Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/976 Esas
KARAR NO: 2021/475
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; —Tarihinde sürücü — idaresindeki —-çekici ve buna bağlı —- seyir halinde—–geldiğinde aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek —— istikametine gidişe göre yolun sağ tarafına doğru yoldan çıkarak yaya kaldırımı üzerinde bulunan —– içinde kaldırımda beklemekte olan yaya ——– aracının ön kısımlarıyla çarpması sonucunda çift taraflı, ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen bu kaza neticesinde yaya konumunda bulunan, müvekkillerinden—— vefat ettiğini, —- kaza sonrası ağır şekilde yaralandığını, ——- ağır yaralanması nedeniyle müvekkillerinin manevi açıdan mağdur olduklarını, söz konusu kazanın oluşumunda trafik kazası tespit tutanağında, ——- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan sürücülere ait asli kusurlardan 56/ 1-a “şerit izleme ve değiştirme kurallarını” ihlal ettiği gerekçesiyle kusurlu bulunduğunu, davaya konu trafik kazasında yaya kaldırımında bulunan otobüs durağında bekleyen, yaya konumundaki müteveffa —– müteveffa —-yaralı müvekkili — ve yakınları olan üçüncü kişi konumundaki müvekkili —- kazanın oluşumunda herhangi bir kusurları bulunmadığını, —– numaralı—— olduğunu, bu poliçede manevi tazminat talepleri —— teminatına dahil edildiğini, bu nedenle davalı —- meydana gelen manevi zararlardan —- limit ile sorumlu olduğunu, bu sebeple davalı —- davacı müvekkillerinin uğramış olduğu manevi zararın tamamından limit sınırları içinde sorumlu olduğunu, —- Vefatı Sebebiyle eşi —– genç yaştaki 3,5 aylık hamile eşini kaybetmesi nedeniyle derin üzüntü içerisine girdiğini, —- yaşamış olduğu ıstırabı tarif etmenin mümkün olmadığını, çocuğuna hamile olan,– çocuğunun annesi genç yaştaki hayat arkadaşını elim bir trafik kazasında kaybettiğini, müvekkilinin kaza sebebiyle kaybettiği eşinin ardından küçük kızı ile tek başına kaldığını ve tüm zorlukları tek başına yüklenmek zorunda kaldığını, her ne kadar müvekkilinin çektiği acıyı dindirmese de en azından bir nebze olsun hafifletebilmesi amacıyla eş —- çocuk —– tarifsiz bir acı içerisinde bulunduğunu, henüz — yaşında iken annesini böylesi elim bir kazada kaybettiğini, annesiz büyümeye mahkum kaldığını, üstelik yeni bir kardeş bekliyorken hamile annesinin hayata gözlerini yumması ile çifte üzüntü içinde olduğunu, bundan sonra yaşanacak tüm sevinç ve üzüntüleri annesiyle birlikte paylaşamayacağını ve onun manevi desteğinden yoksun kalacağını bilmekte olduğunu, bu durumun kendisi üzerinde yaratacağı psikolojik etkiyi de inkâr etmenin mümkün olmadığını, her ne kadar bu tarifsiz acıyı unutturamayacak olsa da, acısını bir nebze olsun azaltabilmek amacıyla Çocuk —- vefatı sebebiyle baba ——dindirilmesi en zor acılardan biri olan evlat acısına ne yazık ki çok acı bir şekilde tanıklık ettiğini, Birlikte yaşayacakları güzel günlerin hayalini kurarken, —- yaşındaki gözünden sakındığı oğlunu böyle elim bir kazada kaybetmiş olması, her ne kadar baba olarak yaşamakta olduğu ıstırabı dindirmeyecek olsa da psikolojik açıdan üzüntüsünü bir nebze olsun hafifletmek amacıyla —— derin üzüntü içerisine girdiğini, doğduklarından beri sürekli birlikte zaman geçiren müvekkilinin, kardeşi ——- elim bir trafik kazasında vefat etmesi dolayısıyla psikolojik çöküntü yaşamakta olduğunu, birlikte geçirdikleri kısacık bir hayattan sonra kardeşinin ömür boyu manevi desteğinden yoksun kalmış olan müvekkilinin acısını bir nebze olsun hafifletebilmek için —— ağır yaralanması sebebiyle, yaşamış olduğu ıstırabı tarif etmek mümkün olmadığını, müvekkilinin henüz —- yaşında, kısmi felçli hale geldiğini, yürüyemez ve kollarını hareket ettiremez halde olduğunu, ayrıca görme kaybı yaşamakta olduğunu, bu durumun hayatını ne kadar zorlaştırdığı ve kendisini manevi olarak ne derece yıpratmakta olduğu açık olduğunu, hayatının geri kalanı boyunca yaşıtlarının hep gerisinde olacak, her zaman eksik bir hayat yaşayacağını, bu sebeple müvekkilimin yaralanması sebebiyle uğramış olduğu manevi zararı her ne kadar hafifletmeyecek olsa da bir nebze dahi dindirebilmek için —- diğer davacı Baba —–yaşındaki kızının haftalarca nefes