Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/920 E. 2022/376 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/920 Esas
KARAR NO: 2022/376
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 06/12/2019
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —– üreticisi olduğunu, —– dışına ürün satışı yaptığını, müvekkili şirketin —-göndereceği ürünlerin karayolu ile taşınması için davalı şirket ile görüştüğünü ve davalı şirketin — tarihinde davacı şirkete teklif verdiğini, tarafların aralarında yazılı taşıma sözleşmesi yapmadığını, karşılıklı mail yolu ile anlaştıklarını, nakliye ücreti olarak —-anlaştıklarını, davalı şirketin ürünleri —-içerisinde teslim edeceğini belirttiğini, davalı şirketin anlaşmada belirttikleri sürede ürünleri alıcıya teslim edemediğini, ürün tesliminin —–bulduğunu ve davalı şirketin kendi araçları yerine farklı bir firmanın araçları ile sevk ettiklerini, sevkiyat sırasında malların çoğunun zarara uğradığını, davalı şirketin kendi hatasından kaynaklı olarak meydana gelen müvekkili şirketin zararını karşılamadığını bildirdiğinden bahisle davalı şirketin taşıma sözleşmesinden kaynaklı olarak verdiği maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu iddia edilen hasardan müvekkili şirketin sorumluluğu ve kusuru bulunmadığını, CMR Konvansiyonun 30. maddesi uyarınca müvekkiline uygun ihbar yapılmadığını, davaya konu hasarın müvekkili şirketin sorumluluk sahasında olduğuna dair delil sunulmadığını, yükleme boşaltma esnasında oluşan hasarın müvekkili şirketten tanzim edilmeye çalışıldığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mahkememizce aldırılan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle; plastik esaslı rulo halinde yine üretici marka ve amblemleri okunan şeffaf ambalajları içindeki malların sevkiyat öncesi ahşap paletler üzerinde korunaklı ve kendi içinde devrilmeyecek, savrulmayacak herhangi bir şekilde birbirlerine deformasyon etkisi yapamayacak şekilde taşımacı firmaya teslim edildiğinin anlaşıldığı, taşıma esnasında kırılan dağılan ahşap palet içerisinde bulunan plastik esaslı rulo malzemelerin dağılarak ya da başak bir sebeple kamyon kasası içerisindeki kapı malzemeleri, karton kutulu ambalajlı başka malzemelerin arasında gelişigüzel yerleştirildiği ya da bir şeklide yer aldığı, taşıma esnasında bu şekilde dağılan plastik esaslı rulo malzemelerin bir kısmının müşteriye satılamayacak şekilde üzerlerinde çizikler oluştuğu, ciddi anlamda deforme olduğu, üzerinde üretici firma isim, amblem ve marka tanımlamaların yer aldığı orijinal şeffaf ambalajlarının yırtıldığının anlaşıldığı, böylece; Taşınan malın tam ve eksiksiz bir şekilde teslim edilmediği ve sevk sırasında malların çoğunun zarara uğradığı, dosyada yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde —-tutarındaki toplam hasar bedelinin kadri marufunda olduğu, hasar savındaki davalı taşıyıcının hata ve kusurlu olduğu hususu, Sayın Mahkemece benimsenmesi durumunda, CMR Madde 23/3 gereği davalı taşıyıcının sorumluluğunun esası, kasıt ve kasta eşdeğer kusur (CMR m.29) hükmünde olmadığı için; davalı her halde azami hasarlı birim kg başına —tazminattan sorumlu olacağı, Ancak dosyada —- emtianın brüt ağrlığının tespit edilemediği, tazminat yönünden sorumluluk CMR m.23/3 gereğince, hasarlı emtianın brüt ağırlığının——- hesap birimini geçmeyeceği dikkate alındığında, hasarlanan emtianın brüt kg’ sinin tespiti halinde brüt ağırlık ile —- çarpılması suretiyle bulunacak—- miktarı ile rapor tarihindeki kur un çarpılması suretiyle de davalının —– cinsinden üst sınır tazminat sorumluluğunun belirlenebileceği, söz konusu hasarın, yük davalı taşıyıcının geçici zilyetliğinde iken mi, ya da alıcının deposuna teslim edildikten sonra mı meydana geldiği hususunun mahkeme taktirine bırakıldığı sonucuna varılmış olmakla birlikte Davalı taşıyıcınınsorumluluğundayken hasarın meydana geldiğinin kabulü halinde Davalı —- CMR Konvansiyonu 17.maddesine göre hasardan sorumlu olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —–tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; hasarın nedeninin nakliyecinin parsiyel yükte istif ödevinin ayıplı ifa etmesinden kaynaklandığı, dosyaya sunulan yeni belgelere göre teslim noktasında malların hasarlı olduğunun hamule senedine şerh düşüldüğü, taşımada yer alan nakliyecilerin hasardan müteselsilen sorumlu olduğu, ek raporda yapılan —-hesabına göre hasar miktarı taşıyıcının üst limitinin altında olduğundan taşıyıcıların hasarın tamamından sorumlu olduğu, davacının olay tarihinden itibaren avans faizi talep ettiği ancak, CMR 27.1 maddesine göre yılda % 5 üzerinden hesap edilecek bu faizi, ödeme isteğinin yazılı olarak, taşımacıya gönderildiği tarihten başlatabileceği, böyle bir istekte bulunulmamış ise, tahakkukun dava açıldığı tarihten itibaren yapılabileceği, dosya münderecatından ödemenin yazılı olarak talep edildiği ilk talep tarihinin —– olarak tespit edildiği, bu tarihten daha eski bir tarihte talep olup olmadığının anlaşılamadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle taşıma sözleşmesine istinaden taşınan emtianın hasarı nedeniyle talep edilen alacak davasıdır.
