Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/672 E. 2021/888 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/672 Esas
KARAR NO: 2021/888
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; Müvekkilinin —- davalı borçlu şirket arasındaki çeşitli ticari ilişkiler kapsamında tutulan cari hesap kapsamında müvekkil tarafından; faturalar düzenlendiğini, Davalı— fatura davaya konu olan—– sayılı dosyası ile takibi başlatıldığını, davalının, müvekkili tarafından başlatılan bu icra takibine — tarihinde itiraz ettiğini, borçlunun itirazı üzerine takip durdurulduğunu.— arasında akdedilen — kapsamında davalıya ait olan ——-adresinde — müvekkil tarafından kiralandığını ve bir süre işletildiğini, işletmenin devamı esnasında, davalı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine —- sayılı dosyası ile tahliye, kira şerhinin kaldırılması ve cezai şart istemli dava açıldığını, fakat daha sonra sulh olma yoluna gidildiğini, sulh ve ibra protokolü hazırlanması ve uyuşmazlığın bu protokol ile tasfiyesi için görüştüklerini, bu görüşme sonrası aralarında protokol imzaladıklarını, bu protokole göre —- bulunun her türlü demirbaş, eşya ve sair teçhizatların——devri ve tesliminin yapıldığını, fakat daha sonrasında protokole uyulmadığından dolayı davalı şirket adına tazminat davası açıldığını, davalının —- dosyası üzerinden kendisine tebliğ edilen ödeme emrine yapmış olduğu itirazın iptal edilerek, takibin devamına karar verilmesini ve kötü niyetli borçlunun, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine ve kötü niyetli davalı aleyhine HMK. m.329 gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesi karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin verildiği iddia olunan hizmet —- kapsamında olduğunu, bu ürün ve hizmetlerin verilmesi kira sözleşmesinin gerekliliği olduğunu, bu hali ile alacaklı tarafın kira sözleşmesi uyarınca edimi ve yükümlülüğü olan konaklama, yeme-içme işlemlerine ilişkin faturaların bedelinin tahsil edilmemiş faturalar gibi sunulduğunu kira —- Maddesinden anlaşılmakta olduğunu, yemek ve konaklama bedelleri olduğu iddiası ile takibe dayanak olarak sunulan bu bent kapsamındaki fatura bedelinin, sözleşmenin devamı müddetince kira borçlarından mahsubu imkanı mevcutken, konaklama veya otel içinde alınan hizmet olmaları bakımından hizmetin alındığını anda veya konaklamanın sona erdiğini, tarihte alınması gerekirken, takip tarihine kadar işlem yapılmadığını, dayanak faturaların bedelsiz ve kira sözleşmesi uyarınca Alacaklı/Kiracı tarafın edimi olduğunu, müvekkilin alacaklı tarafa iddia edildiği şekilde hiçbir borcu olmadığını açıkça gösterdiğini, taraflar arasında hiçbir alacak olmadığından değerin %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce; bir mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanından bilirkişi marifeti ile davacının davalı şirkete gönderdiği ilk ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih dikkate alınarak —– takip tarihine kadar işlemiş faizin hesaplanması yönünde ek rapor alınmasına gerek bırakmayacak, ayrıntılı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte kök rapor ve rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporunda özetle; davalı şirket kayıtlarına göre; alınan sipariş avans hesabında — borçlu, alıcılar ——– alacaklı durumda olacağı, bu hesapların birbirinden mahsup edilmesi sonucunda,
— alacaklı durumda olacağı,— alacağının ticari defter kayıtlarındaki
karşılığı olan — üzerinden davacı Şirketten talep edebileceği yönünde hüküm kurması halinde davalı tarafın —- borçlu durumda olacağı,
ancak tarafların birbirlerini ibra ettikleri ibra belgesinden sonra yeni bir ticari ilişki tespit
edilemediğinden sulh ve ibranın geçerli olabileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dava, —-dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Somut olayda tarafların ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, tarafların kendi lehlerine delil niteliğine sahip olduğu, her iki şirketin ticari defterleriyle uyumlu olduğu davacı şirketin davalı şirketten alacağının —- alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. — Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü gereğince alınan bilirkişi raporuylada alacağın varlığı belirlendiği, tarafların birbirlerini ibra ettikleri ibra belgesinden sonra yeni bir ticari ilişki tespit edilemediğinden sulh ve ibranın geçerli olduğu kanaati bildirilmiştir. Sulh ve ibra belgesi üzerinde yapılan incelemede hukuki şartları taşıdığı, davacının davalının sulh ve ibraya aykırı davrandığını da ispatlayamadığı anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Tarafların ibra sözleşmesini — tarihinde imzalandığı, davacının — tarihinde takip başlattığı, davasını —- tarihinde açtığı değerlendirildiğinde davacının kötüniyetli olduğu alacağın %20 si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-Davanın REDDİNE,
2-Dava konusu alacağın %20 si uyarınca kötü niyet tazminata hükmedilmesine,
3- Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.526,71TL harçtan karşılanarak bakiye 1.467,41 TL harcın davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 15.958,86 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021