alabilmesini, gözünü açabilmesi ve bir kez daha baba diyebilmesi için başında beklediğini, uzun bir süre yoğun bakımda kalan küçük —- mucizevi bir şekilde hayata dönmesiyle büyük sevinç yaşadığını, ancak ne yazık ki meydana gelen trafik kazası sonucu kızı kısmi felçli durumda kaldığını, görme kaybı yaşamakta olduğunu, ailesinin geri kalanını bu feci kazada kaybeden —– geride kalan tek evladının kaza nedeniyle bu denli ağır bir şekilde yaralanmış olduğu düşünüldüğünde manevi acısını tarif edebilmenin kendi açılarından mümkün olmadığını, bu acıyı hayatı boyunca yaşayacak olan müvekkilinin acısını bir nebze olsun hafifletebilmek için —olmak üzere toplam—– manevi tazminat bedelinin temerrüt tarihi olan —– tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte, diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dâhil olmak üzere 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61, 2918 sayılı KTK’nın 88. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etme zaruretlerinin doğduğunu, müvekkillerinin müteveffalar ile yakınlıkları, davalı şirkete sigortalı ——- plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu oluşu, davalı sigorta şirketinin poliçe ile sağladığı teminat limiti, davacıların ve yaya konumunda bulunan müteveffaların kusursuz oluşu ve tüm diğer faktörler birlikte değerlendirildiğinde manevi tazminat bedellerinin, oldukça makul seviyede olduğunu, yine talep edilen manevi tazminat bedellerinin davacılar bakımından haksız bir zenginleşme sebebi oluşturmayacağını, davalı sigorta şirketini de fakirleştirmeyeceğini, çekilen acı karşılığında oldukça makul seviyelere denk geldiğini, davalı bakımından haksız ve fahiş bir talep olarak nitelendirilemeyeceği kanaatinde olduklarını, davalı —– teminat limitleri içinde ödeme yapmaları talebini içerir ihtarname — adet ekiyle birlikte iadeli taahhütlü usulde ——- tarihinde tebliğ edildiğini, Karayolları Trafik Kanunun 99 maddesinde; ‘Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde —– sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.’ denilmekte olduğunu, bu itibarla ihtarı —— tebliğ alan davalı sigorta şirketi Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesi gereği — iş günü içerisinde tarafımıza ödeme yapmayarak —– tarihinde temerrüde düştüğünü, —— tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile 2918 sayılı Kanunun 97’nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilerek;’Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç — içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir denildiğini, işbu değişikliğe göre, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, işbu başvurularının, davalı şirkete —tarihinde tebliğ olduğunu, davalı tarafından ise —– içerisinde başvurumuza talebimizi karşılar nitelikte bir cevap verilmediğinden ve ödeme yapılmadığından, ve uzlaşma sağlanamadığından,—– dolmasını müteakip işbu davayı açma zaruretimiz hasıl olduğunu tüm bu nedenlerle , fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile, — tarihli trafik kazası sonucunda, —- vefat etmiş olması sebebiyle eşi—- vefat etmiş olması sebebiyle babası—- ağır yaralanmış olması sebebiyle, kendisi için— olmak üzere toplam —– Manevi Tazminat bedelinin; temerrüt tarihi olan ——- tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faiz ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 61, 2918 sayılı KTK’nın 88/1 ve Türk Borçlar Kanunun 163/1 maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle; —— aktif ve pasifleri ile birlikte devralması suretiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde iki şirketin birleşmesi işlemi, —–tarihinde tescil edilmiş ve bu kapsamda —-olmaksızın infisah ettiğini, tescil ile birlikte —– tüzel kişiliği sona ermiş olduğundan, faaliyetine—- nezdinde devam edeceğini, müvekkili olan şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava konusu —- tarihinde meydana gelen kazaya karışan — plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde —-olduğunu, işbu poliçede kaza tarihi itibariyle maddi, bedeni talepler ayrımsız olarak ——-teminat ile sınırlı olduğunu, müvekkili olan şirketin nezdindeki poliçe sebebiyle başvuru sahibine karşı sorumluluğunun doğabilmesi sigortalı aracın