Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/713 E. 2022/100 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/713 Esas
KARAR NO: 2022/100
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2019
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan ——– olduğunu,—davalı——-olduğunu, müvekkilinin, davalı —- —-olarak kurulduğunu ve diğer hissedarların şirkete ortak olması ve şirketin türünün değişmesinin ardından günümüz itibariyle — sermayeye ulaştığını, davalının, müvekkili olan şirkette— arasında ——olarak görev yaptığını, davalı—- dönemde gerekse şirketin çift imza ile yönetildiği son dönemde şirketten ücret alan——– olduğunu, davalının uzun süre müvekkili olan şirket’in icracı—–olarak görev yaptığını, müvekkili olan şirketin yönetim kurulunun davalı —- kötü yönetimi ve olası suiistimallerinin ortaya çıkarılması için ———-yoluna gittiğini, —- ciddi aksaklıklar içerecek şekilde yönetildiği ve risk altına sokulduğu ortaya konulduğunu, distribütörlük veren Intuitive’nin, şirket çalışanları ve müşterilerden gelen yoğun şikayetler ve —- karşısında şirket menfaatini korumak ve—- devamını sağlamak amacıyla, davalının hizmet sözleşmesinin müvekkili olan şirketçe — feshedildiğini fesih bildiriminin imza karşılığında davalının kendisine elden tebliğ edildiğini, davalının yönetim kurulu üyeliğine son verilmesinin ardından—- iade etmesinin karara bağlandığını ancak davacının bu aracı da teslimden imtina ettiğini ve konu ile ilgili kendisine — yevmiye numaralı ihtarnameyi takiben söz konusu araç güçlükle geri alınabildiğini, davalının daha vahim hukuka aykırılık ve —– yönünde ciddi kuşkulara neden olduğunu, şirketin —tarihinde yapılan—– ibra edilmediğini ve yeni yönetim kuruluna seçilmediğini, müvekkili olan şirketin —- yolsuzluk ve kötü yönetiminin araştırılacağının açıklandığını, akabinde, —— söz konusu hukuka — araştırılması için —–görevi verildiğini, —-yapılan detaylı araştırma sonucunda, davalı —- hukuka aykırı ve yolsuz eylem ve işlemler gerçekleştirdiği tespit edildiğini, müvekkili olan —— yapıldığını ve bu toplantıda davalı hakkında sorumluluk davası açılması yönünde karar alındığını ve davalının da bu kararın iptalini —- düşürücü süre içerisinde talep etmediğini, suç teşkil eden eylemleri hakkında suç duyurusunda bulunmadan önce davalıya son bir kez şirkete verdiği kimi zararları tazmin etmesi için ihtarda bulunulduğunu ancak davalı tarafça iş bu ihtarnameye yanıt verilmediğini, davalı —- numara ile derdest olduğunu tüm bu nedenlerle davalıdan toplam —– tutarında tazminatın, zarar verici ve her bir hukuka aykırı eylemden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dayandığı denetim firmasının düzenlediği raporda kısıtlı inceleme yapılmış olduğundan taraflarınca tüm şirketin inceleme altına alınması talep edildiğini ancak genel kurulda buna yönelik karar alınmadığından davacı şirkete özel denetçi atandığını, davacı şirkette süregelen usulsüzlükler ve müvekkilinin sürekli olarak bilgi alma hakkının engellenmesi sebebiyle müvekkili tarafından mükerrer defalar bu konuda ihtarnameler keşide edildiğini, davacı şirkette gerek geçmiş dönemde gerekse dava konusu edilen ve denetçi tayini talep edilen dönemlerde yaşanan gelişmelerin şirketin ciddi anlamda bir yönetim boşluğu içine düşmüş olduğunu gözler önüne sermesi ile azınlık hissedar olarak müvekkilinin, şirketin karlılığını azaltıcı mahiyette va aynı zamanda hakim ortak şirkete yönelik değer kaybına neden olacak şekilde yapılan işlemlere dair bilgi almak ve mevcut yönetimi uyararak gerekli tedbirlerin alınması için bilgi talebinde bulunduğunu, talep edilen bilgiler doğrultusunda şirketin doğrudan karlılığını etkileyecek iş ve