Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/767 E. 2022/337 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/767 Esas
KARAR NO: 2022/337
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/11/2019
KARAR TARİHİ : 29/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, davacı sigorta şirketinin acentesi olduğunu, taraflar arasında —– tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesi uyarınca davalı şirketin davacı şirket tarafından —- olarak belirlendiğini, davalı acentenin —-tarihlerini kapsar prim borçları hesaplarından —- tarihlerini kapsar prim borçları hesaplarından —- davacı şirkete borcunun bulunduğunu, davalı acentenin sözleşme hükümlerini yerine getirmeyerek —-sigortalılardan tahsil etmiş olduğu primleri davacı şirket hesabına aktarmadığı, bu olay karşısında acentelik —– belgesiyle taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, Prim ödemelerinin zamanında yapılmaması sebebiyle —– nolu belgesi ile davalı/borçluya ihtarname gönderildiği, ihtarname ile prim borçlarının —- içerisinde ödenmesinin talep edildiğini, davalının ihtarname neticesinde ödeme yapmamasıyla muaccel olan borçta temerrüde düştüğünü, davalı aleyhine —– alacaklar için ayrı ayrı icra takipleri başlatıldığını, davalının her iki takibe itiraz ettiğini ve takiplerin durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetkili mahkemelerin—— Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davalı şirketin davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının iddiasında olduğu gibi döviz nev’inden herhangi bir ödeme yapılmasına ilişkin bir maddenin de dayanak sözleşmede bulunmadığını, davacının haksız ve hukuka aykırı talep ettiği prim ödemeleri için bir de kur farkı talep ettiğini, ticari ilişkinin devam ettiği süresince davalı tarafından ödenmiş kur farkının bulunmadığını, tarafların ticari defterleri incelendiği takdirde taraflar arasında kur farkına ilişkin bir ödemenin olmadığının tespit edileceğini , davacının döviz cinsinden ödeme talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının hasar ödememe konusunda geliştirdiği strateji sebebiyle davalı şirketin ticari itibarının zarar gördüğünü, maddi anlamda kayba uğradığı,nı davacı şirketin yüklendiği yükümlülüklerden kaçındığını, davacının sebepsiz zenginleşme gayesi içerisinde olduğunu, zira davacının davalı şirket aleyhine aynı gün aynı sözleşme nedeniyle iki ayrı icra takibi başlatarak fazladan vekalet ücreti alma niyetiyle hareket ettiğinu, bu davranışın dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden davasıdır
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ———– sayılı takip dosyalarının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalın yetki itirazının taraflarca imzalanan ——— maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememize sunulan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının — yılına ait yasal ticari e-defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde —–onaylarının yapıldığı, buna göre söz konusu ticari defterlerin davacı şirket lehine delil niteliğine sahip olduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre, davacı şirketin davalı şirketten alacağının —- olduğu, fakat iki icra dosyasına konu asıl alacakların toplam tutarının — olmasından dolayı davacı şirketin davalı şirketten —–asıl alacak talep edebileceği, davalı şirketin ticari defterlerine göre, davacı şirketin davalı şirketten alacağının —- olduğu, davalı şirket defterlerinin incelendiği bilirkişi raporundan tespit edildiği, toplam faiz tutarının —- olarak tarafımca hesaplandığı —- buna göre davacının haklı bulunması durumunda davalıdan talep edebileceği asıl alacak ve faiz toplamının —– olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda özetle; Davalı şirkete ait ticari defterlerin ——- yapılması gereken noter açılış ve kaparış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, Usulüne uygun tutuları ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, davalı şirket ticari defterlerinde icra takip tarihleri itibariyle davacının —— alacaklı olduğu, davacı şirket tarafından düzenlenmiş ve ticari defterlerinde kayıt altına alınmış olan faturaların ilgili olduğu dönemlerde —–beyan edildiği, davacı şirketin takip talebinde, takip tarihine kadar işlemiş faiz isteminde bulunduğu, takip tarihinden itibaren asıl alacak için yıllık —– avans ile birlikte tahsili talebinde bulunduğu, davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 19/1. maddesi uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun’un 4/i. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun’un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinin de bulunduğu, dotayısıyla ticari işlerde 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faiz oranı üzerinden faiz istenilebileceği, davacı şirket tarafından —–yevmiye nolu ihtamamede ile temerrüde düşürüldüğü, İhtarmamede “ihtarnamenin tebliğinden itbaren —- olarak belirtildiğinden dolayı ternerrüt tarihi —olduğu, davacının talep edebileceği işlemiş faiz tutarlarının — asıl alacak — hesaplanan işlemiş faiz :—- Hesaplanan işlemiş faiz ——- olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir Mutakabatsızlığın tespiti için yeniden bilirkişi raporu alınmış söz konusu raporda özetle “
