Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/638 E. 2021/751 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/638 Esas
KARAR NO: 2021/751
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 08/11/2019
KARAR TARİHİ: 01/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—-müvekkili —- kendisine ait —- plaka sayılı araç ile park halinde iken davalı sigortalısına ait —- plaka sayılı aracın geri geri gelerek müvekkil aracına çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, davalının bu aracın —–olduğunu, kazanın müvekkilinin hiçbir kusuru olmadan davalı sigortalısının kusuru ile meydana geldiğini, bu hususun tutanakta mevcut olduğunu, kaza sebebi ile müvekkili aracın ———- meydana geldiğini, müvekkili yurtdışında olması ve hasarın da yurtdışında giderilmesi sebebi ile talebi de döviz cinsinden ve yaşadığı ülke rayiç bedelleri ile olduğunu, bu yönde — davalıya yapılan müracaat üzerine davalının müvekkiline —–ödemede bulunduğunu, ancak bu ödemenin zararı karşılamaktan uzak olduğunu, alacağının ödenmediğini bu nedenle icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, —- dosyasına vaki itirazın iptaline, asıl alacak olan — temerrüt tarihinden bankaların — yıllık vadeli hesaba uyguladıkları en yüksek mevduat faizinden faiz uygulanmasına, alacaklarının tahsil tarihindeki —– karşılığının masraf ve vekalet ücretiyle hüküm altına alınmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafa söz konusu kaza nedeniyle — tarihinde —-tazminat ödenmiş olup davacının bakiye taleplerinin gerçek zarar ilkesi gereğince haksız olmakla reddi gerektiğini, dava konusu kaza sonrasında şirketlerine yapılan ihbar üzerine hasar dosyası açıldığını, ekspertiz raporu ile uygun bulunan — kaza tarihindeki kur karşılığı olan —- tarihinde davacı hesabına ödendiğini, talep edilen farkın davacı tarafın aracın onarımı için —- uygulanan fiyat tarifesi üzerinden talepte bulunması ayrıca davacı tarafça alınan herhangi bir imza dahi içermeyen dolayısıyla delil olarak kabulü mümkün olmayan kişisel raporda hasarlı bulunmayan parçalar için onarım ücreti belirlenmesinden ve yüksek işçilik ve tedarik tutarları hesaplanmasından ve — kaynakladığını, bununla birlikte dava konusu kazanın — meydana gelmesi davacının bir— olması ve kazadan sonra aracını —-onarmasına herhangi bir engel bulunmamasına rağmen aracın onarımını yaptırmaması kendi kusuru olduğundan müvekkil şirketin—– uygulanan fiyatlandırma üzerinden hasar bedelinin belirlenmesi gerekmekte olup ayrıca araçta meydana gelen gerçek zarar dışında kalan herhangi bir tutardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, kabul manasında olmamak üzere davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini tüm bu nedenlerle açılan davanın esastan ve usulden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—–takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya— tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından — tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —– kök ve ek raporunda özetle; Meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığı, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğu, söz konusu araç onarım bedelinin — işçilik dahil — onarılır ise yaklaşık —onarılması durumunda ise—-arasındaki onarım maliyeti farklılığı —- yüksek olmasından kaynaklandığını, Söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğu, Söz konusu kazalı aracın onarımının yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru —- Davacının seçimlik hakkı olarak — kullanmış olması nedeni ile araçta meydana gelen hasar —- olacağı, ve kadri marufunda bulunduğu, davacının —-bakiye alacağının bulunduğunu, Davaya konu — Kapsamında; —- “%100 kusur oranı ile asli kusurlu olduğu, —– plaka sayılı —– kusursuz, olduğu, araçta meydana gelen hasara yönelik parçaların — olarak hesaplanmış olduğu ve söz konusu parça bedellerinin ——- gelmesi durumunda parçalara yönelik fiyat farkının oluşmayacağı ancak işçilik bedeli ile —– farklılık arz ettiği ve —– olarak baz alındığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi — raporunda özetle; ——-sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde —- açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının esas alınacağı düzenleme altına alındığı, —davalı sigorta şirketinin —ödeme yaptığı tarih temerrüt tarihi olarak kabul edildiği, — ilamsız icra takip tarihindeki tutarının — olduğu, —- yıla kadar vadeli döviz tevdiat hesaplarına uygulanacak azami faiz oranlarına göre faiz hesaplaması yapıldığı, Hesaplanan—-aralıklarda olmak — bildirdikleri azami oranlar üzerinden hesaplandığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
——bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş,——–sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı ——- düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun ——-birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, —– motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir —-
—– maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir ——
Davalı sigorta şirketinin Dava dışı sigortalısına ait aracın —— olduğu ve poliçe tarihlerinin davaya konu kaza tarihini kapsadığı anlaşılmıştır. Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda meydana gelen kazada davalı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısının meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğu davacı araç sürücüsünün kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığı ve — bakiye hasar bedelinin belirtildiği görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde talebe bağlılık ilkesi uyarınca davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-A-Davalı takip borçlusunun —– dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile; takibin aynen devamına, kabulüne kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren kamu bankalarının aynı yabancı para türünden —- mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanmasına,
2-Karar harcı —- harcın mahsubu ile bakiye—harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 154,52 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 198,92 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.205,40 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——-Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/10/2021