür. Hal böyle olunca davacının — bedelli fatura kapsamındaki mallarında davacı tarafından davalıya teslim edildiği, —- fatura içreğindeki malların davalıya teslim edilmediği kabul edilerek, —– faturalar yönünden mal teslimi sağlandığı kanaati ile davanın kısmen kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —- dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 558,47 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 150,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 407,66 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 150,81 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 205,21 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 167,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 967,75 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 618,22 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 843,24 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 476,76 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2021