Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/895 E. 2021/58 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/895 Esas
KARAR NO : 2021/58
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin elektronik, aydınlatma ve mimari eğlence işlerinde hizmet veren bir şirket olduğunu, taraflar arasında varılan anlaşma gereğince davalının ——- üstlendiği projede kullanılmak üzere talep edilen ürünlere ilişkin edimlerin yerine getirildiğini, davalının talep ettiği çok ciddi iskontolarla taraflar arasındaki ilişkinin sürdüğünü, davacı şirketin edimlerini eksiksiz yerine getirerek elektronik malların tesliminin gerçekleştiğini, yapılan iş karşılığı faturaların düzenlendiği ve davalıya tebliğ edildiği, faturaların vade günü gelmesine rağmen ödenmediğini, taraflar arasında yapılan mutabakat ile davalı tarafından borcun kabul edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine ———— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —– cephe ve aydınlatma ürünlerinin temini ile ilgili olarak davalı şirket ile davacı tarafın organik bağ içinde olduğu dava dışı —-Arasında —– tarihli sözleşme kapsamında temin ve teslim edilmesi gereken ürünlerin süresinde teslim edilmediği, birçok ürünün gizli ayıplı olarak teslim edildiği, bu nedenle——- şirketi ile sözleşmeye aykırılıktan ötürü problemler yaşandığını, ürünleri birçoğunda ayıpların olması nedeni ile ayıplı ürünlerin yerine ürün temin ve tesliminin dava dışı ——- istenildiğini, mali sıkıntılar olduğu gerekçesiyle ayıplı ürünlerin yerine teslim edilecek ürünlerin organik bağ içinde bulundukları davacı ————- Tarafından fatura edileceğinin bildirildiğini, sözleşmenin 4.5 ve 4.6 maddeleri gereğince teslim edilecek ürünler için bir ödeme yapılmayacağının davalı tarafından ifade edildiğini, karşı tarafında bunu onayladığını beyanla, Davanın reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesine talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya —– tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın —— tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda,” davacı yanın —— yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı yan ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, yapılan inceleme ile, davacı tarafın BS ve Davalı tarafın BA formlarını karşılaştırılması sonucunda —- yılında her iki tarafın da —— tutarındaki — adet faturayı beyan ettiğini taraflar arasında düzenlenen — tarihli mutabakat mektubu ile, —- tarihi itibari ile davacının davalıdan—- alacaklı olduğunu, Davalı tarafın —–yılına ait ticari defterlerin incelenmesinde defterlerin tasdik ve mükellefiyetlerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiği dava konusu iki adet faturanın ticari defterinde kayıtlı olduğu, davacının davalıdan —– alacaklı olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ————–Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. —-tarihli celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu kararı içeren duruşma zaptının davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının ticari defterlerini sunduğu, bilirkişi raporunun davacı ve davalının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı görülmüştür.
Somut olayda her iki tarafın ticari defteri ve BA/BS formlarına göre davacının —–davalıdan alacaklı olduğu, mal tesliminin gerçekleştiği, ödenmesi gereken bedelin davalı tarafından ödenmediği dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile sabit hale gelmiştir. Davalının faturalara konu malların ayıplı olduğu, ayıplı mallar yerine teslim edilen mallara ilişkin olduğu iddiası karşısında iddialarını ispatlar somut delilleri dosyaya sunmadığı görülmüştür. Kaldı ki taraflar arasında imzalanan —– tarihli hesap mutabakatına göre de —— davacının davalıdan alacaklı olduğu hususunda da taraflar mutabık kalmışlardır. Davalının malların ayıplı olması halinde hesap mutabakatını kabul etmesi hayatın olağan akışına aykırı olup ayıba ilişkin usulüne uygun ihbar da dosya kapsamında yer almamaktadır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; borçlu temerrüde düşmüş olur. Dosya kapsamında davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin delil bulunmadığından davacının işlemiş faize ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen KABULÜ ile kısmen REDDİNE,
1-Davalı takip borçlusunun —– Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile; —– asıl alacak yönünden devamına, kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren kamu bankalarının aynı yabancı para türünden —– yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanmasına,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Kabulüne karar verilen alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca, takibe konu alacağın TL karşılığı üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine
4-Karar harcı 4.451,50 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 813,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.637,86 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 813,64 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 858,04 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 86,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1686,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.631,38 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.284,24 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.160,27 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
11-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.276,86 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, geri kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/01/2021