Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/85 E. 2022/324 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/85 Esas
KARAR NO: 2022/324
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı şirketin —– satışını yapmakta olduğunu bu doğrultuda —-teslim ettiğini, teslim ettiği bu gıda ürünlerine ilişkin irsaliyeli faturalar düzenlediğini ve anılan—- davalı tarafından teslim alınmış olduklarını, müvekkili şirketin davalı borçluya satım hizmetine ilişkin olarak, —-faturaya istinaden—- olmak üzere toplam—– alacağı olup, üç farklı fatura düzenlenmiş olduğunu, müvekkili ile davalı borçlu arasında söz konusu ticarete ilişkin olarak ödemenin süresinde yapılmadığını, bunun üzerine davalıyla ödeme yapılması hususunda iletişime geçildiğini, tüm iyi niyetli çabalarının sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin alacağının tahsili için borçlu hakkında ——icra takibine girişilmiş olduğunu, ancak davalı vekilinin kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu, davalının icra takibine haksız itirazı neticesinde itirazın iptali davası ikame edilmeden önce dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmış ve yapılan bu başvuru neticesinde gerçekleştirilen toplantıda anlaşma hususunda bir netice elde edilmemiş olduğundan huzurdaki davayı ikame etmek zorunluluğunun hasıl olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlunun vaki itirazının iptali ile takibin ——üzerinden devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin Davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafından takibe dayanak olarak sunulan faturalardan —- bedelli faturanın muhasebe kayıtlarında bulunmamakta olup bu nedenle kabulünün mümkün olmadığını, diğer faturalar açısından ise davacı şirkete farklı tarih ve miktarlarda ödemelerin —- kayıtlı —- — işletme kartından yapılmış olduğunu, müvekkilinin, farklı dönemlerde olmak üzere —- ayına kadar davacı şirkete toplamda —- ödeme yapmış olup, ödeme tarihleri ve miktarlarının; ———- olduklarını, bunların dışında birtakım ödemelerin ise elden yapılmış olduklarını, karşı tarafın iyi niyetine güvenildiği için yapılan elden ödemelere ilişkin herhangi bir evrak alınmamış olduğunu, aksi durumda, uzun süre ödeme almadan ürün teslim etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira karşı tarafın, aylarca ödeme teslim ettiğini iddia edemeyeceğini, elden yapılan ödemelerin de kabulü —– ilişkin bankadan temin edilen işletme kart ekstreleri nin dilekçeleri ekinde sunulduğunu, davacı şirketin banka hesap kayıtları da incelendiğinde yapılan ödemelerin görüleceğini savunarak, haksız davanın reddi ile davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama gideri, harç ve masraflar ile ücret-i vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——- dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı—-tarafından incelemeye sunulan—- yılları ticari defterlerin 6102 sayılı yeni TIK. ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığı, davalı yanın incelemeye gelmediği, ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, Mali yönden yapılan incelemelerde; faturalar üzerindeki malları teslim alan kısımlarının imzalı olduğu, teslim eden kısımlarının imzalı olmadığı ve faturalara davalı yan tarafından —- içerisinde itiraz edilmediği görüldüğünden faturalara konu malların davacı yan tarafından davalı yana teslim edildiği, faturaların usulüne uygun düzenlendiği, davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre takibin başlatıldığı —- tarihi itibariyle davalı yandan — cari hesap alacaklı olduğu, davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden İcra takip tarihi olan —– tarihinden itibaren alacaklarına 3095 sayılı kanuna (md.2) göre değişen oranlarda avans faiz talep edebileceği, tarafların, inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdirleri içerisinde kaldığı,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; ” Davalı ——- işletme hesabı esasına göre ikinci sınıf tüccar olduğu, işletme hesabı defterini incelemeye ibraz etmediği, —- tarafından gönderilen cevabi yazı ekinde sunulan, Davalı —- hesap hareketini gösteren —- Davacı yanın fatura alacağının ödendiğini gösteren herhangi bir ödeme kaydının yer almadığı davacı yanın incelencn ticari defterlerine göre takibin başlatıldığı —- tarihi itibariyle davalı yandan —– cari hesap alacaklı olduğu,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek ve kök raporlar hüküm kurmaya elverişli olmadığından yeni bir bilirkişi tarafından rapor tanzimi istenilmiştir.