Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/953 E. 2022/574 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/953 Esas
KARAR NO : 2022/574

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 13/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına taraflarınca, davalı—– tarihleri arasındaki —- ilişkin olarak —işlenmiş yasal faizi ile birlikte, ——ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiğini, ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuk şartının yerine getirildiğini ve arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlanmış olduğunu, müvekkili firma ile davalının, davalıya ait —– ilişkin olarak— satış gerçekleştirilmesi konusunda anlaşmış olduklarını, fakat müvekkili firmanın, borçludan —— tutarındaki cari hesap alacağının tahsilini sağlayamamış olduğunu, davalı tarafından ödemeler yapılmadığı gibi başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz edilmiş olduğunu, davalının bu tutumunun — firmanın ticari hayatını zedelemekte ve sekteye uğratmakta olduğunu, takibe konu olan alacak kesilen faturalara dayalı cari hesap alacağı olup, bu faturanın tarafların ticari ilişkileri neticesi ile ticari iş kaynaklı alışveriş nedeni ile usulüne uygun olarak hazırlanmış olduğunu, söz konusu alacağın İikit olduğunu, davalı borçlunun ödeme emriyle kendisinden istenilen alacak bakımından borçlu olduğunu tüm unsurlarıyla bilmekte olduğunu, takibin haksız olarak durdurulmasına sebebiyet veren borçlunun, müvekkilinin alacağına ulaşmasını güçleştirdiği ve süreci uzattığı için mahkeme tarafından bu mesnetsiz iddiaların reddedilip borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını, keza TTK. 1530/4 maddesi gereğince asıl alacağa işlemiş faizin de hak ve hakkaniyet adına kabulü gerektiğini iddia ederek, davalı borçlunun haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—- davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——— dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından 03.10.2019 tarihli itiraz dilekçesiyle borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
TBK’nın 89. maddesi gereğince, borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir ve aksine bir anlaşma yoksa; para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Her ne kadar davalı taraf icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazda bulunmuş ise de alacaklı davacının TBK 89. Maddesine göre kendi yerleşim yeri mahkemesinde takip yapabileceği dikkate alınarak davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davalı tarafın şirket——— bulunduğundan davalının ticari defter ve belgelerinin defterlerinin incelenmesi için ve fatura üzerindeki imza ve kaşenin şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususlarında isticvap edilmek —— talimat yazılmış, davalı tarafça defter ve belgelerini ibraz edilmediğinden ve isticvap için çağrıldığı duruşmaya katılmadığından talimatlar bila ikmal mahkememiz iade edilmiştir.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için bilirkişi tarafından hazırlanan raporda ,”Davacı yanın —– yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, dosya kapsamı ve davacı ——defterleri üzerinde yapıları incelemeler sonucunda, davacı şirketçe davalı firma arasında yazılı bir sözleşmeye dayalı olmaksızın gerçekleşen ticari ilişki kapsamında, siparişine konu malların bedellerine istinaden, davacı şirketin davalı firmaya——————– yoluyla davalı firmaya ———olarak teslim ettiği görülmüş olup, söz konusu kayda konu çeklerin —– davacı yanca bilirkişi incelemesine sunularak rapor ekinde dosyaya kazandırdıklarını, davacı şirketten ciro yoluyla alınan ———– çeklerine —— olarak, davalı firmanın davacı şirketin siparişine konu mallara ilişkin olarak———–tutarlı faturayı düzenleyerek davacı şirkete içeriği mallarla birlikte teslim ettiği, davalı firmaca davacı şirkete gerçekleştirilen mal satışı sonucunda düzenlenen bu faturanın davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarında davalı firmadan olan—— alacağından mahsup edilmek suretiyle kayıt altına alındığı ve bu kayıtlar sonucunda; davacı şirketin davalı firmadan;———- alacağı bakiyesinin kaldığı ve bu bakiyenin davacı şirket ticari defter kayıtlarında davalı adına oluşturulmuş———verilen sipariş ——— hesabında davalıdan avans alacağı olarak ——- devir edildiğinin tespit edildiği, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında davalı firmaya ait başkaca bir mal satış faturası kaydına rastlanılmamış olup, davacı şirketin davalı frmadan 193.210,00 TL avans alacaklısı durumunda bulunduğu, sonuç olarak; Davacı şirketin—- işlemiş faiz olmak üzere toplam 204.882,00 TL alacak talebi üzerinden harçlandırarak İtirazın İptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; davacı şirketin davalı yandan ciro edilen avans çekler bakiyesine dayalı açık—- bakiyesinden kaynaklanan talebi gibi —— asıl alacağı bulunduğu, takip öncesi temerrüt oluşup, oluşmadığı, davacı şirketin takip öncesine ilişkin olarak temerrüt faizi talep edip edemeyeceği hususlarının hukuki değerlendirmeyi gerektirdiğini, hesaplanan işlemiş faizin 11.834,11 TL olabileceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Dava dilekçesinde alacağın kaynağı cari hesap ilişkisi olarak gösterilmiş ise de mahkememizce alınan bilirkişi raporundan uyuşmazlık konusu alacağın kaynağının davacı—– davalıya avans olarak verildiği yazılı olan —— vade tarihli ,——— tutarlı çek ————- tutarlı çek olduğu tespit edilmiştir. İcra dosyası ve dava dilekçesinde ilgili çeklere herhangi bir atıf yapılmadığı görülmüştür. Davacı tarafça yukarıda bahsedilen üç çekin toplam bedelinden davalı tarafından davacı tarafa kesilen———— bakiye için takip başlatıldığı görülmüştür.
Çek bir ödeme aracı olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyle verilir. Davacı yanca dava konusu çekin avans çeki olarak verildiği bilirkişi raporu ve davacı yan beyanları ile sabit hale gelmiş olup, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından avans çeki iddiasının usulüne uygun delillerle ispat edilmesi gerekmektedir —-
TMK.’nun 6.maddesi gereğince “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Dosya kapsamına göre davacının ilgili çekleri davalı tarafa avans olarak verdiği hususunu ispatlar nitelikte bir delil olmadığı, taraflar arasında da —– verileceğine ilişkin bir sözleşme bulunmadığı, davalı tarafından davacıya fatura kesilmesinin söz konusu ——- çeki olduğu hususunu ispat etmeyeceği, mevcut dosya kapsamına göre davacının iddialarını ispat edemediği anlaşıldığından ve dava dilekçesi davacının aynı zamanda yemin deliline de dayandığı görüldüğünden davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış davacı taraf yemin deliline dayanmayacağı yazılı olarak beyan etmiştir. Hal böyle olunca davacı taraf usulüne uygun delilerle davasını ispat edemediğinden davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı —— davacı tarafça peşin olarak yatırılan——- harcın mahsubu ile artan ——–harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —– uyarınca ——- bütçesinden ödenen —– arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.