Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/964 E. 2022/757 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/964 Esas
KARAR NO: 2022/757
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/12/2019
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, ——, davalı şirketin farklı tarihlerde müvekkili firmadan havuz malzemeleri ve ürünleri satın almış olduğunu, davalı şirketin bakiye borcunu ödemediğinden aleyhine——- dosyasından icra takibi başlatılmış olup, davalının itirazı neticesinde takibin durmuş olduğunu, her ne kadar davalı firma borcunun olmadığını ileri sürerek takibe itiraz etmiş ise de bu itirazın gerçeğe aykırı olduğunu, davalı şirketin farklı tarihlerde müvekkili firmadan ——- satın almış olup, davalının satın almış olduğu malların, fatura ve sevk irsaliyelerinde açıkça görülmekte olduklarını, dilekçe ekinde sunduklarını beyan ettiği cari hesap ekstresinden de görüldüğü üzere davalı şirketin bakiye borcunu ödememiş ve aleyhine icra takibi yapılmış olup, davalı ile yapılan arabuluculuk görüşmesinin de sonuçsuz kaldığını iddia ederek, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takip konusu borç olan——- takip tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı yan arasında yapılan ticaret, mal alım satımına dair olup, müvekkili şirketin davacı yanın——- bulunan deposundan havuz bakımında kullanılan ——- kullanılan nem alma cihazlarını satın almış ve bunların bedellerini davacı tarafa ödemiş ve bu durumun ticari defterler ve banka dekontları ile sabit olduğunu, taraflar arasında yapılan son ticari ilişkinin nem alma cihazları üzerine olup, müvekkili tarafından satın alınan nem alma cihazlarının parası ödenmiş olduğunu, satın alınan nem alma cihazlarının ayıplı olduğu, cihazların kullanımı ile birlikte ortaya çıktığını, bu cihazlar davacı tarafın teknik servisince tamir edilmeye çalışıldıysa da cihazların arıza vermeye devam etmiş ve kullanılamamış olduklarını, bu durum üzerine davacı tarafça ayıp giderilmek istenmiş ve müvekkil şirkete eski bozuk cihazın değişimi için yeni bir nem alma cihaza gönderilmiş olduğunu, yeni cihaz değişim üzerine gönderilmiş olup taraflar arasında yeni bir alım satım ticari ilişkisi kurulmamış olduğunu, Yeni bir ticari ilişki olmamasına rağmen davacı tarafça müvekkile fatura kesilmiş olup, ayrıca ayıplı cihazın garanti kapsamında yapılan arıza onarımları için de fatura kesilmiş olduğunu, müvekkili şirketin, iş bu yeni cihaza dair faturanın ve garanti kapsamında olmasına rağmen arıza onarım faturalarının neden kesildiği yönünde şirket yetkilileri ile yapmış olduğu görüşmede; kendisine hata olduğu ve müvekkilince kendilerine iade faturası kesildiği halde durumu düzelteceklerinin söylendiğini, müvekkili şirketin iade faturasını kesmiş davacı tarafa göndermiş ancak davacı tarafın ticari defterlerine bu faturaları işlememiş olduğunu, bu durumun üzerine taraflar arasındaki ticari ilişkinin tamamen sona erdiğini, müvekkilinin, yukarıda detaylıca belirtilen iade faturasına konu olay öncesinde davacı tarafa olan bütün borcunu ödemiş olup, İki şirketin de ticari defterleri incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, davacı yan ile müvekkili arasında müvekkilinin borçlu olduğu iddia olunan, mal aldığı söylenen dönemde taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki kurulmamış, mal alım sözleşmesi yapılmamış olduğunu, icra takibine konu cari hesap özetleri üzerinden taraflar arasında herhangi bir mutabakatın söz konusu olmadığını, cari hesap özetinde belirtilen ve icra takibine konu edilen bir alacak/borç ilişkisinin taraflar arasında bulunmamakta olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi tarafından ya da müvekkili şirket bünyesinde çalışan bir işçinin ——- davacıdan mal alımına dair bir sevk İrsaliyesi ya da fatura da bulunmamakta olup, müvekkilinin bütün borcunu ödedikten sonra aralarında iş ilişkisinin kurulduğunu gösterir herhangi bir belgenin de mahkemeye sunulmamış olduğunu, taraflar arasındaki ticari defterlerin incelenmesi ile birlikte müvekkili şirketin davacı yana herhangi bir borcu olmadığı, aksine alacaklı olduğunun açık bir şekilde ortaya çıkacağını savunarak, mahkeme yetkisine itiraz ettiklerini dosyanın yetkili ——gönderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle,———— Sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konusu ——–Sayılı dosyası iesas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce davalı tarafın defterlerinin incelenmesi için ——- Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış talimat mahkemesine sunulan rapor ile dava dosyası ile davalı şirketin ticari defterler üzerinde yapılan incelemelerde, davalı şirketin ticari defterlerine göre, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve bu ticari ilişkiye istinaden takip tarihi itbariyle davalı şirketin davacı şirkete bir borcunun olmadığı, aksine davalı şirketin bakiye ——–tutarında davacı şirketten alacağının kayıtlı olduğunun tespit edildiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı defterlerinin incelenmesi için inceleme günü tayin edilmiş, alınan bilirkişi raporu ile davacı ——görüleceği üzere, davacı şirketin ticari defter kayıtları itibarıyla davalı şirketten—– asıl alacaklı durumda bulunduğu, talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda yer alan—- üzerinden