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; “Davalı — davacı —-yapılan—— toplam —- olduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin ticari defterlerine davalı adına borç kaydettiği,—– faturaya karşılık ticari defterlerinde herhangi bir tahsilat kaydı olmamakla birlikte, davalı yan vekilince dosyaya sunulan ve Yukarıda listelenen davalı işletme kredi kart ekstre hareketleri kapsamında davalının davacı şirkete ——- ödeme yaptığının tespit edildiğini, davalı firmanın kredi kart ödemelerinin karşılığında, davacı şirketçe takip konusu yapılan faturalardan başkaca davalıya bu kart ödemeleri karşılığında yapılmış satışlarının bulunduğunun ispatlanamaması halinde davacı şirketin davalı yandan talep edebileceği bir alacağının olamayacağı, dolayısıyla, nihai takdir Mahkemeye ait olmak üzere, davalının davanın dayandığı takibe yapmış olduğu itirazın yerinde olacağı sonuç ve kanaatlerine varılmıştır” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; “Davalının işletmesine ait kredi kartı ekstrelerinin incelendiğini, incelenen bu kredi kartlarından davacı şirkete—– ödemelerin tarih ve tahsilat tutarları listelenmiş ancak bunların bir ——olup, olmadığı hususunda herhangi bir açıklama ve yorumda bulunulmadığını, ödeme belgesinde niteliği belirtilmeyen kredi kartı ödemeleri hakkında böyle bir yorumda bulunabilmenin mümkün olmadığını, bu hususta hukuki değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde bulunduğunu, davacı şirketçe davalı adına düzenlenen faturaların ilki —–tutarlı olduğunu, davacı şirketçe davalı işletmenin kredi kartından yapılan tahsilatların; —-kısmının ilk faturanın düzenlendiği—- tarihleri arasında muhtelif tarih ve tutarlarda, —- kısmının ise davacı yanca ilk faturanın düzenlendiği —– tarihleri arasında muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere yapılmış olduklarının tespit edildiğini, sonuç olarak; davacı şirketçe davalı işletmeye —- tutarlı mal satış ve tesliminin irsaliyeli faturalarıyla yapıldığı ve davacı şirketçe işbu fatura bedellerine hak kazanıldığı hususu çekişmesiz olduğu, davalı işletmenin —-numaralı işletme kredi kartından davacı şirkete —— ödemesinin, davacı şirketin davanın dayandığı takibe ve huzurdaki davaya konu ettiği işbu faturalarına istinaden yapılıp yapılmadığı, davalının işbu ——-ödemelerine dayanarak ödeme definde bulunup, bulunamayacağı hususlarında takdirin Mahkemeye ait olabileceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davacı tarafından kesilen faturalar ve mal teslimine ilişkin bir ihtilaf olmadığı uyuşmazlığın davacı tarafından kesilen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenip ödenmediği noktasında toplandığı görülmüştür. Mahkememizce alınan ilk bilirkişi raporunda dosya kapsamındaki cd ve deliller incelenmeksizin rapor hazırlandığı, raporun mevcut hali ile hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından ikinci kez tarafların defterlerin ve deliller üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ve ikinci bilirkişi raporunda davalı tarafından çeşitli tarihlerde kredi kartı ile davacıya ödemeler yapıldığı, ödemeler toplamının —–olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafından yapılan —- ödemenin davaya konu ilk fatura tarihinden önce olduğu anlaşıldığından —- ödemenin dava konusu fatura alacaklarına ilişkin olmadığı değerlendirilmiştir. — düşüldükten sonra fatura tarihleri içerisinde davalı tarafından —- ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde söz konusu ödemelerin parça parça yapıldığını, perakende satış nedeniyle yapılan ödemeler olduğunu iddia etmiştir. Bir borç ilişkisi içerisinde yapılan ödemelerin muaccel borç için yapıldığı kabul edilmektedir, muaccel borç dışında bir alacak-borç ilişkisi kapsamında ödeme yapıldığı iddia ediliyor ise bunu iddia eden tarafın savını ispat etmesi gerekmektedir. Davacı taraf —— raporuna itiraz dilekçesi aşamasına kadar perakende satış yapıldığına ve ödemelerin bu satış için yapıldığına dair bir beyan bulunmamış ve buna ilişkin delil de sunmamıştır. Hal böyle olunca davacı tarafından yapılan — ödemelerin davaya konu faturalara ilişkin olduğu, davalının ——— bakiye borcunun kaldığı kanaati ile davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 1.194,05 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 80,70 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 312,70 TL harcın mahsubu ile artan 232,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 125,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 48,10 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 848,10 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 55,31 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 52,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzer toplam 752,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 702,96 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.194,05 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 86,08-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 1.233,92 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2022