Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/678 E. 2021/615 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/678 Esas
KARAR NO: 2021/615
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 13/11/2019
KARAR TARİHİ: 02/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı sigortalı —- plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde —– tarihleri arasında sigortalı olduğunu, sigortalı aracın — dava dışı — sevk ve idaresindeyken —sınırlarında —— mesafede tek taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, bağımsız eksper tarafından düzenlenen raporda sigortalı aracın ağır hasarlı olduğu ve onarımının ekonomik olmaması sebebiyle pert total kabul edilmesi gerektiğinin tespit edildiğini, eksper raporu ve kasko sigortası genel şartlan uyarınca— tarihinde dava dışı sigortalı —– düşülmesi sonucunda müvekkil şirketin söz konusu kaza nedeniyle zarannın ——- kaza tespit tutanağında kazanın meydana gelmesinde yol yapımından sorumlu olan davalı şirketin kusurlu olduğunun tespit edildiğini fazlaya ilişkin tüm haklan saklı kalmak kaydıyla davalı borçlunun —— dosyasına yaptığı haksız ve hukuka aykın itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen değişen oranlardaki reeskont avans faizi ile ödemesine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, gerçekleşen kazada müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmayıp olayın oluş şekli bir bütün olarak değerlendirildiğinde kazanın araç sürücüsünün kusuru sonucunda meydana geldiğinden davacı kurumun uğradığını iddia ettiği zararı müvekkile rücu etmek istemesinin hukuka uygun olmadığını, gerçekleşen kazada davalı şirketin kusuru bulunmayıp kazaya davacının sigortalı aracını kullanan araç sürücüsünün dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanmasının sebebiyet verdiğini, davacı tarafından sunulan ekspertiz raporunda hasarın oluş şekli ve nedeni olarak açıkça ————– olarak belirtildiğini, buradan dahi sigortalı araç sürücüsünün hatalı araç kullanması sebebiyle kazanın meydana geldiğinin ortada olduğunu, bu kapsamda sigortalı araç sürücüsünün yani üçüncü kişinin illiyet bağını kesmekte olduğundan müvekkil şirketin bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafin icra inkar tazminatı talebinin de haksız olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış —– yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından——- tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığı, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğu, söz konusu araçta — hariç ve işçilik dahil —- hasar oluştuğu, söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğu, dava konusu aracın piyasa rayiç değerinin yaklaşık — civarında olduğu, söz konusu kazalı aracın onarımının ekonomik olmaması nedeni ile —- kabul edilmesi gerektiği, söz konusu aracın sovtaj değerinin yaklaşık —- olacağı, mahkemede pert total olmadığı yönünde kanaat oluşması durumunda söz konusu aracın yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte yaklaşık — süreceği ( malzeme temin süresi dahil edilmiştir. bu kapsamda gerçek zararın — olacağı, davaya konu trafik kazası kapsamında; — plaka sayılı araç sürücüsü — % 75 kusur oranı ile asli kusurlu olduğu, davalı —- % 25 kusur oranı ile tali kusurlu olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
—-alınan raporda özetle; Sürücü —— gece vakti aydınlatma bulunmayan meskun dışı mahalde seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde otoyol inşaatı için yol kenarında bulunan trafik işaret ve levhalarını dikkate alarak hızını azaltması ve seyrini levhaların yönlendirdiği şekilde yolun sağ tarafından far ışığı altındaki görüş alanını kontrol altında bulundurarak dikkatli bir şekilde sürdürmesi gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği, mahaldeki trafik işaret ve levhalarını dikkate almaksızın seyrine devam edip yol çalışması olan alana girerek bu mahaldeki çukura düşmesi sonucu meydana gelen kazada, asli % 100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu kanaatine varılarak rapor sunulmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, ——— işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden,——-; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ———– 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan ——- sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan —- poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir —–
Yargı yetkisini, — kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda—– toplanan/sunulan deliller, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; —tarafından sunulan — tarihli rapor kül halinde incelendiğinde dava dışı sürücü —–sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti aydınlatma bulunmayan meskun dışı mahalde seyir halinde iken olay mahalline gelindiğinde otoyol inşaatı için yol kenarında bulunan trafik işaret ve levhalarını dikkate alarak hızını azaltması ve seyrini levhaların yönlendirdiği şeklide yolun sağ tarafından far ışığı altındaki görüş alanını kontrol altında bulundurarak dikkatli bir şekilde sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyerek yol çalışması bulunan alana girerek bu mahaldeki çukura düşmesi sonucu meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu anlaşılmakla heyet halinde alınan——– esas alınarak; kusuru bulunmayan tarafın zarardan sorumlu tutulması mümkün olmadığı dikkate alınmakla, halefiyet ilkesi gereğince ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde açılan davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN REDDİNE,
1-Karar harcı 59,30 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 545,78 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 486,48‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.793,84 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/07/2021