Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/704 E. 2023/288 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/704 Esas
KARAR NO:2023/288
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/11/2019
KARAR TARİHİ:04/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —– Davalı/ Borçlu —–mevcut ticari ilişkiye istinaden fatura düzenlenmiş olup, Davalı/borçlu —— konusu ticari ilişkiden kaynaklanan fatura borcunu müvekkilin tüm taleplerine rağmen ödemediğini, bunun üzerine davalı/borçlunun —– hakkında——— Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup. Davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin davacı yana herhangi bir borcu bulunmamakta olup, davacı yan haksız ve kötü niyetli olarak davalı müvekkil aleyhine icra takibine girişmiş ve iş bu davayı ikame ettiğini, Davalı müvekkil ile davacı şirket arasında süre gelen ticari ilişki bulunmakta olup, taraflar arasındaki ticari ilişki açık hesap üzerinden yürüdüğünü, bu bağlamda davalı müvekkil müşterisinden olan alacağına istinaden kendisine devir ve tescil edilecek olan taşınmazı, sipariş avansı olarak davacı şirkete devretmeyi teklif etmiş ve söz konusu teklif davacı şirket tarafından kabul edildiğini, söz konusu anlaşma uyarınca —— yevmiye numaralı işlem ile; davalı müvekkil ——-kayıtlı taşınmazı tapuda vekaletname ile davacı şirketin ortaklarından—— adına devir ve tescil ettiğini, taraflar taşınmazın değerinin 230.000 TL olduğu konusunda anlaşmış ve davalı müvekkilinin 230.000 TL sipariş avansı ödediği taraflarca kabul edildiğini, yine anlaşma gereğince her ay teslim edilen malların 30.000 TL si taşınmaz bedelinden düşüleceği, bakiye bedel olması halinde, söz konusu bakiyenin evrak ile ödenmesi (müvekkilce keşide edilecek senet, çek veya müşteri senedi, müşteri çekinin ciro edilmesi suretiyle evrak teslimi) konusunda mutabakata varıldığını beyanla; davalı müvekkilinin davacı yana her ne ad ve nam adı atında bir borcu bulunmadığından iş bu davanın reddini ve %20 den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,———sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——– takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi heyeti tarafından alınan raporda,” Davalı şirketin ——- yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre tarafların açık hesap ilişkisi içerisinde çalıştığı, Ancak ——- tarihi itibari ile Davacı şirkette borç alacak bakiyesinin bulunmadığı, Davaya konu faturaların Davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, Talimat raporu ile incelenmiş olan Davacı şirketi ticari defterlerine ait rapor ekinde sunulduğu belirtilen cari hesap ekstrelerinin rapor ekinde mevcut olmadığı, Davalı şirketin ticari defterlerinde 31.12.2018 tarihinde Davacı şirkete olan 201.436,13 TL tutarındaki borç bakiyesinin —- numaralı mahsup fişi ile toplu bakiye kapatarak sıfırlandığı,—— yılına ilgili cariden bakiye devretmediği, muhasebe kayıtlarında yapılan kapama işleminin VUK uygun olarak Yapılmadığı, Davalı şirketin dosya kapsamında iddia ettiği alacağın temliki hususunda yapılan incelemede Dava dışı şirketin yazılı beyan sunduğu ancak Davalının ticari defterlerinde Dava dışı şirketle cari hesap ilişkisinin olmaması nedeniyle Davalı şirketin devre ilişkin iddiaların ticari defterler üzerinde somutlaştırılamadığı, Davalının iddiasının irdelenmesi hususunda Davacı şirket ortağı Ömer Değirmenci’nin menkul devrine ilişkin yapılan ödeme ispatının dosyaya dosya kapsamına sunulması yönünde takdirin mahkemede bulunduğu, mevcut dosya kapsamında ve Davalı şirket ticari defterleri üzerinde yapılan tespitler neticesinde Takdir Mahkemeye ait olmak üzere —— Rapor kapsamında incelenen Davacı şirket ticari defterlerinde Davacı şirketin Davalı —— alacaklı olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davacı şirketin faaliyet adresi —— bulunduğundan ——— Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yolu ile bilirkişi raporu alınmıştır.Talimat Mahkemesinden alınan raporda özetle; ” Dava dosyası içeriği, icra takip bilgileri ile davacı şirketin ——–yılları ticari defter kayıtları incelenerek yukarıda sunulan tespitler ve açıklamalar doğrultusunda; Davacı şirket ile davalı arasında davacı şirket satıcı, davalı da alıcı olmak üzere —-öncesinden gelen ve—– yılında da devam etmiş olan bir ticari ilişkinin olduğu, Taraflar arasındaki bu ticari ilişki davacı şirketin ticari defterlerinde açık cari hesap şeklinde izlenmiş olup, raporun tespitler bölümünde kayıtların dökümü ve ayrıntılı açıklamaları sunulmuş olduğu üzere açık cari hesap şeklinde takip edilen kayıtlar sonucunda takip tarihi olan 28.06.2019 ve 31.12.2019 tarihleri itibariyle davacı şirketin davalıdan 54.950,81.-TL alacaklı olarak göründüğü, Davacı şirketin, —— sayılı dosyası ile davalıdan talep etmiş olduğu asıl alacak tutarının 237.859,10.-TL olduğu, Davacı şirketin incelenen —— yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı,” şeklinde rapor sunulmuştur.Somut olayda tarafların ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, davacının defterlerine göre 54.950,81 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre 31.12.2018 yılındaki 201.436,13 TL tutarında ki borç bakiyesinin mahsup fişi ile toplu bakiye kapatarak sıfırlandığı —– yılına ilgili cariden bakiye devretmediği muhasebe kayıtlarında yapılan kapama işleminin VUK kayıtlarına uygun olarak yapılmadığı davalı şirketin devre ilişkin iddialarını somutlaştıramadığının bildirildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi uyarınca ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ile diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi——- veya defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Tek başına fatura düzenlenmesi ve faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu düzenlenen fatu Davacının davalıya mal satıp teslim ettiğini yazılı delillerle ispatlaması gerekir. HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ———-. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği,
Davalının ticari defterindeki borç kapama işleminin VUK kayıtlarına uygun tutulmaması nedeniyle itibar edilmediği, borca yönelik taşınmaz devrine yönelik iddialarının ispata muhtaç olduğu, davalı tarafından ispata yönelik delil sunulamadığı, kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Davalı tarafından yemin deliline dayanılmamıştır. Davacı tarafından fatura alacağı talebi olduğu ancak bilirkişilerin cari hesap alacağını hesapladığına ilişkin itirazda bulunduğu bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamanın incelenmesinde takip tarihine göre hesaplama yapıldığı takip tarihinden sonra aralarında borç ve ödeme bulunmadığı, yapılan ödemelerin resen nazara alınacağı icra takip anındaki alacak faturalar dahil edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme alınarak davanın kısman kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. —— uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile, —— sayılı dosyasına yapılan itirazın 54.950,81 TL alacak üzerinden İPTALİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalı aleyhine 54.950,81 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Karar harcı 3.753,68 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.462,30TL harcın mahsubu ile bakiye 291,38 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 3.462,30 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 3.506,7‬0 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 377,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.177,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 417,34 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 35.437,31 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
11-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 253,05 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 1.066,95 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/05/2023