Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/751 E. 2020/60 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/751 Esas
KARAR NO : 2020/60

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/11/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; —— ile — tarihleri arasında —–arasında meydana gelen çatışmalarda —olarak gösterilen müteveffa —–müvekkili çocukları—- eden elbirliği ile iştirak halinde kullanıp, davalı—— şirketi nezdinde sigortalı olan aile apartmanı yaşanan çatışmalardan dolayı hasar almış olup meydana gelen iç hasardan ve binada oluşan yapıdan kaynaklı hasardan dolayı, 6100 sayılı yasının 107. Maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, tazminat tutarları belirlenerek şimdilik, olay öncesi ve hali hazırda yukarıda poliçe numarasını belirttikleri dairelerde ikamet edip olay esnasında eşya zararları meydana gelen müvekkili —— için —iç hasar, müvekkili ——– iç hasar, müvekkili ——- iç hasar, müvekkili — için ————- için—– iç hasar ayrıca müvekkilleri için şimdilik bina yapısında meydana gelen —–için —–, enkaz kaldırma masrafı bina için —-, enkaz kaldırma masrafı eşya için —-, cam kırılması için —-elektriksel hata için—-toplam — maddi zararın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle usule ilişkin itirazlarının ve yetki itirazlarının olduğunu, husumet itirazlarının olduğunu, davaya konu taleplerin zaman aşımına uğradığını bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, poliçe tazmin aşamasında rizikonun gerçekleşmesi bakımından muhtemel değil de mevcut bir tehlike durumunun söz konusu olduğundan hasar tazmin istemlerinin reddinin gerektiğini, aşkın sigorta hükümleri karşısında davacıların hasar tazmin istemlerinin geçersizlik koşullarının tespiti halinde öncelikle TTK nun 1463/2. Maddesi kapsamında reddini ve geçersizlik koşullarının bulunmaması halinde ise TTK nun 1463/1. Maddesi hükmü uyarınca sigorta menfaatini aşan istemlerinin reddini talep ettiklerini, müvekkili sigortacı şirket poliçe limitleri ile sınırlı olarak sorumlu olsa da mutlak olarak bu tutardan sorumlu olmayıp eğer var ise ancak ispat edilecek olan gerçek zarar tutarından sorumlu tutulabileceğini, müvekkili sigortacı şirketin poliçe teminatları ile sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini, poliçede yer alan muafiyet koşulları nazara alınmasının gerektiğini, dava konusu hasarlar bakımından zarar tespit komisyonu nezdinde bir başvuru olup olmadığı hususunun — makamı ile ———- sorulmasını talep ettiklerini bu nedenlere öncelikle yetki itirazlarının değerlendirilmesi ile HMK nun sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda yetki üst başlıklı 15/1 maddesi hükmü uyarınca —- mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazlarının kabulüne ve yetki yönünden davanın reddine karar verilmesini, husumet itirazlarının kabulü ile davacıların taraf sıfatının bulunmadığının tespiti halinde aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini, davanın esası bakımından davanın zaman aşımı bakımından reddini, aksi halde davanın esası bakımından hassız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini bilvekale talep etmiştir.
Dava, —–kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu sigorta sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir.
Aynı Kanun’un 73. maddesinde, bu Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacılar murisine ait evlerin yeni tüm ev sigorta poliçesi ile sigortalandığı, davacılar murisini bu işlemi yaparken tüketici olarak hareket ettiği, her ne kadar mahkememize görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu —- Tüketici mahkemesince—-malikinin tüketici olamayacağı iddiası ile görevsizlik kararı verilmiş ise de 6502 sayılı TKHK’nın 3/k bendinde tanımlandığı gibi ticari veya mesleki amaçlarla hareket edildiğini kanıtlayan bir savunma veya delilin dosyada bulunmadığı, davaya konu evler ile davacıların bir kısmının tebligat adreslerinin dahi aynı olduğu, bu haliyle dava dışı murisin ticari amaçla hareket etmediğinin ortada olduğu, örf ve adet kurallarına göre de bir eş veya babanın çocuk ve eşlerinden kira almadığının teamül olduğu düşünüldüğünde davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği ( Gaziantep BAM. — HD. ——, sayılı kararları) kanaati hasıl olmakla davanın usulden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KARŞI GÖREVSİZLİK NEDENİYLE DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İstanbul Anadolu —-. Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz ile İstanbul Anadolu —-. Tüketici Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından mahkememizce verilen karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği taktirde HMK’nın 22/2 maddesi gereğince görevli mahkemenin belirlenmesi için DOSYANIN İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ——. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.