Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/971 E. 2021/632 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/971 Esas
KARAR NO: 2021/632
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/12/2019
KARAR TARİHİ: 06/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı —– davalı şirketin, taşıma işlerinin yapılması için anlaşma yapıldığını, anlaşma kapsamında davalı şirketin satın aldığı ürünlerin yurtdışından —– numaralı –düzenlenerek— gerçekleştirildiği, bu konşimentoya karşılık —bedelli faturaların düzenlendiği; malların —-bedelli faturaların düzenlenerek davalı şirkete gönderildiği: ancak bu faturalara karşılık — davalı şirket tarafından ödenmediği, söz konusu alacağın, —– davacı şirkete temlik edildiği; davacı şirket tarafından icra takibi başlatılmış ise de davalı tarafın hukuksuz ve mesnetsiz itirazı ile takibin durdurulduğu öne sürülerek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,– —- sayılı dosyalarında icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; davalı borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
—— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; davalı borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından kök alınan raporda ,”Davalı yanın ticari defterleri ibraz edilmemiş olup, Davacı yanın —–yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde olduğunu, davacı tarafın incelenen — karşılaştırması sonucu, —- hariç tutarındaki — faturanın her iki tarafça beyan edildiğinin anlaşıldığı, yapılan hesap incelemesine göre, dava dışı —– hesaplarda tutulduğu, davacı dışı şirket ticari defterlerindeki kayıtlarla örtüşen muavin kayıtlarının — hesaba ilişkin —- sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin dayanağı faturaların —-dava dışı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı dışı şirket ticari defterlerindeki kayıtlarla örtüşen —hesaba ilişkin muavin kaydının—– Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin dayanağı faturaların dava dışı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dava dışı/temlik veren şirketin usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu; dava konusu icra takiplerinin dayanağı faturaların, dava dışı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu; dava dışı şirket ile davalı şirket tarafından beyan edilen —— birbiriyle örtüştüğü, dava dışı şirket ticari defterlerinde kayıtlı tüm faturaların ilgili formlarla beyan edildiği, dava konusu icra takibinin dayanağı faturalar karşılığında mal veya hizmet verildiğinin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu, davacı tarafın kabulündeki davalı ödemeleri de dikkate alındığında, — takıp tarihi itibarıyla davacının/temlik alanın, davalıdan —— alacakLI olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından alınan ek raporda özetle; “Tasfiye halindeki———tebliğe uygun şekilde e defter olarak defterlerinin tutulduğu, —– yıllarına ait ticari defterlere ilişkin mükellefiyetlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmiş olduğu, —- yılına ait yevmiye defteri incelendiğinde, — uygun olarak tam ve eksiksiz yerine getirilmemiş olduğu,—— Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibini dayanağı faturaların dava dışı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun görüldüğü, fatura satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli olmadığı, akdi ilişkiyi ve mal veya hizmet verildiğini ispat yükünün faturayı düzenlen taraf olduğu, dava dışı şirket ile davalı şirket ticari defterlerindeki kayıtların birbiri ile örtüştüğü, faturalar karşılığında mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükünü davalı şirket tarafından beyan edilen — birbiri ile örtüştüğü, dava dışı şirket ticari defterlerinde kayıtlı toplam —– ilgili formlarla beyan edildiği, dava konusu takibin dayanağı faturalar karşılığında mal veya hizmet verildiği ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu, dava dışı şirketin defterlerinde kayıtlı ödemelerde davalı şirket ticari defterlerinde —– bir kayıt olsada bu kayda ilişkin muhasebe belgesi sunulmadığından hesaplarda dikkate alınmadığı, davacı tarafın kabulündeki davalı ödemeleri dikkate alındığında —- esas sayılı takip dosyası üzerinden, —- sayılı takip dosyası üzeriden alacaklı olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Dosyanın tetkikinde davacının dava dışı— şirketin davalıdan olan alacağını—- tarihinde temlik aldığı, temlikin yasal geçerlilik şartalırına haiz olduğu, davacının dava açmak için aktif husumetinin bulunduğu görülmüştür.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın ve dava dışı şirketin incelenen defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, davalı şirket ile alacağı temlik eden dava dışı —–HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.—— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı, kaldıki davalı tarafın dava dışı temlik veren tarafından kesilen faturaları vergi dairesine BS formu ile bildirdiği dolayısıyla hizmet aldığını beyan vermekle kabul ettiği birlikte değerlendirildiğinde usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur. Davaya konu takiplerden — üzerinden—— üzerinden olduğu dukkate alınarak harç hesaplaması dava açılış tarihindeki —- değeri üzerinden, vekalet ücreti ise karar tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanmıştır.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen KABULÜ ile,
1-A-Davalı takip borçlusunun —– takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile; takibin aynen devamına, kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren kamu bankalarının aynı yabancı para türünden —- mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanmasına,
-Kabulüne karar verilen alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca, takibe konu alacağın —- karşılığı üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine
B-Davalı takip borçlusunun — sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin —– asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 2.717,46 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harc ile 634,98 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.038,08‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin nispi harç ve 634,98 olmak üzere toplam 723,78 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 276,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.076,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 7.288,06 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —- Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2021