eylemlerin azınlık hisse sahibi olarak izahı istendiğini ancak davacı şirket ve o dönemde yönetimde yer ve hakim durumda olan çoğunluk hisseye sahip kişilerce müvekkilinin bilgi alma hakkına ilişkin talepleri dikkate alınmadığını, bu tavırın —da devam ettiğini ve azınlık hisseye sahip müvekkilinin hissedarı olduğu şirketin karlılığını doğrudan etkileyecek hususlarda bilgi alması engellendiğini, bunun üzerine, — uyarınca, şirketin hem kurucusu hem de pay sahibi olan müvekkilinin bilgi alma hakkının devamı niteliğinde ki ——- bilgi alma hakkı çerçevesinde talep ettiği bilgilerin denetçi aracılığıyla talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu bu doğrultuda —- talebinin—— müzakere edilmesinin talep edildiğini, nihayetinde şirket olağanüstü genel kurul gündemine şeffaflığı ve hesap verilebilirliği temin etmek üzere, hakim ortakların yapmış oldukları ve müteaddit defalar hukuka uygun olmadığı bildirilen iş ve işlemlerin ———- diğer ortaklar aleyhinde sorumluluk davası açılması hususunun —— gündemine taşınmasını ve değerlendirilmesine ilişkin—— talebinin genel kurulda hukuka aykırı bir şekilde sermaye ve oy çokluğuna sahip olan dava dışı pay sahiplerince reddedildiğini, müvekkili tarafından davacı şirket bünyesinde yapılan tüm işlemlerin hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olağan genel yönetime tabi işlemler olduğunu, müvekkilinin davacı şirket bünyesinde yer aldığı dönemde şirketi zarara uğratacak herhangi bir hukuka aykırı fiili ve kusuru bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin davacı şirketin iş portföyünün gelişmesi bakımından gerekli tüm sorumlulukları yerine getirdiğini ve —-ait şirketlerden hiçbir hizmet alınmamasına rağmen kesilen faturalara karşı —- işlemlere onay vermediği için göze battığını ve şirketten uzaklaştırma ile karşı karşıya kaldığını, kaldı ki davacı şirket bakımından çifte imza kuralı geçerli iken —— rağmen müvekkilinin ibra edilmemesi, üzerine işbu sorumluluk davasının ikame edilmesi davacı şirkette müvekkili aleyhine kişisel husumet nedeniyle vuku bulan tavır ve baskıyı açıkça —— olduğunu, davacı şirketin kâr durumunda olması dahi müvekkilinin yönetimde olduğu dönemde zarara uğramaması, kâr elde edilmesine rağmen kâr payı oranlarının dağıtılmaması —– müvekkiline karşı durularak kişisel husumete dönüştürülmesinin ve işbu davanın ikame nedeninin açık göstergesi olduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın bütünüyle müvekkilini sindirmek, şirketten olan alacaklarını engellemek ve devam etmekte olan diğer davalar ile müvekkilini yıldırmak amacıyla ikame edilen davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce; — kuruluşundan bu güne kadar tüm —– ve pay oranları,——-üzerinden ayrı ayrı celp edilerek incelenmiş, tarafların bildirdikleri tanıklar mahkememizce dinlenmiş, dosya mahkememizce ——— uzmanı bilirkişiden oluşan heyete, dava konusu şirketin tüm defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek, bilirkişilerden tarafların tüm iddia ve savunmaları dikkate alınarak ön incelemede belirlenen uyuşmazlık konusunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte kök rapor ve itirazlar üzerine de ek rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava—— uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır.
———maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirketin ve pay sahiplerinin talep edebileceği düzenlenmiştir.
Şirket yöneticinin TTK 553 maddesi uyarınca kanundan ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davranışı nedeniyle sorumlu olması için ilgili yöneticinin kusuru, şirketin bu nedenle zararı ve kusur ile zarar arasında uygun illiyet bağının ispatlanması gerekir.
