Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/885 E. 2020/678 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/885 Esas
KARAR NO : 2020/678
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile, dava dışı borçlu ——– Arasında akdedilen sözleşme gereği kredi kullanıldırıldığını, davalı —– borçtan müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olduğunu, kredinin geri ödenmemesi üzerine kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın ——-yevmiye nolu ihtarnamesi ile kat edilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine dava dışı asıl borçlu ——-hakkında menkul rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi, davalı —- hakkında ise —– sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının ——- tarihinde itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, yasa gereği Arabulucuya başvurulduğunu ancak bir sonucun alınamadığını, davalının itirazının mesnetsiz olduğunu beyanla, Davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20.sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin icraya konu —- kefili olduğunu, —–dava dışı ———- aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yolu ile müvekkiline ise ilamsız icra takibine girişildiğini, söz konusu takibe, müvekkilinin yasal sürede itiraz ettiğini, müvekkilinin dava dışı asıl borçlu ile bir ilişkisinin kalmadığını, dava dışı borçlu hakkında başlatılan rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibin sonucunun beklenmesinin gerektiğini, davalının borcunun bilirkişi raporundan sonra kesinleşeceğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği; borçlu asil tarafından —– tarihli itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın ——– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davacı bankaca davalının müteselsil kefalet verdiği, dava dışı asıl borçlu firmaya kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine ——- sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği davalının itirazı ile iş bu davanın açıldığı, davalının icra müdürlüğüne yaptığı itirazın — Asıl alacak, ——- masraf ( ihtarname ) olmak üzere toplam —- üzerinden takibin iptalinin gerektiğini, toplam alacağın —- olan asıl alacak kısmına takip tarihi olan — tarihinden itibaren tahsiline kadar geçen günler için yıllık ——— tarafından açıklanacak kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami gecikme—–oranı ve bu faizin %5 gider vergisi ile birlikte hesaplanan tutarın ödenmesi gerekeceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Dava dışı şirket ile davacı banka arasında —— Sözleşmesi imzalandığı, davalı yanca dava dışı şirkete davacı tarafça kullandırılacak kredi yönünden bu sözleşmelerin müteselsil kefil olarak imzalandığı hususu ihtilafsızdır. Davacı banka ile kredi borçlusu arasındaki kredi ilişkisinin henüz tamamen sona ermediği hallerde, sözleşmede belirtilen limitle sınırlı kalınmak kaydıyla borca kefalet etmiş ve BK 493 ve 494. maddesinde yer alan haklardan feragat etmiş bulunan kefil bir tarihte hesabın sıfırlanması nedeniyle dahi sorumluluktan kurtulamaz. Kredi sözleşmesi karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim, akdin değer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz. Somut olayda da Sözleşmelerin süreyle sınırlı olmadığı, davalının daha sonra şirketteki hisselerini dava dışı şirket ortağına devir ile şirket ortaklığından ayrılmış olması, sözleşme uyarınca dava dışı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmesi hususunda kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır ———-
Tüm dosya kapsamına göre, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalıların yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara ve faizine ilişkin açıklama ve değerlendirmelere mahkememizce de itibar edildiği ve davalıların itirazında kısmen haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin belirlenen miktarlar üzerinden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir ——
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen KABULÜ ile kısmen REDDİNE,
1-Davalı takip borçlusunun —- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile; —- asıl alacak, —- işlemiş faiz, – —masraf olmak üzere toplam —– yönünden devamına, kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren %33 oranında faiz ve faize %5 oranında BSMV uygulanmasına,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 1.027,08 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 982,68 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 88,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 87,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 887,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 854,63 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 523,35 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/12/2020