kazanın oluşumunda kusurlu olmasına bağlıdır ve sorumlu olacağı miktar sürücünün kusur oranına göre belirlenmeli olduğunu, bu nedenle dava konusu olaya ilişkin ceza dosyası evraklarının dosyaya getirtilerek —– rapor alınmasını talep ettiklerini, davacı — sürekli malul olup olmadığının —– tarafından erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmeliğin dikkate alınarak tespit edilmesini talep ettiklerini, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik/ Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’ in 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe girmesi dolayısıyla, özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlükten kaldırıldığını, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’ in 15. “Kazanılmış Haklar” maddesinin, 2.Bendinde; Ancak, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen; “a) Süreli engelli sağlık kurulu raporlarına ilişkin yeniden sağlık kurum ve kuruluşlarına sevk işlemleri uyarınca düzenlenecek raporlar, b) Engelli sağlık kurulu raporlarına ilişkin ilgililer veya kurumlarca yapılan itirazlar, c) Hakkında engelli sağlık kurulu raporu düzenlenen kişi, vasisi veya kurumlarca yapılan yeni rapor başvuruları, kontrol muayeneleri, bu Yönetmelik hükümlerine göre sonuçlandırılır.” düzenlemesi getirildiğini, davacının ——-sevkinin sağlanarak, kazadan sonra gördüğü tedavilere ilişkin, teşhis ve tedavi dosyalarının da ikmal edilmek suretiyle; muayenesinin yapılması ve dava konusu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeni ile uğramış olduğu maluliyetin tespiti amacıyla Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliği’ne uygun olarak heyet raporu alınmasını talep ettiklerini, mahkeme nezdinde alınacak kusur raporu ile sigortalının kusurlu olduğunun tespiti halinde; manevi tazminat hesaplanırken sigortalı araç sürücüsünün kusuru, davacıların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmasının gerektiğini, aynı zamanda; manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, TBK’nun 56. Maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, MK`nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörüldüğünü, Borçlar Kanunun 56. Maddesi uyarınca hakim, özel halleri nazara alarak hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceğini, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceğini, manevi tazminatın ve kapsamının takdiri hakime ait olduğunu, ancak hakim, Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesinin açıklığından da anlaşıldığı gibi, bu takdir hakkını kullanırken özel durumları göz önünde tutarak hak ve nesafetle uygun bir miktara karar vermek durumunda olduğunu, nitekim bu hususta ——- “manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli; manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. “ denilmekte olduğunu, yine ——– maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. —- —– gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.” denmekte olduğunu, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davacıların toplam talep ettikleri tazminat tutarının fahiş olduğunu, tarafların ekonomik durumlarının, kusur durumlarının dikkate alınması gerekmekte olduğunu, müvekkili olan şirket dava açılmasına sebebiyet vermediğinden talep konusu edilen tüm fer’iler ve işbu dosyaya ait tüm yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce— davacıların sosyal ekonomik durumları araştırılmış— davaya konu — dava konusu kaza ile ilgili — poliçeye ait hasar dosyası,— davacı — tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasına ilişkin tüm tedavi evrakları, — dosyasında — tarihli maluliyet raporu, ——— ayrı ayrı celp edilmiş, kusur bilirkişisinden dava konusu uyuşmazlık yönünden denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce,—- talimat yazılarak davacı —- sevkinin sağlanarak —- tarihinde gerçekleşen dava konusu kaza nedeniyle uğradığı maluliyete ilişkin —- raporu düzenlenmesi istenilmiş ise de; talimat cevabında davacı — kontrollerine gitmediği için tekrar takibe alındığı, raporun düzenlenemediği bildirilmiş olup, mahkememizce aynı kazaya ilişkin— dosyasından celp edilen —–raporu, davanını mahiyeti itibariyle yeterli görülmüş, hükme esas alınmıştır.
Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından— tarihinde, dava dışı sürücü — sevk ve idaresinde bulunan, davalı sigorta şirketine ihtiyari mali mesuliyet poliçesi ile sigortalı — plakalı —–seyir hakimiyetini kaybetmesi sonucu, sağ ön kesimi ile —- bekleyen davacılar murislerine çarptığı, kazada davacılar murisleri—-çekicide bulunan yolcunun vefat ettiği, davacılardan — yaralandığı, davacıların,murisleri —vefatı ve davacı —- yaralanması nedeniyle manevi tazminat talepli iş bu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Davanın dayanağını oluşturan olay, ölümlü bir trafik kazasıdır.
TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2. maddesine göre, ölüm halinde, ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.
TBK’nın 56/2. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yapılan yargılama sonucunda tüm delillerin değerlendirilmesi neticesinde;—kapsamında; —– tarihleri arasında, sigortalı dava dışı şirkete ait çekicinin davalı sigorta nezdinde sigortalı olduğu, poliçede manevi tazminat klozunun bulunduğu— kombine tek —- poliçe limiti bulunduğu, manevi tazminat klozu içeren ve davalı sigorta şirketi’ne ——sigorta poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı olarak karıştığı trafik kazasındadavacılar murisleri — vefat ettiği, davacılardan —- yaralandığı, dava dışı sigortalı araç sürücüsü —- %100 oranında tam kusurlu olduğu, dosyadaki deliller, kazanın oluş şekli, kusur oranları, müteveffaların geride kalan eş, çocuk ve kardeşinin sosyal ve ekonomik durumları, davacı küçük —- maluliyet oranı, paranın satın alma gücü, vs. ve yukarıdaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde bakiye sigorta limiti de dikkate alınarak; davanın kısmen kabulü ile —– tarihli trafik kazası sonucu — vefatı nedeniyle davacı — davacı —– vefatı nedeniyle davacı— davacı — davacı — yaralanması sebebiyle davacı —- davacı — manevi tazminat olmak üzere toplam— manevi tazminatın— temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile —- tarihli trafik kazası sonucu — vefatı nedeniyle davacı —- davacı —-
— vefatı nedeniyle davacı —, davacı—
Davacı —yaralanması sebebiyle davacı —, davacı — manevi tazminat olmak üzere toplam —manevi tazminatın —- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-)Alınması gereken 49.183,20 TL nisbi harçtan başlangıçta alınan 3.244,73 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 45.938,47 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-)Davacılar tarafından yapılan 3.295,33 TL dava açılış masrafı ve 1.950,25 TL yargılama masrafından ibaret toplam 5.254,58 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 3.982,41 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-)Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesap edilen 53.050,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
5-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesap edilen 24.550,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.000,42 TLsinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 319,58 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-)Davacılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
8-)Davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair; davacılar vekilinin yüzüne, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2021