6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nin 408/1 ve 479/3-a maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. Somut olayda davalı yönetici aleyhine tazminat davası açılması yönünde davacı şirketin —-tarihinde yapılmış —– karar alındığı, alınan kararın bir örneğinin dava açılırken mahkememize sunulduğu anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları, bilirkişi ek ve kök raporu, taraflarca sunulan uzman görüşleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalının davacı şirkette —– tarihleri arasında —- olarak görey yaptığı, davacı şirket tarafından davalının —–olarak görev yaptığı döneme ilişkin gelen şikayet ve istihbarat çalışmaları üzerine —– müşavirlik şirketinden alınan ön denetim tespit raporu ile şirket’in muhasebe, raporlama ve denetim yönünden ciddi aksaklıklar içerecek şekilde yönetildiği ve risk altına sokulduğunun öğrenildiği, bu denetim raporunda tespit edilen bulgular karşısında —-tarihinde davalının hizmet sözleşmesinin feshedildiği, daha sonra davacı şirket tarafından bu kez başka bir denetim şirketinden detaylı bir rapor daha alındığı, bu rapor ile tespit edilen hukuka aykırı ve yolsuz işlemler, delilleri ve yol açtığı zararları dikkate alınarak şirketin — tarihinde yapılmış —– davalı hakkında sorumluluk davası açılmasına dair karar alındığı, buna göre de özel denetim raporu ile tespit edilen zarar kalemleri yönünden şirketin uğradığı zararın tazmini yönünde mahkememizde işbu davanın açıldığı, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyeti tarafından iddiaya konu zarar kalemleri yönünden ayrı ayrı inceleme yapılarak denetime elverişli rapor oluşturulduğu, prim ödemeleri yönündeki iddiayla ilgili; davalı yönetim kurulu üyesinin hem ücret alması hem de esas sözleşmesel dayanağı olmaksızın ve bir genel kurul kararına dayanmaksızın prim adı altında önemli miktarlarda tahsilatlar yapması, pay sahiplerinin kar payı hakkını ihlal eder nitelikte olup, —- gereğince iadesinin gerektiği; davalının şirket işleriyle ilgisi olmayan şahsi harcamaları iddiasıyla ilgili; davalı tarafından masraf beyanı ile şirketten tahsil edilen, ancak hafta sonlarına rastlaması sebebiyle şirketle ilişkisi tespit edilemeyen toplam —- tutarında usülsüz harcama yapıldığı iddia edilmiş ise de şirket defter ve belgeleri üzerinde mali bilirkişiler tarafından yapılan incelemeler sonucunda, —- sonlarına rastladığı ve mahiyeti itibariyle şirket işleriyle ilgili olmadığının değerlendirildiği, davalıya ve aile üyelerinin — yıllarındaki bir kısım uçak biletleri ve konaklama masraflarının şirket işleriyle ilgisinin kurulamadığı, toplam —– giderinin usulsüz olduğu, davalının işle ve şirketle ilişkili olmayan alkol içerikli içki ve yemek harcamaları, seyahat harcamaları, diğer çalışanlar üzerinden yapılan işle ilgisiz masraf beyanları toplamının — olarak tespit edildiği, söz konusu zarar kalemlerinin bazılarının davalının veya aile üyelerinin şahsi harcamalarına ait olduğu açık olmakla birlikte, kalem kalem hangilerinin ve ne kadarının şirket işleriyle bağlantılı olabileceğinin tespitinin mümkün olmadığı, davalının da bu harcamaların şirket işleriyle ilgili olduğuna yönelik savunmasını kesin olarak ispatlayamadığı, davacı şirketin faaliyet gösterdiği sağlık sektöründe ve faaliyetleriyle bağlantılı olarak ilişki içinde olduğu sağlık personelinin iş ve çalışma temposu sebebiyle, bunlarla ilişkilerin hafta sonlarında veya mesai saatleri dışında da sürdürülmesinin gerekli olabileceği, bu bakımdan, her bir kalem için ayrı ayrı ihtimalli bir hesaplama yapılması imkansız olsa da, şirket işleriyle ilgili olmayan harcamalar başlığı altında tespit edilen —– bağlantılı olabileceği hesabıyla ——-araç giderleri, şahsi eğlence bedelleri ve şirket çalışanlarının özel işlerde de çalıştırılmasına dair iddialarla ilgili; bazı çalışanlara yapılan prim dışı ek ödemeler, başkasına kullandırılan aracın kira ve akaryakıt giderleri, şirkete fatura edilen şahsi eğlence bedeli ve ücretleri, şirket tarafından ödenen ve davalının şahsi işlerinde de çalıştırılan üç şirket çalışanın takdiren birer aylık brüt ücretlerinden davalının şahsen ve tamamen sorumlu olduğu; yakınlık ve akrabalık ilişkileri sebebiyle niteliksiz ve yetersiz personel istihdamına dair iddialarla ilgili; davalının bu zarar kalemi bakımından