Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/659 E. 2020/444 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/659 Esas
KARAR NO : 2020/444

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2019
KARAR TARİHİ : 22/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı borçlu ile aralarındaki eser sözleşmesi gereğince——— nolu proje için cephe tasarımı ve görselleştirme çalışmalarının yapımı “çalışması yapmış ve bu çalışmayı da davalı borçluya teslim ettiğini, davalı aleyhine İstanbul Anadolu —– İcra Müdürlüğü’nün —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıya tebliğat yapılamadığından dosyanın kesinleşmediğini, davalı için adres araştırması yapıldığını ve davalıya 14/10/2019 tarihinde icra memurları tarafından ödeme emrinin tebliğ edildiğini, ödeme emrine itiraz ederek davalının esas amacının işbu icra takibini durdurarak öncelikle alacakları olmak üzere üçüncü şahıslardaki tüm alacaklarını kaçırmak maksadı ile hareket ettiğini tüm bu nedenlerle davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini dava ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Mahkememizin ——- Karar sayılı dosyasının bir sureti dosyamız arasına alında söz konusu dava incelendiğinde ” …. tarafların gerçek kişi ticari işletmesi olmadığı sabit olup; uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varılmış” ve ilgili dosya kesinleşerek ilgili Asliye Hukuk Mankemesi’ne gönderilmiştir. İş bu dava incelendiğinde tarafların aynı olduğu anlaşılmaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararına göre; Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Mahkememizin —— Esas dosyası içinde bulunan ve davacının/davalının tacir olup olmadığının belirlenmesi yönünden ——— müzekkereler yazılmış olup, davacının ve davalının oda kaydının bulunmadığı,——- Müdürlüğü’nün —— tarihli yazı cevabı ve ekindeki belgeler kapsamına göre davacı …—— serbest meslek kazancı yönünden mükellef olduğu, davalı …’nın ise mimarlık işi dolayısıyla mükellef olduğu belirtilmiştir.
——- kayıtları incelendiğinde davacının ve davalının gerçek kişi tacir kaydı bulunmadığı tespit edilmiştir.
Ticari davalar TTK.4.maddesinde sayılmıştır. Buna göre her iki tarafın tacir olması halinde davanın konusuna bakılmaksızın dava nispi ticari dava olarak mahkememizin görevi alanında olacaktır. Olayımızda davacı ve davalı tacir olmadığından nispi ticari dava söz konusu değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun — sayılı ilamında da belirtildiği üzere, TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı gibi taraflar tacir niteliği de taşımamaktadırlar.
Davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacı ve davalının tacir olmaması nedeniyle nispi ticari dava niteliği de taşımadığı; tarafların gerçek kişi olduğu ve tacir sıfatına sahip olmadığı, ilgili dosyadan celp edilen— kayıtlarına göre tarafların gerçek kişi ticari işletmesi olmadığı sabit olup; uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın HMK 114. ve 115. Maddesine göre usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne ve davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.