Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/969 E. 2022/216 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/969 Esas
KARAR NO : 2022/216

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ———-istikametinde seyrederken tek taraflı — kazası geçirdiğini, bu kaza da müvekkilinin eşi ve iki çocuğu vefat ettiğini, mezkur kazada müvekkilin eşi ve çocukların maktullerin mirasçılarına—— çıkarıldığı, müvekkillerin murislerinin mirasçıları olduğunu, müvekkillerinin murislerinden olan miraslarını red etmediğini, davalı—-senedi olduğunu, —– borcunu ödemesi gerektiğini, bu borçtan davacı mirasçıları sorumlu tutacaklarını beyanla ellerindeki bedelsiz teminat —– sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibine başlatıldığını, takibe kona kambiyo senedin senet vasfı şartları olmayan bir senet olduğunu, murisin —-senet verme gibi bir durumu vaki olmadığını, —- verdiğine dair ve bunun senede bağlanmasına dair bir ödeme ve havale yazılı belgesi bulunmadığını, davalı—– anlaşmalı ve muvazaalı ve hileli bir şekilde bedelsiz olarak boş senedi doldurarak senedi geçerli hale getirerek icra takibine koyarak müvekkilin ağır surette tüm mal varlıklarını haciz ve satış tehdidi ile karşı karşıya bıraktığını, müvekkilinin ve davacı küçük kızları —–dava konusu senetten haberi olmadığı için imzanın eşi murise ait olup olmadığından emin olmadığından dolayı, senetteki imzanın murise ait olup, olmadığının incelenmesinin gerektiğini, tüm bu nedenlerle müvekkillerinin alacaklı davalılara borçlu olmadığının tespit edilmesine, —– dosyasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, icra dosyasına tahsilat yapılması halinde işbu satış bedellerinin alacaklı davalıya ödenmesinin dava sonunu kadar durdurulmasına yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu ——-, bulunması gereken zorunlu unsurları taşıdığından geçerli olduğunu, senetteki imzanın borçluya ait olup olmadığı hususunda —— inceleme yapılmadığını, davacının imzaya itirazları gerçeği yansıtmadığını, ——, davacının tüm iddiaları asılsız olup bu iddialarını ispat yükümlülüğü kendisinde olduğunu, davacının iddiasının ne olduğu yani senedin —– olarak mı yoksa açık—- olarak mı verilmiş olduğu beyanlarından anlaşılmadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök ve ek raporda özetle; İnceleme konusu——- atılmış imzâlar ile ——- ait mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; başlangıç hareketlerinde——— farklılıklar görüldüğü bunun yanı ——– alışkanlıkları yönünden de—- bulunduğu, atfen atılmış imzalar serbest taklit yöntemi ile atıldığı, inceleme konusu belgede— atfen atılmış imzalar ile—- gönderilen karşılaştırma imzaları da göz önüne alınarak yapılan karşılaştırmada; başlangıç hareketlerinde ve —-kısmi benzerlikler, bitiş hareketlerinde, farklılıklar görüldüğü, genel kabul görmüş —– unsurlarından; — derecesi, alışkanlıklar,——-; inceleme konusu belgede——–atfen atılmış imzaların elde mevcut—-imzalarına benzerlik göstermediği, dolayısıyla inceleme konusu belgedeki imzaların —- eli ürünü olmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir—
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir —-
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki —– davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır .
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya ———– yer alan imzanın kendisine ait olmadığının iddia edilmesi halinde çözümü —- gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli —— —- ortamında,—– ve o incelemenin gerektirdiği —– kullanılarak, —- yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve — denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin —- diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim—- sayılı kararında da benimsenmiştir.
Davacı tarafından gösterilen deliller toplanmış, müteveffanın bono tarihine en yakın imza örnekleri getirtilmiş, müteveffa dava konusunun uzmanlık alanına girmesi nedeni ile bilirkişiden rapor tanzim edilmesi istenilmiş, bilirkişi tarafında verilen raporda bono üzerinde yer alan imzanın müteveffanın el ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
Dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporu , birarada değerlendirildiğinde öncelikle davalı ——— Sayılı dosyasının mahkememiz dosyası yönünden derdestlik teşkil edeceği yönündeki itirazları ; her iki dosyasının dava konusu itibariyle farklı talepler içerdiği ve davacı yanın söz konusu bonoya yönelik menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetildiğinde davalının derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir. Davaya konu bono üzerindeki imzanın davacı tarafın murisinin el ürünü olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğu ayrıca Yargıtay temyiz yolundan onanarak geçen —-. Sayılı dosyasında da davaya konu —- imzanın davacıların murisine ait olmadığı dosyaya mübrez bilirkişi raporu uyarıncada sabit olmakla davacı tarafın, davalı takip alacaklısına karşı sorumlu olamayacağı kanaatine varılarak, usul ve yasaya uygun olarak hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının menfi tespit talebi yönünden davanın kabulü yolunda karar vermek gerekmiştir. Davaya konu uyuşmazlık —- tabi davalardan olmadığından; zorunlu yargılama gideri niteliğinde bulunan — ücretinin, davacı taraftan tahsili ile hazineye irat yazılması gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacılarının davasının kabulü ile, —– Sayılı takip dosyasına konu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE
2-Karar harcı 27.324,00 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 6.831,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.493‬,00 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 6.831,00 TL peşin harç olmak üzere toplam 6.875,4‬0 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.617,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerl—– göre belirlenen —— nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7—– arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.