Talimat mahkemesince alınan rapor ile mahkememizce alınan —- tarihli raporlar arasında çelişki olduğu anlaşıldığından mahkememizin ——- tarihli duruşması ile yeni bir mali müşavir bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş olmakla bilirkişi tarafından alınan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tarafların —–Hukuki Yarar sağlamak mümkün olamadığı, tarafların birbirlerinden herhangi —- formuna göre bir— dayalı—– bulunmadığı, davacının Alacak Taleplerine konu ettiği —– ayrıntılı bir şekilde belirtilmiş olduklarının görüldüğü, sigorta —-arasında Faturalaşma ilişkisi söz konusu olmadığı, sigorta—–taraflarca —– üzerinden yapıldığı gibi bu işlemlere ilişkin sonuçları, dolayısıyla taraflar arasındaki — tüm sonuçları da bu —– üzerinden takip edebilmenin ve raporlayabilmenin mümkün olduğu, talimat Bilirkişi Raporunda da görüldüğü üzere, Davalı ——-gibi ayrıntılar yer almamakta, —— kesmesi söz konusu olmamasına rağmen aylık—- adı altında tahakkuk etmek suretiyle muhasebeleştirdiği anlaşıldığı, gerçekte bir fatura kesimi söz konusu olmayıp, —- üzerinden tüm —–yürütüldüğü, bu nedenle tarafların —- üzerinden bir karşılaştırma yapabilmek ve Mutabakatsızlık tespitinde bulunabilmek mümkün olmadığı, — düzenlemeleri söz konusu olmadığından —- giren kapsamdaki işleri— da muaf olduğu, davalı —- düzenlenen — borca ilişkin itirazları yerinde olmadığı, , Davacı Şirketin euro alacak talebi, Davalı yanca —- üzerinden tahsil edilecek poliçe bedellerine ilişkin olup, bu —- tarafından üstlenilen —olduğu, davacı —tarafından sunulan — ait listelerde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalının varsa bu listelerde yer alan —- ilişkin somut belgelerle itiraz etmesi gerekeceği, davacı Şirketin davalı —- tarihleri itibarıyla; ——— işlemiş faiz alacağı bulunduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi uyarınca davalı tarafından davacı adına akdedilen sigorta sözleşmeleri kapsamında davalının davacı adına tahsil ettiği veya etmediği prim miktarının ve davalı tarafından davacıya ödenmeyen prim bedellerinin belirlenmesi amacıyla mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, davacı ve davalı tarafın incelenmek üzere ticari defterlerini sunduğu anlaşılmıştır. Davalı şirket ticari defterlerinde icra takip tarihleri itibariyle davacının— alacaklı olduğu, Davacı şirketin davalı şirketten alacağının — olduğu, taraflar arasında —- mutabakasızlığın bilirkişiler tarafından tespit edildiği anlaşılmıştır. Mutakasatsızlığın tespiti için yeniden bilirkişi raporu alınması gerekmiştir. HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ——yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda Alınan tüm bilirkişi raporları bir bütün halinde değerlendirildiğinde özetle ; —- tutulmakta olup, —- tarafları arasında belirlenmiş —-çevrilerek muhasebe kayıtları yapılır,—- alınan —- alınarak kambiyo —- olarak tahakkukları yapılarak Ticari Defterlere kaydedilir. —- olup, kur değerlemesinin yapıldığı tarihteki kur değerine bağlı olarak lehe veya aleyhe sonuç yaratabilir. Davacının—– Alacağı ve bu Alacağına ilişkin olarak Ticari Defterlerinde lehe/aleyhe—- ettirilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp, VUK. Hükümleri gereği vasal zorunluluktur. Ayrıca Davacı —- bazında düzenlenmiş Poliçelerinden kaynaklanan alacaklarını —- kayıt ve takip etmiş olup, buradan kaynaklanan alacağını da —– ve huzurdaki davaya konu etmiştir. Dolayısıyla Ticari Defterlerinde Yasal zorunluk olarak tahakkuk ettirilmiş—- tarihiyle bağlı olup, Hüküm altına alınacak —— alacağına infaz tarihindeki Kur üzerinden işlem yapılacak ve alacak infaz edilebileceği, davacı sigorta şirketi tarafından sunulan—– alacaklarına ait listelerde bir isabetsizlik bulunmadığı bilirkişi raporu ile tespit olunmuş ,ayrıca davalı yanın ———- Acente, şirketin tanzim ederek göndereceği üretim cetvellerine ve diğer muhasebe belgelerine mutabakatını veya varsa itirazını en geç on gün içinde yazılı ve ayrıntılı olarak bildireceği açıkca belirtildiği halde süresi içerisinde davalı yanın itirazını mahkememize ibraz etmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Ayrıca ilgili maddenin devamında süresi içeresinde itirazın yapılmaması halinde davacı şirket ticari defterler ve kayıtlarının ispat vasıtası olacağı hususu ve euro poliçelerden kaynaklanan —— bu alacağına ilişkin olarak ticari defterlerinde lehe/aleyhe kur farkı tahakkuk ettirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla tüm bu hususlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacı sigorta şirketinin davalı acenteden kur farkı talep edebileceği kanaatine varılmakla usul ve yasaya uygun —— tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü kısmen reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm oluşturlmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davalının tahsil ettiği veya etmediği prim bedellerinin belirlenebilir olduğu dolayısıyla alacağın likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.
Davacı yararına hükmedilecek nisbi vekalet ücreti ile nisbi karar ve ilam harcının yabancı paranın dava tarihindeki kur üzerinden karar tarihindeki tarifeye göre hükmolunması gerektiğinden; vekalet ücreti ile karar ve ilam harcının hesaplamasında dava tarihindeki kur üzerinden hesaplama yoluna gidilmiştir .—
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABULÜ kısmen REDDİNE
A-Davalı takip borçlusunun —-dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile; takibin —-işlemiş faiz üzerinden aynen devamına, kabulüne kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa dava tarihinden itibaren kamu bankalarının aynı yabancı para türünden —- süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanmasına,fazlaya yönelik talebin REDDİNE
-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-Davalının —— dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 5.913,30 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.312,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.600,72 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 2.312,58 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.356,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.779,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.791,36 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.053,54 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 7.007,67 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——-bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 850,00 TL’nin davalıdan, 469,28 TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekiline e- duruşma vasıtası ile , kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/04/2022