Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/981 E. 2021/405 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/981 Esas
KARAR NO : 2021/405
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/05/2018
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının —– kullanmak üzere lazım gelen kiralık atölye ihtiyacı için emlak tellaliye işleri ile iştigal eden müvekkiline müracaat ettiğini, müvekkilinden gayrimenkul gösterme ve tellallık hizmeti aldığını, taraflar arasında —–akdedildiğini, müvekkilinin davalıya kiralık olan yerleri gösterdiğini, gerekli tanıtımları yaptığını, davalı tarafından imzası ile tasdik edildiğini, davalının müvekkili devre dışı bırakarak mal sahibine ulaştığını ve gösterilen yeri kiraladığını, müvekkiline tellaliye ücreti ödemesinin yapılmadığını, alacağın tahsili amacı ile ——- bulunulduğunu, davalı borçlunun takibe itiraz ederek takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerininde sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —– davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini —– sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından — tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın ——–tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
—- Karar sayılı Görevsizlik Kararı ile dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök raporda ,”Davacı ile davalı arasında —- tarihli sözleşme akdedildiği, sözleşme ile davacı tarafından davalıya ——— olduğunun görüldüğü, söz konusu iki gayrimenkulün de davalı tarafından görüldüğünün imzası ile teyit edildiğini, sözleşme kapsamında davacının ücret alacağının aylık kira bedeli olan ———– olarak davacının sözleşme kapsamında icra takip ve tarihi itibari ile talep edebileceği ve davalının temerrüte düştüğünün kabulünün gerektiği, Bilirkişi tarafından verilen ek raporda; Davacının ücret alacağının —- olduğu bu miktar yönünden itirazın iptal edilebileceği, davalının icra takibi öncesinde temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir belge bulunmaması sebebi ile icra takip tarihi itibari ile davalının temerrüde düştüğünün kabulünün gerektiği ” şeklinde rapor sunulmuştur.
———- düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, “Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir:
a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir. O (simsar), iş sahibi için yerine getireceği faaliyetin karşılığında ücret alacaktır.
b) Simsarlık faaliyetinin konusu, çeşitli işlere ilişkin sözleşmelerin kurulması hususunda aracılık etmektir. Bu aracılık faaliyeti, bir sözleşme kurma fırsatı vermek şeklinde olabileceği gibi bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmek şeklinde de olabilir. Simsarın kural olarak iş sahibini temsil yetkisi yoktur; fakat sözleşme ile kendisine bu yetki verilebilir.
c) Simsarlık ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Simsar ile iş sahibi arasında sürekli bir hukuki bağlantı yoktur. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, “taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz”. Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşme herhangi bir nitelikte sözleşme olabilir.
————. sayılı kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.
Simsarlık ücretini talep hakkı, hemen simsarlık sözleşmesinin kurulmasıyla doğmaz. TBK.’nun 521. maddesi gereğince; tellal ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Tellalın , ücret isteyebilmesi için simsarlık sözleşmesinde sözü edilen kiralama işinin, tellalın aracılığıyla ve çalışması ile gerçekleşmesi gerekir.
Davacı davaya konu taşınmazı kiralamak isteyen davalıya kiralık taşınmazı gezdirdiğini ve aralarında sözleşme imzaladıklarını, davalının taşınmazı kendisinden habersiz mülk sahibinden kiraladığını ve sözleşme gereğince hak ettiği ücreti ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla icra takibine giriştiğini ve davalının yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan —- başlığını taşıyan—- sözleşmeden emlak kiralandığı takdirde senelik kiranın —–bedeli olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı ve belgenin taraflarca imzalandığı, bu belge ile davalı davacıya ücret ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Sözleşmenin TBK 520.maddesindeki simsarlık sözleşmesi olduğu ve hukuken tarafları bağlayıcı olduğu belgede adresi yazılı taşınmaz mal ile dava dilekçesindeki taşınmazın kiraya konu aynı taşınmaz olduğu, davalının —–yer alan iş yeri adresinin de davaya konu kiralık taşınmazın adresinin olduğu görülmektedir.
Simsarın borcu, müvekkili ile üçüncü kişiler arasındaki sözleşme kurulması imkanını araştırma her iki tarafı bir araya getirerek sözleşme yapılmasına aracılıktır. Yapılan bu iş karşılığında simsarın hakkı da ücret talep etmektir. Bu açıklamaların dışında sözleşme serbestliği sınırları içerisinde tarafların başka hususları kararlaştırması da mümkündür. Sözleşmede ; davalının taşınmazı kiralamak amacı ile gördüğü ,1 yıl içinde şahsı ortağı veya çalışanı bulunduğu şirket ,ortakları yada kan ve sıhri hısımları kiraladığı takdirde hizmet bedelinin ödeneceği taahhüt edilmiştir. Somut olayda tanık beyanı ve davalının ticaret sicil kayıtlarında yer alan iş yeri adresi ile de sabit olduğu üzere davalının gezip gördüğü bu taşınmazı şirkete ait işyeri olarak kiraladığı ve sözleşme gereği davacının hizmet bedeline hak kazandığı anlaşılmaktadır. Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —– dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline takibin —–asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.741,08 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 303,61 -TL harcın mahsubu ile bakiye 1.437,47-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 303,61 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 339,51 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 232,00 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 932,00 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021