Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/667 E. 2022/343 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/667 Esas
KARAR NO: 2022/343
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/11/2019
KARAR TARİHİ: 29/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin davalıdan —- alacaklı olduğunu, iş bu alacak için —— sayılı İcra dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, dava konusu alacaklarına dayanak faturalar davalının ticari defter ve kayıtlarında işlenmiş olmasına rağmen, davalı haksız itiraz ile ödeme yapmaktan kaçındığını tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yerleşim yerinin—-olduğunu , ——- mahkemelerinin yetkili olduğunu, ilgili icra dosyasının yetkisine itiraz ettiği gibi iş bu mahkememiz dosyasının yetkisine de itiraz ettiklerini, yetki ilk itirazımızın kabulü ile, mahkemenizin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili —–gönderilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafın yetki itirazların TBK 89. madde uyarnıca reddine karar verildiği anlaşıldı.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök ve ek raporda özetle; Davacı şirketin —– yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdik onaylarının ve ticari e-defterlerinin e-berat onaylarının zamanında ve usülüne uygun olarak yapıldığı, ticari defterlerin davacı şirket lehine delil niteliğine sahip oldukları, davacı şirketin —- alacaklı olduğu, — yılında ise taraflar arasında herhangi bir faturalaşma olmamasına rağmen davacı şirketin daha önceden defterlerine giriş yaptığı, davalıdan aldığı çeklerin tahsillerini yapamaması sebebiyle alacak tutarının arttığı ve son İşlem tarihi olan —itibariyle davacının davalıdan alacağının —olduğu, —-yılına ilişkin tarafların —- formlarında, tarafların birbirleriyle ilgili herhangi bir bildirimde bulunmadıkları, yine davacının delterlerine göre de, —yılında herhangi bir fatura ilişkisi bulunmadığı, — davacı şirketin —-defterlerini tasdik ettiği, taraflar arasındaki fatura ilişkisinin — yılında olduğu davacının —-davacının ticari defter kayıtlarıyla beyan ettiği —uyumlu olduğu, tarafların— incelemesine göre, davacının —- düzenlenen fatura yok) davalı adına düzenlediği tüm faturaların davalı tarafça —– — bildirildiği, davalının kendisi adına düzenlenen tüm faturaları ve faturalara konu mal/hizmet alımını kabul ettiği, davalının ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporunda, davacının düzenlediği —- adet faturadan ikisinin davalının ticari defterlerine kaydının olmadığı belirtilmişse de, söz konusu faturaların da davalı tarafça — bildiriminde bildirildiği, davalının — sonunda yaptığı tevsik edici belgelere dayanmayan mahsup işlemleriyle davacının ticari defterlerindeki alacak rakamına gelmeye çalıştığı tespit edildiği, davacının —- senesinde, karşılıksız çıkan çeklere yönelik ticari delterlerine kaydettiği işlemlerin, davalının —- ticari defterlerinde hiç olmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda özetle; davalının — ait defter kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda —- tutarlı faturaların defter kayıtlarında yer almadığı, — tarihli yevmiye kaydında yapılan mahsup işleminin ortaklar cari hesabı ile kapatılması aynı şekilde —-nolu yevmiye kaydına— ortaklar cari hesabı ile kapatılması ve —- yılında kasadan yapılan ödemelerin tevsik edici belgelere dayanması gereken tutarlar olduğu dikkate alındığında davalının detter kayıtlarının —- kayıtlar içerdiği bu nedenle sahihi hakkında delil teşkil edemeyeceği, hususlarını beyan ve rapor etmiştir
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı ve davalı tarafın ticari defterleri incelenmiş davacı tarafın incelenen defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan —- alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından kesilen faturaların davalı tarafından ticari defterlerine işlenerek ve davalı tarafından —- bildirildiği, davalının davaya dayanak faturalara ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayıldığı, teslim aldığı malların da bedelini ödemekle yükümlü olduğu ayrıca söz konusu fatura alacaklarını tahsili için davalı tarafça sair çeklerin verildiği ve söz konusu çeklerin karşılıksız çıktığı usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu ve banka yazı cevapları neticesinde anlaşılmıştır. Davalı tarafın ise ticari defterlerinin incelenmesi için; talimat mahkemesi aracılığıyla alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı ticari defterlirinin TTK hükümleri uyanırca aykırı tutulduğu bu nedenle sahibi hakkında delil teşkil edemeyeceği, anlaşılmakla davalı ticari defterindeki kayıtlar hükme esas alınmamıştır. Yukarıda izah edilen nedenlerle usul ve yasaya uygun tutulan davacı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde alınan bilirkişi ve bilirkişi ek raporları hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalının —- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin aynen devamına,asıl alacağa dava tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 7.232,01 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.214 ,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.017,48‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 1.214,53 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.259,93‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.634,35‬ TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 14.007,69 TL maktu/ nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinine e- duruşma vasıtası ile, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/04/2022