Uluslararası karayolu taşıma işinin tabi olduğu CMR Konvansiyonunun uygulanması bakımından; taşıyıcı, çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareket ve ihmallerinden (CMR md.3); keza taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtlardan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut ta çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden dolayı (CMR md.17/3) sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumludur. Ayrıca taşıyıcı {ister belli bir ücret karşılığında yükü kendi taşısın, ister alt taşıyıcıya taşıtsın); Konvansiyonda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıdığı (ya da ait taşıyıcıya taşıttığı) eşyayı varma yerinde “teslim aldığı haliyle” alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiği gibi yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar dâhil olmak üzere taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesuldür (CMR md.17/1).
Hal böyle olmakla birlikte, ister üst taşıyıcı (somut olay bakımından davalı) taşıma sorumluğunu üstlendiği eşyayı kendi taşısın, ister alt taşıyıcıya (olayımızda davacıya) taşıtsın, taşınan eşyada “ziya ve hasar” oluşmasından doğan sorumluluk ile “taşımanın geç yapılmasından” kaynaklanan sorumluluk birbirinden farklı kavramlar olduğundan; bu sorumluluklar (tam metni dava dosyasına sunulan) CMR Konvansiyonu nun ayrı maddelerinde açıklanmış ve hüküm altına alınmıştır; dolayısıyla da somut olayda Konvansiyon’un, “taşıyıcının gecikmesi halinde üzerine düşen mesuliyeti düzenleyen hükümlerinin” —– gözetilmesi yerinde olacaktır.
Bu bağlamda CMR Konvansiyonu’nun 19. Maddesi “Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limiti olmadığı hallerde, taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyorsa teslimde gecikme var demektir.” şeklinde düzenlenmiş olup; 23/5.maddesi de “gecikmenin zarara neden olması halinde taşıyanın navlun ücretiyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğunu” hükme bağlamıştır. CMR sisteminde (taşımacılar, alt/üst taşıyıcı olarak CMR Md.40 hükmüne göre kendi aralarında bağlayıcı bir takım şartlan serbestçe kararlaştırabilseler de) gönderen ile taşıyıcının (olayımızda davalı üst taşıyıcı ile dava dışı gönderen ———) kendi aralarında gecikmeye yönelik ayrıca bir cezai şartı kararlaştırmış olması ve bu şarta göre navlun ücretinden kesinti yapılması ise (somut olayda davalı ile ——- arasında bu yönde bir anlaşma bulunmamakla birlikte; olsa bile) “tarafların borçlarının ağırlaştırılamayacağı ilkesine ters düşeceğinden” CMR Konvansiyonu’nun 41.maddesi hükmü nazarından geçersizlik yaptırımı ile karşılaşır.
CMR Konvansiyonuna bağlı —–taşımalarında, taşıma işi gecikmeli de olsa gerçekleştirilmiş ise (ki somut olayda gerçekleştirilmiş olduğu çekişmesizdir) navlun ücretinden kesinti yapılamayacak; “gecikmenin zarara sebep olduğunun kanıtlanmış olması şartına bağlı olarak” (taşıyıcının CMR md.29’a göre mesuliyetine sınırlama getiren haklardan istifade edemeyecek seviyede ağır kusurlu olmadığı durumlarda ki olayımızda davacının ağır kusurlu olduğuna dair bir iddia öne sürülmüş değildir) taşıyıcının navlun ücretini geçmemesi kaydıyla CMR md.23/5 hükmüne göre “tazminat ödemesi” gündeme gelebilecektir. CMR Konvansiyonunda, taşıyıcının gecikme halinde, hak sahibinin zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlaması şartına bağlı olarak taşıma ücretiyle sınırlı kalmak kaydıyla sorumlu tutulabileceği zararın niteliği ve niceliği özel olarak düzenlenmediğinden, gecikmeden doğan fiili zarar tespitinin; “şayet gecikme olmasaydı hak sahibinin malvarlığının bulunacağı durum ile geç teslim sonrasında bulunduğu durum arasındaki negatif farkın” baz alınarak yapılması mümkündür.
Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; taşıma sırasında meydana gelmiş bulunan hasarın davalının sorumluluğunda olduğu , emtiada meydana gelen zarar miktarının hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de kadri maruf olduğunun belirlenmesi karşısında davanın kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının davasının KABULÜ ile —– tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının aynı yabancı para türünden —- yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanmasına, davalıdan alınarak davacıya verilmesine
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 493,22 TL’den dava açılırken yatırılan 122,96 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 370,26 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 122,96 TL peşin harç, 44,40 başvurma harcı, 6,40 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 173,76 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 116,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.216,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı , kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
23/05/2022