Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1 E. 2021/33 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/1 Esas
KARAR NO : 2021/33

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2018
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında muhtelif tarihlerde mal alım ve satımı yapıldığını, davalının çeşitli aralıklarla davacıdan mal satın aldığı ve malların da davalıya teslim edildiği, satılan mallara ilişkin irsaliyeli faturaların dosyaya sunulduğu, davalı tarafın bu alım satımlara ilişkin bakiye borcunun olduğunu ve bunu ödemediğini, alacağın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —-Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ederek, takibin durduğunu beyanla davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olan faturalar nedeni ile müvekkilinin davacıya bir borcunun bulunmadığını, delil listesinde sunulan Kartal —-. Noterliğinin —- tarihli ve — yevmiye nolu ihtarname ile taraflar arasında — alımı nedeni ile çek ile ödeme konusunda anlaşmaya varıldığını, daha sonra davacının bu sözlü anlaşmaya uymayarak çek ile ödeme konusunda ihtilaf oluştuğunu, ilgili faturaları icraya koyduğunu, bunun üzerine fatura konusu malların yine delil listesinde sunulan iade faturası ile eksiksiz ve tam olarak davacıya iade edildiğini, delil listesinde sunulan —– sıra nolu ——- anlaşılacağı üzere davacı tarafın kötü niyetli olarak malları teslim almadığı ve bu şekilde haksız kazanç sağlama yoluna gittiğini, müvekkilinin davacıya söz konusu faturalar nedeni ile bir borcunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, İstanbul Anadolu—- İcra Müdürlüğünün —— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İstanbul Anadolu —. Asliye Hukuk Mahkemesinin ———– Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi olmuştur.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 28 Eylül 2018 tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya 02.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından 01.10.2018 tarihli itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın 10.12.2018 tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yan bilirkişi incelemesine katılmamış ve ticari defterlerini sunmamıştır, davacı yanın 2017-2018 yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı yan ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ticari defterlerin davacı lehine delil netiliğine sahip olduğunu, davacının ——- adet faturanın mevcut olduğunu, davacının davalı adına düzenlediği faturalar konusunda —– yönünde taraflar arası bir uyuşmazlık bulunmadığını, ——- formları ve davalının ——— formlarının hem birbirleri ile hem de davacı şirket defterleri ile uyumlu olduğunu, Davacının icra takip tarihi itibari ile davalıdan 40.349,98 TL alacaklı olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının davalıdan 35.749,20 TL talep edebileceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—- 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. 15/10/2019 tarihli celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu kararı içeren duruşma zaptının davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı görülmüştür. Bilirkişi incelemesinde tarafların BA/BS formlarının birbiriyle uyumlu olduğu, davalının cevap dilekçesi içeriğinden de malları teslim aldığının anlaşıldığı dolayısıyla davacının mal teslimi olgusunu ispat ettiği görülmüştür. Davalı yan davacının çek ile ödeme anlaşma yapıldığı ve bu hususta ihtilaf olduğu, davacıya malları iade etmek istediğini, davacının malları teslim almadığını iddia etmiş ise de taraflar arasındaki mal satımında ödemenin çek ile yapılacağı ve bu çek ile ödeminin davacı tarafça kabul edilmediğine ilişkin somut delil davalı tarafından dosyaya sunulamamıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün ———– Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 35.711,04 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.439,42 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 610,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.828,91 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 610,51 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 646,41 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 77,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 877,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 876,56 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli —– esaslara göre belirlenen 5.356,66 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli ——- esaslara göre belirlenen 38,16 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.