Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/944 E. 2021/72 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/911 Esas
KARAR NO : 2021/63
DAVA : Menfi Tespit (Kira)
DAVA TARİHİ : 14/03/2013
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kira) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı vekili, davalı tarafından, müvekkili ——- dosyasıyla icra takibi başlatıldığını; takip dayanağı senetleri gerektirecek hiçbir akdi ilişkinin bulunmadığını; davacının akli melekelerinin tam yerinde olmadığını; senet düzenlemeye ehliyetinin bulunmadığını; davalının onu ameliyat ettireceğinden bahisle hile ile aldatarak bu senedi aldığını belirterek; davalıyı —— şikayet ettiklerini de beyan etmiş; senetlerden ötürü davacının borçlu olmadığının tespitine ve davalıdan % 40 oranında haksız icra takip tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davacı yargılama esnasında ölmüş bulunup; mirasçıları vekil tayin ederek davaya devam etmişlerdir.
Davalı vekili dilekçesinde özet olarak; iddiaların doğru olmadığını; davacı tarafın şikayeti ile başlayan savcılık soruşturmasının takipsizlik ile sonuçlandığını; davacının ehliyetli olduğunu, müvekkiline de borçlu bulunduğunu, senedin bedelsiz olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, — tanzim, — vade tarihli — bedelli senet ve — tanzim, —- vade tarihli — bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
———görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 190. maddesi ve Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190). Bu nedenle ispat külfeti öncelikle davacıdadır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo Taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 691/1.maddesi). Bonoda şekil şartları TTK’nun 688.maddesinde sayılmıştır.
Senetlerin ihdas bölümünde malen ya da nakden kaydı yazılmışsa bu kayıtlara uyulması gerekmektedir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili anlamına gelir ve ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden savını ispat etmelidir.———— Dava konusu senedin ihdas nedeni bölümünde malen kaydı bulunduğu halde, davalı dosya kapsamındaki ve ceza dosyası kapsamındaki beyanlarında davacıların murisi —– borç verdiğini beyan ettiği , böylece senet metnini talil etmiş olduğundan ispat külfetini üzerine aldığı, ancak dosya kapsamı incelendiğinde müteveffa —- ile davalı arasındaki borç ilişkisini ispatlayan herhangi bir delinin davalı tarafça sunulmadığı görülmüştür. Her ne kadar davalı taraf müteveffanın imzasının yer aldığı taahhütnamede davaya konu senetlerin teminat senedi olarak verildiği iddiasına dayanmış ise de; taahhütname içeriği incelendiğinde teminat senedi olduğu iddia edilen senetlerin —- tarihli toplam — senetler ” şeklinde belirtildiği davaya konu senetlerin ise ———-bedelli senetler olduğu, taahhütnamede yer alan senet tarihlerinin örtüşmediği, bu haliyle imza incelemesi yapılmasının gerekmediği, davalının iddiasını ispata yarar delil olarak değerlendirilemeyeceği kanaati ile davanın kabulü yolunda karar vermek gerekmiştir.
İİK. 72/5 maddesine göre; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır.
Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacılar, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle de davacı tarafın kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile;
-Davacıların —- dosyası ile icra takibine konulan — tanzim, – vade tarihli — bedelli senet ve — tanzim, — vade tarihli —–bedelli senet nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2- davacıların kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 17.077,50 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.269,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.808,10 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 24,30-TL başvurma harcı, 4.269,40 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 4.293,70 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 198,40 -TL tebligat ve müzekkere gideri yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 25.950,000-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacılar —— davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/01/2021