da, şirketin amaç ve konusu bakımından uygun ve gerekli niteliklere sahip kişileri istihdam etmeyerek veya böyle olduğu anlaşılanlarla çalışmaya devam ederek, tedbirli yöneticinin özeniyle hareket etmediğinde ve şirkete zarar verecek şekilde davrandığı, şirkette istihdam edilecek personelde eğitim, yabancı dil bilgisi gibi aranacak niteliklerin önceden usulünce tespit edilmediği, böyle olunca konunun kısmen şirket yönetim kurulu üyelerinin takdirine bırakılmış olabileceği ve niteliksiz personel istihdam edilse de bunların yine şirket için çalıştıkları, böylece şirketin yetersiz de olsa kısmen bunlardan yararlandığı gözetilerek, bu kalemde bilirkişilerce tespit edilen —–çerçevesinde —– sorumluluğu için aranan kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali, kusur, zarar ve illiyet bağı koşullarının, yukarıda bahsedilen kalemler yönünden sağlandığı sonuç ve kanaatine varılmakla hükme esas alınan —— tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf her ne kadar HMK’nun 329/1 maddesi uyarınca davacı ile vekili arasında karalaştırılan vekalet ücretinini tamamının ya da mahkememizce takdir edilecek bir kısmının davalıdan tahsilini talep etmiş ise de;
HMK 329. maddesinde; Kötü niyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekili ile aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. düzenlemesi mevcut olup;
———kararında da vurgulandığı üzere dava açan kişinin kötüniyetli olması, yani hiçbir hakkı olmadığını bilmesi yada durumu icabı bilmesi gerektiği hâlde sırf aleyhine dava açtığı kişiyi ızrar kastı taşıması gerekmektedir. Kendisini haklı bilerek dava açan kişinin davasının reddedilmesi hâlinde maddenin uygulanması düşünülemez. Bu nedenle bir tarafın kötüniyetli olduğuna kanaat getirmek için her somut olayda kişinin haklı olduğuna inanarak dava açıp açmadığı titizlikle incelenmeli ve —— olarak açıkça hakkı olmadığını bildiği hâlde dava açan yada yargılamayı yürüten taraf kötüniyetli kabul edilmelidir. Kişi mutlak olarak haklı olmasa da hukukun kendisine tanığı imkânlardan yararlanarak dava açmış yürütmüş yada haklı olduğuna inanarak savunma yapmış ve yeterli delili olmadığı gibi bir sebeple iddia veya savunması yerinde bulunmamış ise kötüniyetli sayılamaz. Aksi takdirde—— kişilere tanığı hak arama özgürlüğü kapsamında dava açma ve aleyhine açılan davaya karşı savunma hakkını kullanan ve bir şekilde haksız bulanan herkes kötüniyetli kabul edilecektir ki, böyle bir sonucun hukuken kabul edilmesi mümkün değildir.
Dürüstlük kuralına aykırı olarak dava açılıp savunma hakkının kullanılması, yargılamanın yürütülerek usul işlemlerinin yapılması hâlinde bu tür davranışların adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde korunma zemini bulması mümkün olmayıp, HMK’nın 329. maddesinin uygulama olanağı bulunmaktadır. Bu nedenlerle anılan hükmün davalı hakkında uygulanması için de davalının salt dava açılmasına sebebiyet vermiş olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olması şarttır. Asıl olan tarafların iyi niyetli olduğudur. Aksini kanıtlamak iddia eden taraf aittir. Davacı taraf bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Davacı taraf usulüne uygun delil sunarak davalının gerçekleştirdiği tüm hukuka aykırılıkların bilincinde olmasına rağmen yapıcı bir tutum davranmayarak kötü niyetli davrandığını kanıtlamamıştır. Dolayısıyla HMK 329.maddesinin davada uygulama yeri olmadığı kanaatine varılarak davacının bu talebi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile—– tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken ——karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3) Davacı tarafından yapılan —yargılama yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan —- yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar yönünden hesap edilen 70.513,08 TL TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar yönünden hesap edilen 21.827,45 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden tarafların haklılık durumları nazara alınarak,1.121,15 TL’nin davalıdan, 198,85 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
9-)Davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair; davacı vekillerii ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ————–Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 16/02/2022