Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/938 E. 2020/318 K. 06.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/938 Esas
KARAR NO: 2020/318
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 09/12/2019
KARAR TARİHİ: 06/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan sigorta şirketine ——– plaka sayılı aracın davalının maliki/işleteni olduğu——— plaka sayılı aracın %100 kusuru ile çarpıp kaçarak sebebiyet verdiği kaza neticesinde hasar görmesi sonucu müvekkilli tarafından dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacıyla davalı/borçlu aleyhine ——– İcra Müdürlüğünün ———- Esasa sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından asıl alacağa ve ferilerine haksız olarak itiraz ettiğinden icra takibinin durduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ———- işini yaptıklarını, dava konusu ——– plakalı müvekkil şirketin maliki olduğu araç ——— tarihli araç kiralama sözleşmesi ile davanın ihbar olunması talep olunan ———— isimli müşteriye kiralandığını, müvekkil şirketin iştigal konusuna uygun olarakta konusu aracı uzun süreli olarak araç kira sözleşmesi ile dava dışı 3.kişi————— kiralamış olması nedeniyle işleten sıfatı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, ———- poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. ——– tarihli ———— Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde (6762 sayılı TTK’nun 1301. md.) “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer.Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettirenin gerçek kişi olduğu ve hasarın dava dışı sigortalının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı , davalıdan haksız fiil hükümlerine göre talepte bulunduğu açıktır.
Tüm dosya kapsamına göre; davacı sigorta şirketi ———– tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda sigortalısına ödemede bulunarak, onun haklarına halef olmuştur. Davacı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesiyle sigortaladığı ——— plaka sayılı araç, dosyada mevcut kayıt ve belgelere göre; gerçek kişi adına kayıtlı olup, kullanım amacı hususi olan özel bir araçtır. Davacı sigorta şirketi, halefiyet kuralları gereğince, sigortalısının haklarına halef olduğundan ve talep haksız fiil hükümlerine dayandığından, görülmekte olan davayı sigortalı kendisi açmış olsaydı, görevli mahkeme hangi mahkeme olacak idiyse davaya o mahkemece bakılıp sonuçlandırılmalıdır. Davalının şirket oluşu ise; görülmekte olan davayı ticari bir dava haline getirmez. Dava niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış olup davacının halefi olduğu sigortalının gerçek kişi olması ve TTK 4/1. Maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava kapsamında bulunmayan davada asliye hukuk mahkemesinin görevli bulunması karşısında mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ——–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile karar kesinleştiğinde DOSYANIN GÖREVLİ ———– NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ———-Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine ,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ————– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/2020