yapılan tespitlere göre ise, davalı Şirketin davacı şirketten—– asıl alacaklı durumda bulunduğu tespitine yer verilmiş olup, bu durumda taraflar arasında —– mutabakatsızlık bulunduğu, tarafların—— karşılaştırmalı olarak incelendiğinde; tarafların —– alacak/borç Bakiyesinde mutabık oldukları, bir diğer değişle —-öncesinde gerçekleşmiş ticari işlemlerinde aralarında mutabakatsızlık bulunmadığı, taraflar arasındaki——– mutabakatsızlığa sebebiyet teşkil eden işlemlerin———-tarihi ve sonrasındaki işlemlerden kaynaklandığı, dosya kapsamı incelendiğinde, dosyada muavin hesap ekstreleri dışında herhangi bir dayanak belgenin yer almadığını, gerekli tespitlerin yapılabileceği ve hangi kayıtlara itibar edileceğinin belirlenebileceği ve buna göre de hükme ve denetime elverişli ek rapor hazırlanarak taraflar arasındaki borç/alacak vaziyetinin ve miktarının tespit edilebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —– tarihli bilirkişi ek raporu ile davalı tarafından mutabakatsızlık kalemlerine ilişkin olarak sunulan fatura suretlerinin, fatura içeriği ürünlerin davacı şirkete teslimini kanıtlamaya elverişli olmadıkları, ortaklar tarafından ödendiği şeklinde yapılan ödeme kaydının —— nitelikli bir belge ile dayanaklandırılmadığı görülmekle, davalının defterlerinde davacı adına borç kaydı yapılan bu kayıtlara, davacı tarafından örnekleri tarafımıza sunulan, asılları ise dosyaya sunulacak sevk irsaliyeleri üzerinde yer alan——-, konu irsaliyeler içeriği malların davalı şirkete teslimini kanıtlamaya elverişli olup, olmadığının tespit ve takdirinin mahkemeye ait olduğu, fatura dayanağı işbu sevk irsaliyelerin içeriği mallarla birlikte davalı şirkete teslim edildiğinin kabulü halinde, davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği asıl alacağının ——olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan—- tarihli bilirkişi ek raporu ile ——olabileceği yönünde görüş ve kanaat belirtilmiş olup, dosya Kapsamı incelendiğinde——- tarihli ek rapor sonrasında davacı tarafça gerek davalı tarafça dosyaya yeni bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, davacı tarafça daha önce suretleri sunulan belgelerin asıllarının sunulmuş olmasının ek raporda yer verdiğimiz tespit ve kanaatlerini değiştiremeyeceği, davacı tarafından sunulan ve davalı şirketçe itiraz konusu yapılan sevk irsaliye asılları üzerinde yer alan teslim şerhlerinin, irsaliye içeriği malların davalı şirkete teslimini kanıtlamaya elverişli olup, olmadıklarının tespiti uzmanlık alanım dışında kalmakta olduğu gibi, bu belgelere ilişkin yapılacak tespit ve takdirinin sayın mahkemeye ait olabileceği yönündeki görüş ve kanaatimiz—— raporda belirtildiğini, —– tarihli ek raporda değiştirilecek bir hususun olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Somut olayda davacının mal teslimini ispatlaması gerektiği ,davalı vekili cevap dilekçesinde ”Havuz bakımında kullanılan kimyasal malzemeler ve kapalı havuzlarda kullanılan nem alma cihazları satın almış ve bunların bedellerini davacı tarafa ödemiştir. Ticari defterler ve banka dekontları ile bu durum sabittir. Taraflar arasında yapılan son ticari ilişki nem alma cihazları üzerindedir. Müvekkil tarafından satın alınan nem alma cihazlarının parası ödenmiştir. Satın alınan nem alma cihazlarının ayıplı olduğu, cihazların kullanımı ile birlikte ortaya çıkmıştır. Bu cihazlar davacı tarafın teknik servisince tamir edilmeye çalışıldıysa da cihazlar arıza vermeye devam etmiş ve kullanılamamıştır. Bu durum üzerine davacı tarafça ayıp giderilmek istenmiş ve müvekkil şirkete eski bozuk cihazın değişimi için yeni bir nem alma cihaza gönderilmiştir. Yeni cihaz değişim üzerine gönderilmiş olup taraflar arasında yeni bir alım satım ticari ilişkisi kurulmamıştır. Yeni bir ticari ilişki olmamasına rağmen davacı tarafça müvekkile fatura kesilmiştir. Ayrıca ayıplı cihazın——-kapsamında yapılan arıza onarımları için de fatura kesilmişti.” şeklinde beyan da bulunduğu ticari ilişkiyi ve malın kendisine teslimini kabul ettiği, her ne kadar malın ayıplı olduğunu beyan etse de ayıba ilişkin bir ihbarda bulunmadığı mutabakatsızlığın bu iade fatura nedeniyle yaşandığı, davalının malın ayıplı olduğunu ispata yönelik bir delil sunmadığı tüm dosya kapsamı hesaplamalara ilişkin usul ve yasaya uygun bilirkişi raporları hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABULÜNE,
2-Davalının——– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının —– asıl alacak üzerinden iptaline, takibin aynen devamına,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.040,40 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 390,62 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.649,78 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 390,62 TL peşin harç ve 6,40 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 441,42 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 191,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.091,75 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %92,36 oranında olmak üzere 1.008,34 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 2.472,53 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranı gözetilerek 100,85 TL tutarlı kısmının davacıdan, bakiye 1.219,15 TL tutarlı kısmının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/11/2022