Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/788 E. 2021/442 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/788 Esas
KARAR NO: 2021/442
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2019
KARAR TARİHİ : 21/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ——-üyelik aidat borcunu karar altına aldığını, davalının, davacı —– olduğunu bu üyelik aidat borçlarının tüm görüşmelere rağmen ödemediğini, davacının davalı üyeye karşı aidat alacaklarını tahsil etmek amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının söz konusu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini,——– göre bahsi geçen —– üyelere mali yük getirildiğini, davalı ortağın borcu bilmek durumunda olduğundan alacağın likit alacak olduğunu, davacının faize itirazının da haksız olduğu — tarihli — maddesine üyelere getirilen –ödeme yükümlülüğün en geç —-ödenmesi gerektiğinin kararlaştırıldığını, bu durumda temerrüt faizi işletmek için ihtara dahi gerek olmadığını bu sebeple davalının yasal faize ve faiz oranına itirazının haksız olduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların dava konusu bedelin bir kısmı hakkında sulh olup sulhe ilişkin protokolün dava dosyasına sunulduğu taraflar arası düzenlenen kısmı protokol ile davaya konu — alınan karar uyarınca — aidatının—kabul edildiği uyuşmazlığın –üzerinden edeceğinin kabul ve beyan edildiğini, —- yönünden ise sulh olunmadığını imza altına alındığını, davacının — yükümlülüğünün tümünün neye dayanılarak belirlendiğinin davacı tarafça açıklanmadığını, davalı —– üyeliğinin— olduğunu, davalının —– yönetimine; —- makbuzlardan anlaşılacağı üzere toplam— üye aidatının — davalı tarafça kabul edildiği, ancak davalı tarafından zaten fazladan ödemeler yapıldığından uyuşmazlıktaki kalan—– edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ———– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, dosyamız arasına celp edilen—– icra dosyasının yapılan incelemesinde; —-tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya —tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından — tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın —–tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan raporda, “davacı —– ticari defterlerin zamanında ve usulüne uygun şekilde açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yapıldığı, ticari defterlerin davacının kendi lehine delil niteliğine sahip olduğu, davacı —— her ne kadar davalıya ait ortaklar cari hesabına — icra takip tarihi itibariyle— alacağı bulunsa da yine davacı —— defterlerine göre davalının taahhüt cari hesabında —- davalının ortaklığının başından itibaren ödemeyi taahhüt ettiği bedelin icra takip tarihi itibariyle ——–olduğu davacı tarafın ticari defterlerine ve cari hesap muavinlerinden tespit edildiği, davalının —- yılına ilişkin davacı — makbuzları ve davacı —– ticari defterlerine yer alan davalı lehine ödeme kayıtları birlikte değerlendirildiğine davalının icra takip tarihi itibariyle, taahhüt ettiği — ye karşılık toplam –ödeme yaptığı buna göre davalını icra takip tarihi itibariyle davacı — borçlu olduğu, davalının — karşılık toplam — ödeme yaptığı buna göre davalının taahhüt ettiği bedelin tamamını ödediği dolayısıyla davacı ——- borcunun kalmadığı, davalının icra takip tarihi itibariyle — borçlu olması sebebiyle dava konusu — ortaklara ödeme yapmaları için — sonuna kadar müddet verilmesi kararı alındığı için — tarihinden icra takip tarihine kadar — üzerinden hesaplanan yasal faiz — olduğu davacı kooperatifince bu faiz tutarının ve diğer icra dosyası giderlerinin davalıdan talep edebileceği, davalının — tarihinde ödediği için—–borç için hesaplanan yasal faizin —olduğu, icra takibi önce ve sonrası için hesaplanan toplam faizin —- şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı vekilinin sunduğu uyap üzerinden gönderdiği —tarihli dilekçe ile davadaki uyuşmazlığın ; icra dosyasına konu asıl alacağın —– bakımından kısmi sulh yolu ile sona erdirdikleri, kısmi sulh sözleşmesinin dilekçe ekinde sunulduğu kısmi sulha konu alacak yönünden başkaca bir faiz ,icra inkar tazminatı , vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinin bulunmadığını bakiye kalan —- üzerinden sulh söz konusu olmadığını beyan ettiği taraf vekillerinin ,— tarihli duruşmada kısmi sulh protokolü göz önüne alınarak karar verilmesini beyan ettiği görülmüştür. Davaya konu alacağın —yönünden tarafların sulh olduğu anlaşıldığından ve davalının — borcunu çek — tarihinde ödediği taraf defterinin incelenmesi neticesinde anlaşılmakla davaya konu — alacak kısmı yönünden sulh protokolü dikkate alınarak bu miktar üzerinden davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına; fazlaya yönelik taleplerinin ise taraf defterlerinin incelenmesi neticesinde ;” davalının —-yılına ilişkin davacı ——- kaşe ve imzalı para makbuzları ve davacı ——– ticari defterlerine yer alan davalı lehine ödeme kayıtları birlikte değerlendirildiğine davalının icra takip tarihi itibariyle, taahhüt ettiği —- ödeme yaptığı buna göre davalını icra takip tarihi itibariyle davacı — borçlu olduğu, davalının— itibariyle taahhüt ettiği — karşılık toplam —- ödeme yaptığı buna göre davalının taahhüt ettiği bedelin tamamını ödediği dolayısıyla davacı —- borcunun kalmadığı anlaşılmakla” usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak fazlaya yönelik talebinin sübut bulmadığı görülmekle bu talebinin reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya konu —– alacak kısmı yönünden sulh protokolü dikkate alınarak bu miktar üzerinden davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, fazlaya yönelik alacak talebinin esastan REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 248,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7- Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——–Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/05/2021