Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/653 E. 2020/656 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/653 Esas
KARAR NO : 2020/656
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ: 02/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle: Davacı——–tarafından ——- Şubesinde — ayrı mevduat hesabının bulunduğu, bu hesaplara — numaralı hesaba —tarihinde ——-numaralı hesaba —- tarihinde ——— numaralı hesabına —– tarihinde ise —– yatırdığını , fakat daha sonrasında – hesabında yatırılan tutarda bir para bulunmadığı ve tüm paranın çekildiği bilgisinin iletildiğini ,—— numaralı hesapta — tarihinde —- numaralı hesapta ise —tarihinde—- olduğu tespit edildiği, müvekkilinin hesaplarında hiç bir işlem yapmamasına rağmen hesabında hiç para bulunmadığı, daha sonrasında bahse konu durumla ilgili Savcılığa suç duyurusunda bulunduğu ve —— tarihinde davalılara ———–yevmiye numarası ile ihtarname gönderilmesine rağmen resmi bir cevap alamadıklarını, paranın nasıl çekildiği ile ilgili muhatap bankadan kendilerine konu ile ilgili bir cevap iletilmediği, dava konusu paranın çekildiği tarihinden itibaren işleyecek olan bankalar arası uygulanan en yüksek faiz ile yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacının davalı banka nezdinde bulunan hesabından rızası dışında başka hesaplara aktarılan paranın iadesi istemini, bir diğer ifade ile bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemini konu almaktadır.
Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. Ayrıca bazı özel kanunlarda da ticari dava kavramına yer verilmiştir. TTK’nun 4/1 maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalar, şarta bağlı ticari davalar olup uyuşmazlığın taraflarının tacir olması ve uyuşmazlık konusunun da tarafların ticari işletmesine ilişkin olması şarttır. Ancak, TTK’nın 4/1. fıkrası , (a)- (f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, öz ticaret hayatına ilişkin olup herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. fıkrası, (f) bendi ile yapılan düzenlemeye göre bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava olarak kabul edilir.
Bankacılıkla ilgili başlıca düzenlemeler ise 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nda yapılmıştır. 5464 sayılı Kanundan kaynaklanan davalar, bankacılık işlemi niteliğindedir.
TTK’nın 4/1 fıkrasının (f) bendi ve 5411 sayılı Kanun’undaki düzenlemeler karşısında, bankacılık işleminden kaynaklanan özel hukuk uyuşmazlıkları herhangi bir şart aranmaksızın ticari dava olarak kabul edilir.
Diğer yandan taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici işlemi niteliğindedir (6502 sayılı TKHK md. 3/1 fıkra, (l) bendi). Tüketici işlemi hukuki niteliğine bağlanan sonuçlar ise 6502 sayılı TKHK’da düzenlenmiştir. 6502 sayılı TKHK’nın 2. maddesine göre, TKHK her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. 6502 sayılı Kanun’un 83/1 maddesine göre ise TKHK’da hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. Değişik bir ifade ile tüketici işlemi ile tüketici uygulamalarına öncelikle TKHK hükümleri uygulanacak, hüküm bulunmayan hallerde ise genel hükümler uygulanacaktır. Tüketici işlemine bağlanan başka bir sonuç ise 6502 sayılı TKHK’nın 66 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemelere göre tüketici işlemleri ile tüketici uygulamalarından doğan uyuşmazlıkların belli bir miktar ve değerin altında olması halinde öncelikle kanunda öngörülen koşullara göre Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılması ya da dava açılacaksa tüketici mahkemesinde dava açılması zorunludur. Bu iki durum dışında tüketici işlemine bağlanan başkaca bir sonuç yoktur.
Ayrıca işlemin tüketici işlemi niteliğinde olması, uyuşmazlığın mutlak ticari dava olarak kabulüne de engel değildir. Tüketici işlemi kavramı ile ticari dava kavramı farklı iki kavram olup her iki kavrama da farklı sonuçlar bağlanmıştır. Tüketici işlemi niteliğindeki özel hukuk uyuşmazlıklarının aynı zamanda ticari dava niteliğinde olması, işlemin tüketici işlemi niteliğini ve bunu bağlanan soruçları ortadan kaldırmaz. TKHK’nın 83/2. maddesine göre taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez. Bu düzenlemeye göre bir işlemin tüketici işlemi olması halinde başka kanunlarda aynı tüketici işlemine ilişkin düzenleme bulunsa bile işlem tüketici işlemi olarak kalmaya devam edecek, dava açılması halinde ise görevli mahkeme tüketici mahkemesi olacaktır. Örneğin tüketici işlemi niteliğindeki bankacılık işlemlerine ilişkin uygulanacak faizle ilgili TTK düzenlemeleri işlemin tüketici işlemi niteliğini ortadan kaldırarak işlemi ticari iş niteliğine dönüştüremeyecektir.
Davacının davalı banka nezdinde katılma hesabı bulunmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı kanunun 73/1 maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Davacı gerçek kişi olup, tüm dosya kapsamından söz konusu hesapların mevduatını değerlendirme amaçlı edinildiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu yapılan açıklamalar neticesinde, görev hususu dava şartı olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-) Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili ———– NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) 6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına ancak Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi ve bu durum belirtilerek Mahkememizden talepte bulunulması durumunda harç ve yargılama giderleri konusunda Mahkememizce karar verilmesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2020