Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/951 E. 2020/645 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/951 Esas
KARAR NO : 2020/645
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 01/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı 3. Kişi —- plakalı araç tarafından —- tarihinde —– Plakalı araca çarpmak sureti ile maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu —– plakalı araçta meydana gelen hasar onarım bedeli alacağı, araç sahibi 3. Kişi——tarafından Müvekkili ——- Temlik edildiğini, kaza sonucu müvekkilinin aracında değer kaybının meydana geldiğini, söz konusu değer kaybı alacağı için şimdilik haklar saklı kalmak kaydı ile —— değer kaybı bedeli ödenmesi gerektiğini, kaza sebebi ile müvekkilini aracında maddi hasar meydana geldiğini, söz konusu hasarın ——eksperi tarafından yapıldığını, buna göre toplam hasar tutarının —– olduğunu, bu hasar alacağı için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik —– ödenmesi gerektiğini, hasar bedelinin ve değer kaybının tespitinin sağlanabilmesi çin——Tarafından eksperlik hizmeti alındığını, bu hizmet için——-ödeme yapıldığını, kaza sebebi ile oluşan hasar onarım için ticari işlerde kullanılan en yüksek temerrüt faiz oranı üzeriden ve kaza tarihinden, kabul görmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalında tazmini ile Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —– tarihinde sürücü —- sevk ve idaresindeki —— plakalı aracın seyir halinde iken ——– plaka sayılı aracın çarpması neticesinde maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, dava dilekçesinde aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirket nezdinde sigortalı —— plakalı aracın herhangi bir kusuru bulunmadığını, dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen —– Plakalı aracın müvekkil şirket tarafından ——— ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece müvekkili şirketin sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde teminat ilimi ile sorumluluğunun bulunmadığını, meydana gelen kazaya ilişkin kusur durumu incelendiğinde sigortalı aracın kusurunun bulunmadığını, dolayısı ile herhangi bir tazminat alacağının oluşmadığını, beyan ile davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile araçta oluşan değer kaybı, hizmet faturası, ekspertiz ücreti ve sair giderlerin tahsili amacı oluşan zararın tazminine ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.
Dava dışı araç sahibi ile davacı arasında yazılı olarak yapılan temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca dava dışı araç sahibinin aracının hasara uğraması nedeni ile davalıdan talep edebileceği hasar ve değer kaybı alacağı davacıya temlik edilmiştir. Bu nedenle dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi alan davacı, taraf sıfatını da kazandığından bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahiptir.
2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü yer almaktadır. Somut olayda trafik kazası ——tarihinde gerçekleşmiş olup dava —— tarihinde açılmış olduğundan davalı yanın zamanaşımı defi reddedilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ———-
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir ——-
Türk Ticaret Kanunu’nun 1409. maddesine göre de oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğundan kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ZMSS Genel Şartlarına ve 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Davalı ——–dava dışı —— plakalı araca çarpan —- plakalı aracın ———— tarihleri arasını kapsamaktadır. Kaza—– tarihinde gerçekleşmiş olup davacı tarafından davalı sigorta şirketine —– tarihinde ihtar gönderildiği, ihtarın —– tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği ve ihtarda davalı tarafa ödeme için 15 gün süre verildiği, davalı tarafın ise ——-tarihinde temerrüde anlaşılmıştır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenmiş, tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmıştır.
Dava konusunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi raporunda “Kusur yönünden dava konusu —– plaka sayılı otomobil sürücüsü —- kusursuz olduğu, Davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü —- plaka sayılı araç sürücüsü —– %100 oranında kusurlu olduğu, Hasar yönünden dosya kapsamında —– plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihi ile geçerli olmak üzere ——- bulunduğunu, Hasar tespiti ile—- tutarındaki fatura fotokopisinin bulunduğu, dava konusu —- plaka sayılı araçta meydana gelen toplam hasar tutarının kaza tarihi itibari ile serbest piyasa koşulları ile —-olabileceği, Değer kaybı yönünden dava konusu araçta değer kaybı oluşabilme şartlarının oluşmadığı” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte, sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK’nın 99/I. maddesi hükmü uyarınca, sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise zararın tamamı için dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Zarar gören, talebine ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına ———— Bu sebeple davacı tarafın faiz talebinin taleple bağlı kalınarak verilen 15 günlük sürenin bitmesinden itibaren yasal faiz olarak işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; —— hasar bedelinin temerrüt tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek Yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Değer kaybına ilişkin talebin reddine,
3-Karar harcı 768,77 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,56 TL harcın ve 106,81 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 576,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 85,56 TL peşin nispi harç, 106,81 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 236,77 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 65,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 354,00 TL Ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.319,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.318,33 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 10,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——–Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2020