Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/671 E. 2021/491 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/671 Esas
KARAR NO: 2021/491
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2019
KARAR TARİHİ : 08/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten cari hesap çıkışlı —— tutarında alacağının bulunduğunu, müvekkilinin ticari ilişkiden kaynaklanan edimini yerine getirdiğini ancak ödememin yapılmadığını, alacağın ödenmemesi üzerine——- dosyasından icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabululculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—–takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —- tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yanın inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, herhangi bir yerinde inceleme talebinin bulunmadığını davalı yanın ticari defter ve belgelerinin incelenemediğini, davacı yanın —- yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, incelenen ticari defter ve belgelerden — döneminde davacının davalı adına düzenlendiği — başladığını bu faturaların toplamının — olduğu ve borç bakiyesinin— yılına devrettiği, davacı tarafın takip tarihi itibari ile davalıdan — alacaklı olduğunun görüldüğü, takip talebinde talep edilen cari hesap alacağının —olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar davacı taraftan kayıtlarına göre davalının toplamda — olmak üzere iki defa ödeme yaptığı, bu durumda davacının dava tarihi itibari ile toplam alacağının —-celp edilen ba/bs formlarına göre davalının —-döneminde davacı tarafından düzenlenen — tamamının beyan edilmediği, davacı tarafından ibraz edilen — aylarına ait fatura ve irsaliyelerde teslim alan imzası ve isim bulunmadığını, davacı vekilinin takip talibindeki temerrüt başlangıç tarihi ile ilgili talebine bağlı kalınarak yapılan hesaplamaya göre, davacının takip tarihi itibari ile — temerrüt faizi olmak üzere toplam — alacaklı olduğu, Dava tarihi itibari ile,—temerrüt faizi olmak üzere toplam —- alacaklı olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan— alacaklı olduğuna ilişkin bilirkişi raporu sunulduğu, davalının takip tarihinden sonra ancak dava açıldıktan —- ödeme yaptığı ayrıca taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen ——faturaların davalı tarafından BA formuyla vergi dairesine bildirilmediği, beyan edilmeyen faturalar dışında kalan faturaların davalı tarafından BA formuyla vergi dairesine bildirildiği görülmüştür.
İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.—— sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Mahkememiz dosyasında da takipten sonra dava açılmadan davalı tarafından ödeme yapılan — talep etmekte davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından ödeme konusu —yönünden hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Somut olaya emsal olan ——- tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle hizmet almış sayılacağı değerlendirilmelidir.Buna göre davalının BA formuyla bildirdiği faturalarda yer alan hizmeti sunduğu davalının da bedelini ödemekle yükümlü olduğu değerlendirilmiştir. Davalı tarafından BA formu ile bildirilmeyen faturalarda yer alan hizmeti ise sunulduğuna ilişkin davacı tarafça somut delil sunulmadığı gibi yemin deliline de başvurulmadığı görülmüştür. Dava konusu alacak miktarı dikkate alındığında davacının tanık dinletme talebi kabul görülmemiştir. Dosya kapsamındaki mutabakat mektubundaki “mutabık olduğumuzu/olmadığımızı bildiririz” şeklindeki içerikten mutabık kalınıp kalınmadığının kesin bir şekilde anlaşılmadığından mutabakat metni hükme esas alınmamıştır. Hal böyle olunca davalının BA formu ile bildirdiği faturalar yönünden davacının davalıya hizmet sunmuş olduğu kanaati ile davanın kısmen kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının—–takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —– asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin ve fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Takipten sonra ancak dava açılmadan önce yapılmış kısmi ödeme olan ——yönünden dava açılmasında davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından, H.M.K.nun 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince hukuki yararı bulunmadığından DAVANIN USÜLDEN REDDİNE
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 12.467,15 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.771,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.695,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 2.771,75 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 2.816,15 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 280,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.080,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 859,27 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 21.225,60TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.049,74-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 270,26 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde — Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2021